Otele dönen Çilem, buz gibi olmasına, midesini olduğundan daha berbat bir hale getirmesine rağmen kahvenin dibini de içip karton bardağı da sudan geçirdikten sonra odaya döndü. Pencere önüne ters çevirip kurumaya bıraktığı bardağı da diğer şeyler gibi minik koleksiyonuna ekleyecekti. Dışarıya baktığında uzaktaki aracın hala yerinde durduğunu fark edince sırtındaki montu çıkarttı. Koltuğa atıp elini yine elini gerdanına götürerek izlemeye başladı. Kısa bir süre sonra aracın hareket ettiğini fark edince geri çekildi. İlaçlarını alıp yatağa uzandı. Mide ağrısının geçmesini beklerken telefonunu alıp Songül’den bir mesaj ya da arama gelip gelmediğini kontrol etti. Hiçbir hareket olmadığını fark edince iç geçirdi. “Kanserim kızım, üç ay ömrüm kalmış, senin bunu duyar duymaz ışınlanman la

