Albay Selma, gözlerini Kaan’a dikti. Sesi kısık ama kararlıydı, içinde tedirginlik gizlenmişti. “Böyle bir durumda prosedürün ne olduğunu biliyorsun, Teğmen. Ses çıkartmadan, hedefimizi ürkütmeden… yani Al-Rashid, hiçbir şeyin farkına varmadan… O kadını infaz edip çıkartmalısın yalıdan. Geri kalanını bizim ekiplerimiz halleder.” dedi. Kaan’ın kaşları çatıldı, yüzüne şaşkınlık yayıldı. “Komutanım, görevi sorgulamak bana düşmez, Ama… Bu kadının kim olduğunu bile bilmiyoruz. Belki de gerçekten doğruyu söylüyor. Belki de başka bir birimden, izin verin önce onu sorgulayıp hapsedeyim” dedi, sesinde hem öfke hem şüphe vardı. Selma Albay bir anlık tereddüdü fark etti ama gözlerini kırpmadan karşılık verdi: “Her ne olursa olsun görevi tehlikeye atamayız, Teğmen. İşbirliği yapmazsa, Onu etkisiz

