Sessizliğe yazılan aşk☀️☀️☀️

389 Words
Deniz o gün Mira’ya baktığında içinde uzun zamandır taşıdığı düşüncenin artık susturulamayacak kadar büyüdüğünü fark etti. Mira bankta oturmuş, denizi izliyordu. Rüzgâr saçlarını savuruyor, yüzünde o tanıdık sakin ifade vardı. Deniz onu böyle gördükçe içi hem doluyor hem de sıkışıyordu. Kalmasını istiyorum, diye düşündü. Sadece bugün değil. Hep. O akşam atölyeyi erken kapattı. Mira’yla yürürken cebindeki küçük kutunun varlığını hissediyordu. Henüz açmamıştı ama karar çoktan verilmişti. Mira’nın yavaşlığı, sessizliği, bazen gözlerindeki uzaklık… Bunların hiçbiri onu korkutmuyordu. Aksine, onu daha da yaklaştırıyordu. Sahilde durdular. Gün batıyordu. “Mira,” dedi Deniz. Sesi her zamankinden daha ciddiydi. Mira döndü, ona baktı. Deniz diz çökmek gibi büyük bir hareket yapmadı. Çünkü onların hikâyesi büyük hareketlere ait değildi. Sadece kutuyu açtı. “Ben,” dedi, nefes alarak, “seninle acele etmeden, bağırmadan, söz vermeden… ama kalıcı bir şey istiyorum.” Mira’nın gözleri doldu. Kalbi hızlandı. Deniz devam etti: “Benimle evlenir misin?” Sessizlik oldu. Uzun, ağır bir sessizlik. Mira konuşamadı. Gülümsedi ama gözlerinden yaş süzüldü. Deniz bunu heyecan sandı. Mira başını eğdi. “Düşünebilir miyim?” dedi. Deniz hemen başını salladı. “Elbette,” dedi. “Ne kadar istersen.” O gece Mira uyumadı. Yatağın kenarında oturdu, ellerini dizlerine koydu. Evlilik, diye düşündü. Bir gelecek. Ve ardından kendi bedenini düşündü. Doktorun sesini. Tedaviyi. Belirsizliği. Deniz’in hayalini taşıyamayacağını biliyordu. Onu yarı yolda bırakma ihtimalini… buna dayanamazdı. Sabaha karşı kararını verdi. Mira sessizce eşyalarını topladı. Çok bir şey yoktu zaten. Masanın üzerine bir zarf bıraktı. Deniz’in adı yazıyordu. Ve gitti. Deniz sabah atölyeye uğradı. Mira yoktu. Pansiyona gitti. Oda boştu. Masadaki zarfı gördüğünde kalbi hızlandı. Elleri titreyerek açtı. “Deniz, Bunu yüzüne söyleyemedim. Çünkü seni severken güçlü kalmak istedim. Beni tanıdığın hâlimle hatırla. Sessiz, yavaş, ama gerçek. Bu bir kaçış değil. Bir koruma. Beni bekleme. Ama beni kötü hatırlama. Seni sevdim.”Deniz mektubu tekrar tekrar okudu. Koruma? Neyi koruma? Hiçbir şey anlamıyordu. Sahile gitti. Banka oturdu. Mira’nın oturduğu yere baktı. Ceketinin cebinde hâlâ yüzüğü taşıyordu. Avucuna aldı, kapattı. Gözlerinden yaşlar aktı. Sessizce ağladı. Kimseye göstermeden. Çünkü o da Mira gibi sessizdi. “Ne yaptım?” diye fısıldadı. “Ne eksikti?” Ama cevap yoktu. Kasaba o gün Deniz’in sessizliğini daha derin hissetti. Nermin Hanım hiçbir şey sormadı. Elif sadece omzuna dokundu. Ali sustu. Deniz, Mira’nın neden gittiğini hiç öğrenmedi. Sadece sevdiği kadının, onu severken gittiğini bildi. Ve bu, anlamadığı en ağır şey oldu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD