3.BÖLÜM "KAÇIŞ"

2191 Words
Bölüm 3 “Kaçış” Ahsen.. Hayatımın en güzel haberini aldığım gün hayatımın kabusu ile evimizde karşılaşmak ciddi anlamda hevesimi kursağımda bırakmıştı.. Haftaya gelecek sanıyorduk ancak beyefendi sürpriz yapmak istemiş. Bize daha doğrusu kendi anne babasına söylediği dönüş tarihi yalanmış. En son o gidince numaramı değiştirmiştim. Sonra nasıl olduysa bulmuştu ve engellemiştim. İlk tezkere yakışı onu engellediğim zaman olmuş. Orada sinirlenip ne halt ettiyse ceza almıştı. Sonrasında başka başka numaralardan arayınca artık engellememiştim. Bunun yerine cevap vermemeyi tercih etmiştim. İkinci tezkere yakması ise amcam gelip benimle konuşmuş Rüzgar gelince hemen düğünü yapalım tutamıyoruz demişti ve ben isyan edip ortalığı yıkmıştım. Yengemde hemen Rüzgara yetiştirmişti. Yine orada ne yaptıysa cezası uzamıştı. Aslında işime gelmişti iki aya bir arayıp Rüzgarı çıldırtıp sinir krizi geçittirsem askerliği on sene sürerdi ama babamda benim icabıma bakardı. O yüzden o fikrimi hiç uygulamamıştım. Anneme müjde vermek için resmen şakıyarak girdiğim evimizde şimdi sessizce oturup Rüzgar manyağının beni süzmesini görmezden gelmeye çalışıyordum. “ Eee küçüğüm neydi müjden bende merak ettim, yoksa geldiğimi bi yerden duydun da onu mu haber verecektin Azize yengeme” “ Yok hayır, haberim yoktu geldiğinden. Zor bi sınavım vardı bugün sonuçlar açıklandı geçmişim de onu söylecektim anneme” “ Öylemi senin adına çok sevindim. Ama artık böyle şeyleri sıkıntı etmene gerek yok. Ben geldim, okuldu çalışmaktı kurtuldun bunlardan.” kardeşim Ahmet yerinde dikleşti bir şey söyleyecek oldu elimi dizine koydum bu hareketimle tekrar sindi yerine. Çünkü kimsenin benim yüzümden bu salakla muhattab olmasını istemiyordum. Rüzgar ikimizi takip etmişti ve anında Ahmete ters ters bakmaya başlamıştı. Rüzgar ona itiraz eden kim olursa olsun bir şekilde intikam alırdı. Bende dahil. İlk seni seviyorum seviyorum sana aşığım dediğinde hayır dediğim için beni dövmüştü. Daha 15 yaşındaydım Rüzgar 20 yaşındaydı. Babama erkeklerle konuşurken gördüm ondan dövdüm dedi. Babam itiraz etmedi birşey demedi. Bu ona cesaret verdi. Ama annem “ bir daha böyle bir şey olursa bize söyle cezasını biz veririz sen karışma” dediği için bir gün yeni astığı beyaz çamaşırların üzerine üst kattan salçalı su dökmüştü. Bir şekilde intikam alıyordu ama en ağırını benden alıyordu. Ahmet genç delikanlı çağındaydı ve bu konuya asla karışmasını istemiyordum. Gergin ortamda bakışları hâlâ bendeyken şansımı denemek istedim ; “ Bu hafta gideyim hocalarımla filan vedalaşayım, cumadan sonra zaten bir daha gitmem” çünkü Emir hoca cuma günü İtalyaya yolluyordu beni. “ Gerek yok” o sırada babam gelmiş ve oldukça coşkulu bir şekilde Rüzgara hoşgeldin demişti. Hatta ailece yemek yiyelim filan da deyincede bizi akşam yemeği telaşı sardı. Annem çok marifetli bi kadındı ve bildiği herşeyi banada öğretmişti. Antep yemekleri bizden sorulurdu. Hızlıca iki elden harika bir masa hazırlamıştık. Aslında kimse için bu çaba değmezdi ama annem “Herkesin suyuna git, bende itiraz etmeyecem cumaya kadar oyalayalım” demişti. Zeki kadın. Harika kriz yönetimi vardı. Parti kursada oy versem canım anam. Akşam amcamlar gidene kadar sürekli dişlerimi sıkmaktan artık çenem ağrımıştı. Yemekte artık söz, nişan ve düğün gibi konularda konuşulmuştu. Köşeye sıkışmıştım ne yapıp ne edip cuma günü o İtalya uçağına binmem gerekiyordu. Yoksa bu dünyada Rüzgar cehennemine adım atmak üzereydim.. Ertesi gün okula da işe de gidemeyeceğim kesin bir dille herkes tarafından yasaklanmıştı. Sabah şansımı bir kerede babamda denedim. İçeride kalan maaşımı alıp dükkanın yedek anahtarını patrona vermem lazım dedim. Ama babam ben hallederim deyip anahtarı da aldı gitti. Elimdeki yedek anahtarda gitti. Üstelik valizlerin ikisi dükkanda biri evdeydi. Ne yapıcam şimdi diye kıvranırken annem; “ Kızım sana yardımcı olan hocanı ara cumaya kadar mutlaka hep birlikte bi çözüm bulmamız lazım. Yoksa bu Rüzgar şüphelenirse seni eve de kitler.” Haklıydı annem. Hemen hocamı aradım herşeyi olduğu gibi anlattım. “ Tamam siz sakin olun valizlerini iş yerinden ben alırım arabamda dursun cuma günü de evden çıkarken de kalan valizi alırsın. Uçak saatine göre sabah 7 de evden çıkman lazım çıkabilir misin?” Annemde duyuyordu hocamın konuşmalarını ve başını evet anlamında salladı demekki onunda evden çıkarmak için bir planı vardı. “ Evet hocam çıkabilirim annem yardımcı olacak” “ Tamam çok güzel seni o uçağa ben bindiricem ve özgürlüğüne uçacaksın, tek isteğim okumaktan vazgeçmemen gerisini halledeceğiz” “ Asla vazgeçmem hocam o konuda lütfen güvenin bana” “ Tamam haberleşiriz sen patronunu ara ve valizleri bi arkadaşım alacak de, okuldan bi kız arkadaşın var mı güvenebileceğimiz benim almam yanlış anlaşılır” “ Hocam Seda herşeyi biliyor, o size yardımcı olur” “ Tamam sen bana Sedanın numarasını ve soyadını yolla eşyalarını bi alalım sonrada planın ikinci aşaması için cumayı bekleriz” “ Tamam hocam çok teşekkür ederim” dedim ve kapatıp hemen patronumu aradım. Elimde olmayan sebeplerden dolayı habersiz işi bıraktığım için özür diledim. Zaten herşeyden haberi vardı iyiki anlatmışım çünkü valizleri babama da verebilirdi sabah. O zaman annemle benim ölüm fermanım imzalanmış olurdu. İçim birazda olsa rahatlamıştı. Evde cuma gününün planını yaparken annemin zekasına bir kez daha hayran kaldım. Demekki ben zekamı annemden almıştım. “ Perşembe akşamı yani bugün amcanları ailece yemeğe alacaz ve Rüzgarın yemeğine benim içtiğim sakinleştiriciden iki tane atacağız. O sabaha hatta ertesi gün öğlene kadar uyur. Baban kahvaltıda seni sorduğunda yorgun ve hasta olduğunu derim zaten sabahları telaşlı olur biraz da kahvaltı gecikince acilen ağzına bir şeyler atar ve işe yetişmek için uğraşır o saatlerde sen çoktan havalimanında olmuş olursun.” “ Anne sen bu zekayla nasıl oldu da babam gibi biriyle evlendin hayret ediyorum.” “ Zekam baban gibi biriyle evli olduğum için ilerledi. Sürekli onun şantaj ve tehditlerinden nasıl kurtulurum diye düşünmekten yakında profesör olurum bak şaşırma” deyip güldü. Bende güldüm umarım bu akşam Rüzgar salağı yemeğe gelir… Akşam için amcamı ve yengemi arayıp yemeğe davet ettik. Yengem atladı tabi. Rüzgarı arama işi bana kalmıştı. Çünkü annem ararsa ekebilirdi bizi. Gereksiz arkadaşlarıyla bir araya gelip içmek için fırsat kolluyordu sürekli. Son kez özgürlüğüm için kendim için diye diye aradım Rüzgarı, ilk çalışta açtı ; “ Küçüğüüümmm sen beni arar mıydın hayırdır” “ Rüzgar akşam yemekte hep birlikte olalım istiyor annem, amcamlar müsaitmiş gelecekler sende müsait misin akşama bi programın yoksa bize yemeğe gelir misin” “ Ahhh küçüğüm sana her zaman müsaitim, aslında arkadaşlara sözüm vardı ama kimse senden önemli değil canımın içi” “ Tamam teşekkür ederim peki istediğin birşey var mı, akşama yapabilirim yani bi isteğin varsa” Maalesef işimi garantiye almak için bu konuşmayı yapmam gerekiyordu ki arkadaşları ısrar ederse vazgeçmesin.. “ Senin elinden zehir olsa yerim canımın içi. Yorma kendini fazla. Tatlıylada uğraşmayın ben alırım.. Ahh küçüğüm az kaldı sana kavuşmama. Evlendiğimizde de beni böyle ara ve hep ne istediğimi sor. Hayallerimi yaşıyorum resmen” İçimden zehir olmasada yapıcaz işte sana bişiler dedim.. Ama dışımdan ; “ Teşekkür ederim tatlı için akşama görüşürüz” deyip kapattım ve telefonu elimde sanki böcek tutmuşum gibi uzağa bıraktım hemen.. Annemin yanına gittim ve hem korku hem sevinçle yemekleri hazırladık. Seda arayıp valizlerimi aldığını ve Emir hocanın arabasında olduğunu haber verdi. Sabah o da gelecekti bizimle. Akşam yemeği onlara göre gayet keyifle yenildi. Herkese yıllarca isyan edip hayır demiştim Rüzgarla evlilik işine. Ama şimdi o isyanları çıkaran ben değilmişim gibi sessizce ayak uyduruyor görünüyordum. Bu erkeklerin dikkatini pek çekmesede yengem o yılan dilini çıkarmıştı; “ Ahsen bakıyorum da yeni gelin gibi süzülüyorsun. Ortalığı yıkıyordun daha 2 ay önce evlenmem diye, sayende oğlum senin yüzünden iki defa tezkere yaktı” “ Özür dilerim yenge biliyorum ama artık alıştım galiba bu fikire” ahh yılan dilli yenge ahh, oğlunu yetiştiremediğin gibi birde tedavi ettir dedik diye resmen annemle beni oğluna iftira atmakla suçlamıştı. Rüzgar bu konuşmadan sonra annesine öyle bir bakış atmıştı ki resmen benim dizlerim titremişti korkudan. Yengemde hemen sesini kesmişti. “ Ev için ne düşünüyorsunuz oğlum” bunu annem sormuştu o arada çaktırmadan bana işaret verdi ki Rüzgarın ilaçlı yemeğini getir demek istemişti, bu konuları konuşurken gözü birşey görmezdi. İşimiz garanti olsun diye içli köfteye iki sakinleştiriciyi ezip toz haline getirip eklemiştik. Çünkü bazen ben onu yemem ben çorba içmem deyip yemek seçeceği tutuyordu. Zıkkımın kökünü ye diyesim gelirdi ama ağzımı açtığım da onun kestiremediğim cezalarıyla karşılaşacağım için sessiz kalıyordum. “ Ev işiyle vakit kaybetmek istemiyorum Azize yenge ilk başta burada kalırız ailemizle sonradan uygun ev bulup, Ahsenin istediği gibi dayar döşerim” yengem; “ Oğlum koca ev ne gerek var şimdi başka ev açmaya hem sen sevmezsin apartman dairesi” Tabi sevmez sinir krizi geçirdiğinde komşulara rezil olmak var işin ucunda. “ Zaten müstakil ev bakıyorum anne, sen bi kaynanalık yapmasan mı acaba” demesiyle ben bi an gülümsedim o sıra da Rüzgarla göz göze geldik bana öyle bir bakışı vardı ki ilk defa kızgınlık yoktu başka bir duyguydu. İçli köfteleri de o arada yiyince annemle benim keyfim gayet yerine geldi. Mutfakta bi yandan bulaşık bi yandan çay servisi derken yorulmuştum. Neyse yarın uçakta uyur dinlenirim diye hemen kendimi teselli ettim.Amcama çay doldurmak için tekrar mutfağa geçtiğimde elinde sigarası mutfak balkon kapısında duran Rüzgar ‘çayı ver yanıma gel’ diye emir verdi. Sanki balkona değilde ölüme gidiyor gibi hissediyordum. Bu adamla yalnız kalmak en büyük korkumdu. El mahkum balkona çıktım ayakta durup sigara içmeye devam ediyordu. Hiçbir şey demeden durduk bi müddet. Sonra konuşmaya başladı; “ Küçüğüm sende ki bu sakinlik nedir böyle. Okula gitme dedim ve gitmiyorsun gerçekten, sabahları gizlice gidersin diye düşünmüştüm. Hatta dün ve bugün sabah balkonda bekledim ama amcam ve çocuklar çıkıp gitti sen evdeydin” Hiç anlamamıştım balkonda beklediğini, iyiki gizlice çıkmaya kalkmadım ama yarın sabah vardı. Umarım ilaçlar işe yarardı. Demek ki o da şüphelendi benden yada yengem konuşunca aklında yoksa da annesi yüzünden gelmişte olabilirdi. “ Bana ikinci bir şans vermedin Rüzgar, başka çare bırakmadın. Kabul etmedim diye sürekli cezalar verdin bana ve bıktım bu süreçten ben.” acaba böyle düzgünce konuşsam vazgeçer mi ki diye bian düşündüm. “ Bunu erken anlaman iyi oldu küçüğüm asla benden başka bi şansın yok unutma. Eğer evliliğim istediğim gibi giderse belki okumana izin veririm.” Demekki düzgünce konuşsamda vazgeçmeyecekti. Plana kaldığımız yerden devam. “ Umarım dediğin gibi olur. Okuluma devam etmek isterim” Bana yaklaştı ve bianda kolumdan tutup kendine çekti sarıldı, başımın üstünden öptü. Midem bulandı içimden öğürme isteği geldi ama tuttum kendimi. Ona sarılmadım. Daha sıkı tuttu beni. “ Daha sarılmıyorsun bile bana acaba nasıl olacakta benim istediğim gibi bir evliliğimiz olacak. Sınırları olmayan biriyim. Bunu anlamış olman gerek.” dedi ve kolumu iyice tutup sıktı. Canımın acısıyla derince bi “Aaahhh” dedim ama bu onu durdurmadı. Benden ne zaman istediği karşılığı alamazsa canımı yakardı. “ Küçüğüm bayılıyorum bu sıkıntılı inlemelerine. Beni o kadar tahrik ediyor ki anlatamam. Evlenince sürekli duymak istediğim sesler bunlar.Bana ve isteklerime alışıp karşılık verirsen okula gönderebilirim seni tabi o zamana kadar hamile kalmazsan” Ahmetin sesi geldi; “ Ablaaa babam çay istiyor” Bıraktı beni hemen gidip çayı verdim ve banyoya geçip yüzümü yıkadım. Sabah kurtuluyorum sizden. Ailece psikopatsınız ve ben sizden yarın kurtuluyorum diye diye kendimi teselli ettim.. Çay faslı bitmişti Rüzgar esneyip duruyordu ilaç işe yaradı demekki dedim içimden. Yengemin dedikodusu bitsin de kalksın diyene kadar Rüzgar kanepede uyuya kaldı. Annemle ben baya baya telaş yaptık. Herkes ayaklandı. Çağırdılar ama uyanmadı babamda ; “ Yorulmuş demekki uyusun burda üzerini örtün” İçimden şimdi sıçtık. Sabah salonda ki gürültüden uyanırsa kaçma planım yattı dedim. Ama yapacak bir şey yoktu. Herkes yatağına çekilip uyudu. Salonda da Rüzgar. Gece sabaha kadar kıvrandım. Bi ara suratına yastık basıp uykusunda boğsam sonra da kaçıp gitsem İtalyaya dedim ama okul hayatım başlamadan biterdi. Saat altıda annem odama geldi. “ Sakin ol, o ilaçlardan yarım alınca bile beni öğleye kadar uyutuyordu nerdeyse. İki tane birden verdik atı bile uyutur. Merak etme babanı idare ederim sen hazırlan” dedi ve çıktı. Ama ben çok korkuyordum.. Babam normalde 8 den önce uyanmazdı ben hazırlandım. Hocamla ve Sedayla mesajlaştım. Evin ilerisinde bekliyorlardı beni. Annem önce dışarı çıktı ve yukarı amcamların balkonunu camlarını iyice bi gözetledi. Yengeme yada amcama yakalanmayalım diye. Kimsenin olmadığını söyleyince annemle kapının önünde sessizce vedalaşıp valizimi de alıp çıktım evden. Tekerden ses çıkmasın diye elimde taşıyordum. Hızlıca hatta nerdeyse koşarak arabanın olduğu tarafa gittim. Seda arabanın dışında bekliyordu. Emir hoca şoför koltuğunda arabayı çalıştırmış hazır vaziyette duruyordu. Seda beni görünce gelip valizi elimden aldı hemen arabaya atladık ve havalimanına doğru gittik… Kimse görmedi, kimse uyanmadı… Ben özgürlüğüme yaklaşıyordum.. Anneeemm canım annem hayatımı kurtarmıştı. Bana inandı bana güvendi ve hayatım önce onun sayesinde kurtuldu… Havalimanına geldiğimizde benim adıma bir bilet daha aldı Emir hoca. İstanbul aktarmalı Amerika bileti. Kafası karışsın biri gelip sorarsa diye.. O sırada telefonum çaldı. Arayan annemdi. Umarım telefonu açınca karşıdan gelen ses Rüzgar yada babam olmaz diye dua ede ede açtım telefonu. “ Annee” “ Kızım için rahat olsun baban işe gitti hasta yatıyor dedim. Rüzgar da ayı gibi yatıyor daha. O kalkınca da markete gittiğini söyleyecem. Sen yolculuğunu rahat yap. Önce Allah'a sonra kendine emanetsin yavrum.. Mutlaka bana ulaşmanın bir yolunu bul ve habersiz bırakma beni gözümün bebeği” dedi… Ve karşılıklı ağladık. Emir hocam omuzuma iki defa hafif hafif vurdu. Destek olur gibi. Daha ne yapabilirdi bi insan öğrencisi için.Telefonu kapattım. Ona ve Sedaya sarılıp vedalaştım… Emir hocam “ Artık ağlamak yok, çok çalışıp mezun olup bizi gururlandırmak var, bu telefonu al İtalyada kullanacağın hat içinde takılı. Anneni ve bizi habersiz bırakma.” Her defasında daha da şaşırıp daha da mahcup oluyordum hocama karşı. “ Merek etmeyin hocam diplomamla karşınıza çıkacağım bir gün mutlaka” Gelen anons sesiyle artık uçağa doğru ilerledim. İstanbul aktarmalı İtalya uçuşu bekle geliyorum….
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD