🥀🥀🍂🍂🍂🍂

350 Words
Mira kasabadan ayrıldıktan sonra şehir ona daha da gürültülü gelmişti. İnsanlar aceleci, cümleler yüzeysel, hayat fazlasıyla hızlıydı. Oysa dağların arasındaki o küçük yerde zaman başka akıyordu. Deniz’in sessizliği, yıldızlı geceler, atölyeden yayılan ahşap kokusu… Ama Mira’nın dönüşü bir kaçış değildi. Sadece ertelenmiş bir gerçekti. Bir gece, evinin salonunda yalnız başına otururken çantasının dibinde buruşturulmuş bir kâğıt buldu. Doktor raporu. Tarihine baktı. Kasabaya gitmeden bir hafta önceydi. Parmakları titredi. Kanser. O kelimeyi ilk duyduğu anı hatırladı. Doktorun dudakları hareket ediyordu ama sesi sanki uzaktan geliyordu. “Erken evre… tedavi süreci… güçlü olmalısın…” Mira başını sallamıştı. Güçlü görünmüştü. Ama içi paramparçaydı. İşte o yüzden gitmişti o kasabaya. Kimseye güçlü görünmek zorunda olmadığı, kimsenin ona acımadığı, sadece “Mira” olduğu bir yere. Ve işte o yüzden Deniz’e hiçbir şey söylememişti. Çünkü Deniz’in bakışlarında bir şey vardı. Merhamet değil… sakin bir kabul. Mira, o bakışın değişmesini istememişti. Hastalıkla anılan biri olmak istememişti. Sevilen değil, “üzülen” biri olmak hiç istememişti. Tedavi süreci başladı. Kemoterapi günleri, aynada saçlarını daha uzun süre tarayışları, yorgun sabahlar… Ama Mira her zor günün sonunda kasabayı düşündü. Deniz’in atölyesini. Onarılmış eşyaları. Küçük tahta kalbi. Bazen Deniz mesaj atıyordu. Kısa, sade: “Burada hava soğudu.” “Atölyenin önündeki ağaç yaprak döktü.” “Sana ait bank hâlâ boş.” Mira hep kısa cevaplar verdi. “İyiyim.” “Sevindim.” “Bir gün yine gelirim.” Ama hiçbir zaman gerçeği yazmadı. Bir gece, kemoterapiden sonra yatağında uzanırken düşündü: Eğer iyileşirse… Deniz’e her şeyi anlatacaktı. Ama ya iyileşemezse? İşte o zaman sessizlik, bir korunma şekliydi. Aylar geçti. Mira zayıfladı ama gözleri daha derinleşti. Acı onu kırmamıştı; yumuşatmıştı. Doktor son kontrolde gülümsediğinde Mira ilk kez rahat bir nefes aldı. “İyiye gidiyoruz,” demişti. O gün Mira karar verdi. Kasabaya geri döndü. Aynı pansiyon, aynı patika yol, aynı atölye… Deniz kapının önünde duruyordu. Onu görünce şaşırmadı. Sanki hep geleceğini biliyormuş gibi. “Hoş geldin,” dedi sadece. Mira gözleri dolu dolu gülümsedi. “Hoş buldum.” O an yine hiçbir şey söylemedi. Ama bu kez sessizliği korkudan değil, umuttandı. Çünkü bazı gerçekler zaman isterdi. Bazı aşklar ise, iyileşmeyi beklerdi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD