Kahvaltı sofrası hazır olduğunda askerlerden hiçbiri ortada yoktu. Afşin de Çağdaş da kaybolmuştu. Çağdaş, Songül’ün mesajına dönmeye bile zahmet etmemişti. Songül, her şeyin üzerine bir de buna kuruluyordu. Tavşan dağa küsmüş, dağın umurunda değil hesabıydı. Çilem’le yan yana kahvaltı masasına geçtiklerinde kaynanasından uzak durmaya çalışan Betül de yanlarına gelmişti. Sohbet ediliyor, millet çayını içerken havanın güzelliğinden, orman havasından falan bahsediyordu. Betül, arada dik dik ona bakıp duran görümcesiyle göz göze gelememek için onlara dönmüştü. Songül, “Sen neden kavga çıkarttın kızım, zaten ortalık zor durulmuştu,” diye mırıldandı. Betül, tatlı sesiyle “Ben istemedim ki,” diye fısıldadı. “Musa dedi, git anneme ters yap dedi,” diye fısıldadı. “Gideceğini anlayınca…”

