Bölüm 3: Uyum Sorunu ve Kışkırtma; 🔥

1296 Words
Sabahın ilk ışıkları yalının büyük camlarından içeri süzülürken, Kaan mutfakta kahve hazırlıyordu. Geceyi neredeyse hiç uyumadan geçirmişti. Kafasından Mina'nın vücudunun onun altında ezilme hissi, o sinsi gülümsemesi ve "kocacım" deyişi bir türlü çıkmıyordu. Kendinde yaşadığı etkilere inanamıyordu. Yeni yetme bir ajan değildi ki, Üstelik sanki hiç kadın görmemiş gibi ruh haline bürünmesini anlamıyordu... Kafasını salladı. ''Çok mu uzak kaldım, çapkınlık işlerinden. Off, Odaklan Kaan. Bu bir görev.'' diye mırıldandı. Kahve makinesinin sesi kesilince arkasından yumuşak adım sesleri duydu. Döndüğünde Mina mutfağa giriyordu. Üzerinde ince askılı siyah bir gecelik vardı ve vücudunun hatları ipek kumaşın altında mükemmel görünüyordu. Uzun bacakları çıplaktı ve saçları dağınık bir şekilde omuzlarına dökülmüştü. Dudaklarını büzerek, flörtöz bir sesle "Günaydın... kocacığım." dedi. Kaan fincanı elinden düşürecek gibiydi. Mina'nın sesi sabahın ilk saatlerinde boğuk ve seksi çıkıyordu. Gözlerini kaçırmaya çalıştı, ondan olabildiğince uzak kalmaya çalışıyordu ama kadın doğruca yanına geldi. Mina, "Sabah kahvemi alabilir miyim?" diyerek uzanıp üst raftan fincan almaya çalıştı. Vücudu Kaan'ın koluna değdi ve parfümünün kokusu burun deliklerini doldurdu. "Dursana, tepeme çıktın!... ben alırım." dedi Kaan, sesi biraz kısık çıkmıştı. "Teşekkür ederim." dedi, Mina gözlerini kırparak gülümsedi. "Bu arada, dün gece köşe takımında yattım. Sanırım yatak odası meselesini konuşmalıyız." Kaan kahveyi dökmeye odaklanmaya çalıştı. "Ne konuşacağımız var ki? Sen misafir odasını kullan, ben ana yatak odasını. Sonradan gelen sizsiniz, hanımefendi." Mina küçük bir kahkaha attı. "Ama biz evli çiftiz, hatırladın mı?" Sonra fincana uzandı, fincanı alırken parmakları Kaan'ın parmaklarına değdi. Kalbi hızlanmıştı, gözlerini kaçırdı. Mina bir yudum kahvesinden içti ve mırıldandı, " Ayrıca Al-Rashid'in gözlem yaptığını unutma." "Gözlem mi? Nerden çıkardın bunu, adamlar bizim farkımızda bile değil.!" Kaan kaşlarını çattı. "Tabii. Yeni komşularını kim tanımak ister. Hele ki azılı bir kaçakçılık mafyasıysan, hiç merak etmezsin. '' dedi sesi alaycıydı. Sonra dışarı başını çevirdi, ''Belki de şu an bizi izliyordur." diyerek camdan Al-Rashid'in yalısına baktı. Kaan da o yöne döndü. Gerçekten de Al-Rashid'in yalısının balkonunda biri duruyordu. Uzun boylu, koyu sakallı adam onlara bakıyordu. Kaan, "Lanet olsun. Erken davrandılar.!" diyerek homurdandı. "Aaa çok ayıp, kocacığım!" dedi, Mina şakacı bir tavırla parmağını salladı. "İyi eşler böyle konuşmaz." Kaan cidden sinir olmuştu, "Sen cidden sorunlusun, operasyonlarda kafayı fln mı yedin?" dedi. "Aaa aşkolsun.." Mina kahvesinden bir yudum aldı. "Bu arada rolümüzü geliştirmemiz gerek. Sen çok sert duruyorsun. Girişimciler daha rahat tiplerdir, Ukala davranırlar ve gülümserler.." dedi. Kaan yaklaştı ve burnuna kadar girdi, "Ben de sana söyleyeyim, sen çok... hemde çok..." Mina tutuşmaya hazır bir tonda mırıldandı, "Çok ne?" Kaan, "Çok ukalasın!" dedi. İçinden geçen bunlar olmasa da artık sinirden, patladı. "Üstelik benim görev eşim olduğuna eminmisin? Sürekli o gecelikle dolaşırsan Al-Rashid'in aklı karışır. Göreve onun metresi olarak devam etme derdindesin sanırım." dedi. Mina kahkaha attı. "Metres mi? Ne çağdaş bir erkeksin sen! Şimdi ki gençler şey diyor bu duruma, Escort!" diye mırıldanarak tezgaha dayandı. Kalçaları saten geceliğin altında tüm kıvrımlarıyla göz dolduruyordu. Kaan bakmamak için hemen yönünü değiştirdi, "Mina, ciddi olalım. Görevdeyiz, batırmak mı istiyorsun?" "Evet, Görevdeyiz, rol yapıyoruz. Ve sen çok kötü oynuyorsun." Mina fincanı masaya bıraktı ve Kaan'a yaklaştı. "Bak, Al-Rashid bizi izliyor. Şimdi ona güzel bir sahne sergileyeceğiz." dedi. Kaanın nefesi kesilmişti, "Ne demek istiyorsun?" Mina aniden Kaan'ın boynuna sarıldı. Vücudu onun göğsüne yapıştı. "Beni öp." diyerek dudaklarını ısırdı. Kaan yüzüne bu kadar yakın bu deli kadına inanamıyordu "Ne?" diye bağırdı. "Dediğimi yap. Al-Rashid bakıyor." Mina'nın nefesi Kaan'ın kulağına değiyordu. "Ve rol yapmaya alış çünkü uzun bir görev olacak bu." diye fısıldadı. Kaan'ın kalbi çılgınca atmaya başladı. Mina'nın vücudunun sıcaklığını hissedebiliyordu. Ellerini beline koyduğunda kadın titredi. Mina gözlerini yavaşça camda gezdirdi, adam yerinden ayrılmıştı. "Kaan..." diye fısıldadı Mina. "Al-Rashid gitti ama istersen devam edebiliriz.." dedi sesi tutkuluydu. Kaan birden fark etti. Kolları hâlâ Mina'nın belindeydi ve kadının dudakları sadece birkaç santim uzaktaydı. Göğsünde onun nefesini hissedebiliyordu. "Farketmedim." dedi. Onu bıraktı ve geri çekildi. "Özür dilerim." Mina, Kaan'ın bu haline çok şaşırmıştı, Bu zamana kadar görev ayağına onu istismar etmeye çalışanlara alışmıştı. Peki bu adam neden bu kadar temiz davranıyordu. "Özür dilemene gerek yok." dedi. Sonra, Mina'nın yüzünde o sinsi gülümseme yine vardı. "Hoşuma gitti." diyerek havadan ona doğru bir öpücük attı. Kaan'ın yüzü kızardı. ''Ya sabır..." diye mırıldandı. Mina salona geçti koltuğa kuruldu, "Sen daha önce sahte evlilik görevinde bulundun mu?" diye sordu. "Hayır. Ben askerim, oyuncu değil. İlk kez böyle bir şaklabanlığın içindeyim.!" Mina, "Ben birkaç kez evli rolü yaptım. İnanır mısın, bazıları gerçekten evlenmek istedi." diyerek, gözlerini devirdi. Kaan sinir bozucu bir yüz ifadesiyle mırıldandı. "Bak sen, Neden kabul etmedin? Bu çapkınlıkla seni kabul edecek erkek, çok bulamazsın." Mina bir an durdu. Gözlerinde bir şey parladı. " Hayır, Kabul etmedim. Çünkü, Hiçbiri senin kadar çekici değildi." dedi. Kaan yutkundu. Bu kadın gerçekten onu çıldırtıyordu. "Mina..." "Evet?" "Duş alacağım. Yukarı çıkıyorum... sen de başka bir şey giy lütfen." Mina kahkaha attı. "Niye? Rahatsız mı ediyor?" "Evet!" diye bağırdı, Kaan itiraf etti. "Çok rahatsız ediyor. Odaklanamıyorum. Benim bir Erkek olduğumu unutuyorsun, Karşıdan bakınca rahip gibi mi duruyorum." diyerek hırladı. "Tamam, tamam." dedi. Mina ellerini havaya kaldırdı. "Ama akşam için güzel bir elbise giymem gerekecek. Al-Rashid muhtemelen davet edecek." dedi. Kaan iyice sinirlenmişti, "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" diye söylendi. "Çünkü ben saha ajanıyım. İnsan psikolojisini okumakta iyiyim." Mina kollarını göğsünde kavuşturdu. "Ve Al-Rashid'in tipini biliyorum. Zeki, karanlık ve gizemli geçmişi olan yandaşlardan hoşlanır. Eski süikastçi kimliğini çoktan öğrenmiştir, Seni yanına çekmek isteyecek." "Peki ya sen? O senden hoşlanır mı?" "Eminim hoşlanır ama beni tehlikeli bulacak da. Bu yüzden dikkatli olmam gerek." Mina düşünceli bir ifade takındı. Kaan ona baktı. İlk kez Mina'nın da bu görevde risk altında olduğunu düşündü. " Beni düşünme, o zaman. Sen kendi güvenliğin için endişelen." Mina gözlerini ona dikti. "Sende endişelenmiyor musun benim için." Kaan samimi bir tavırla cevap verdi. "Evet, endişeleniyorum." dedi. Bu itirafına kendi bile inanamıyordu. Mina'nın gözlerinde başka bir ifade uyandı, Merak... "Neden?" diye sordu. "Çünkü..." Kaan durdu. Neden böyle hissediyordu? Daha dün tanımıştı bu kadını. "Çünkü sen benim sorumluluğum altındasın." diye mırıldandı ve başını çevirdi. Duygularını saklamak en iyisiydi. "Sorumluluk mu?" Mina kaşlarını çattı. "Ben senden daha deneyimli olabilirim." "Saha deneyimi her şey değil." "Peki neyin her şey olduğunu düşünüyorsun?" Mina ona doğru adım attı. "Güç. Koruma içgüdüsü. Savaş tecrübesi ve Erkeklik." Kaan göğsünü gererek konuştu. "Erkeklik mi?" Mina gülümsedi. "Dün gece benimle dövüşürken, erkekliğin pek işine yaramadı." "Birebir savaşta farklı olur." "Emin misin?" dedi, Mina meydan okurcasına baktı. "Eminim." dedi, Kaan dişlerini sıkmıştı. "O zaman tekrar dene." Mina kollarını iki yana açtı. "Hadi bakalım, erkekliğini göster." Kaan sinirle ona baktı. Bu kadın gerçekten dayanılmazdı. Ama aynı zamanda çok tahrik ediciydi de. Ona doğru ilerledi. "Ben de ciddiyim." Mina gözlerinde sinsi bir ifadeyle baktı. Kaan aniden onu yakaladı ve duvara dayadı. Elleri onun bileklerini tutarken vücudu kadının vücuduna yapıştı. Mina nefes nefese kaldı. "Şimdi kim üstte?" diye homurdandı Kaan. Mina'nın dudakları hafifçe aralıktı. Gözleri Kaan'ın gözlerine kilitlenmişti. "Sen..." diye fısıldadı. "Doğru cevap." Kaan'ın sesi boğuktu. Mina'nın parfümü aklını başından alıyo "Bu sefer ciddiyim Mina. Cidden döverim seni!" dedi.rdu. "Kaan..." Mina'nın sesi de boğulaşmıştı. "Ne?" "Beni bırakacak mısın?" "Bunu istiyor muyum düşünmem lazım.?" Kaan onun yüzüne yaklaştı. Mina, "Bilmiyorum. İstiyor musun?" dedi ve yüzüne yaklaştı iyice. Kaan kendine gelmeye çalışırcasına başını salladı , onu bıraktı ve geri çekildi. Nefes nefese kalmıştı. "Bu doğru değil, Bana bu kadar yaklaşma." dedi. "Nesi doğru değil?" dedi, Mina hâlâ duvara yaslanıyordu. "Biz görevdeyiz. Profesyonel olmalıyız." "Ama çok da iyi hissettirdi." dedi, Mina sinsi bir gülümsemeyle baktı. Kaan ona bakmamaya çalıştı. "Duş alacağım." ben diye mırıldandı. "Tamam. Ben de kahvaltı hazırlayayım. Al-Rashid gelirse hazır oluruz." "Gelecek mi sence?" dedi Kaan. Mina'nın sesi profesyonel bir tona bürünmüştü, "Eminim gelecek. Ve bu sefer daha hazır olmalıyiz." Mina mutfak tezgahına dayandı. "Kaan?" "Ne?" "Bir dahaki sefere beni bırakma." diyerek gülümsedi. Kaan dona kaldı. "Ne demek istiyorsun?" "Sen anlarsın." Mina göz kırptı ve mutfaktan çıktı. Kaan onu arkasından izledi. Bu kadın onu delirtecekti. Ama aynı zamanda hiç bu kadar heyecanlanmamıştı da bir görev için. Belki de bu görev düşündüğünden çok daha ilginç olacaktı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD