Bir saat kadar sonra düğün iyiden iyiye hareketlenmişken Songül ve Çilem, askerleri de diğerlerini de unutmuştu. Oynayanları izliyor, kenardan millet hakkında espriler yaparak zamanın geçmesini bekliyorlardı. Yorulmuşlardı, yoldan gelip dinlenmeden buraya geldikleri için de yorulmuşlardı. Songül, kalabalığa sürekli dahil olanları ve gidenleri takip ederken bir ara içeri girenleri görünce Çilem’in omzunu kavrayıverdi. “Kız, Oğuz değil mi bu?” diye sordu. Çilem, kaşlarını çatıp ayrılalı neredeyse altı ay olan eski sevgilisine baktı. Uzun süredir konuşuyorlardı. Ama öyle, mesajlarla falan… Hiç birlikte bir yere gitmemiş, gezmemiş, el ele bile tutuşmamışlardı. Oğuz da sonunda bundan sıkılıp isyan etmişti. Çilem, isyan eden çocuğa isterse ayrılmasını söylemişti. Ailesi de çevresi de yet

