Tuana'nin odası olan kata vardığımızda koridor onun sesiyle yankılanmıştı.
"SAHRAAA!"
Alelacele kapısına varıp çaldığımda sertçe kapıyı açıp içeri geçmişti. Öfke saçıyordu içeride iki yakın arkadaşı Alis ve Karsu sırıtarak bana bakıyordu.
"Tuana hanım bir şeymi oldu?"
"Nerede ha ? Nerede benim balo kiyafetimin olduğu bavul. "
"Getirdim efendim hepsini. "Dedim göz gezdirip.
"Yok koymamışsin arabaya!" İki elini açıp sinirle etrafta dolandı yanıma yaklaştı yine de savunmamı yaptım
"Hayır koydum . Odada tek bir bavul bile kalmadı. "
Emindim son defa kontrol edip çıkmıştım.b
"Sen! Sen haddini çok aştın!" Diye yüzüme bağırdı. Adam elindeki kutuları yere bırakıp oradan uzaklaşmıştı. Mahcup olmuştum bunun üzüntüsüyle yüzümü yere eğdim.
"Sen iyi bir cezayı hak ettin ! Dönüşte kesinlikle şirketin hiç bir olanağından yararlanmayacaksın. Uçak biletini kendin alıyorsun ya da sonsuza kadar Londra'ya mahkum kalırsınn. "
"Tuana hanım lütfen yapmayın. Uçak bileti 1000 sterlin ben ödeyemem parasını. "
"Umrumdami Sahra ! Hiç değil... Yıkıl karşımdan aptal!" Dediğinde başımı iki yana salladım. Nereden bulacaktim bilet parasını borç batağındaydım.
Elleriyle omzumdan itekleyerek bedenimi odanın dışına çıkardı.
"Tuana hanım.." refleksle elimi uzattığım kapıya sıkıştırmıştım. Elimin acısıyla gözlerim doldu.
Çaresizce geri çekildim. Asansöre binip 3 kat aşağı i Odamin olduğu kata indim. Resepsiyonu arayıp bavulumu getirmesini istedim.
Odadaki buzdolabından buz çıkarıp bir süre moraran parmaklarıma tuttum.
Akşam toplantı vardı hazırlanıp sürekli tekrar yaptım.
Son 1 saat kala üzerime gelişi güzel mor kısa elbise giydim . Önden herhangi bir işlemi yoktu ancak sırtı belime kadar açık taşlı kolyesi sarkıyordu. Saçlarımı dağınık küçük bir topuz yapmıştım.
Çantama tableti ve dosyaları koyup çıktım.
Otelin restoranına giriş yaptım. Hostese iş yemeği bilgisi verdiğimde elinde tabletle masama kadar eşlik edeceğini söyledi.
Tam karşı masada gördüğüm adamla elimde olmadan tebessüm ettim. Baş selamı verip karşılık vermişti.
"SahrA! "
Allah'ım adımı değiştireceğim.
"Tuana hanım?" Dedim sorarca yüzündeki öfkeli ifade gözlerimi devirmeme sebep oldu. Varlığım bile kadınin öfkelenmesine sebep oluyordu.
"Sana böyle giyinmeni soyleyen kimdi?"
"Tuana hanım ben sizin köleniz değilim. Elbette ne giyeceğime kendim karar veririm. "
"Öyle mi hah! Bir gün benim sınıfıma gelirsen neden olmasın. Şimdi kovulmak istemiyorsan derhal yukarı çık üzerine standar iş elbisesi giy. !"
Sinirle restorandan çıkıp odama gittim. Dolaptan bir kaç parça elbiseyi yatağın üzerine fırlattım. Bu kadına haz edemiyordum.
Derin yırtmaçlı siyah kalem etek giydim üzerime de göğüslerim dolgun gösteren crop giyindim. Asıl kim haddini bilecek bu akşam anlasındı.
İkinci defa restoranta girdiğimde kadın bana eşlik etmek istesede reddettim. Salona adım atar atmaz gözlerimiz yeniden kesişti. Masasında oturanları gördüğümde yıkıma uğradım. Aslan Kozoğlu olamazdı lütfen olmasın.
Masanin önünde durup, "İyi akşamlar geciktim. " dedim. Tuana'nin gözleri beni bulduğunda içtiği şarap boğazına çarpmıştı. Bozuntuya vermeden beni görmezden geldi.
Aslan bey ise beklemediğim bir biçimde yanındaki boş koltuğu geri çekip centilmenlik yaptı. Tam yanına geçtiğimde kalbim küt küt attti. Ah tam bir Istanbul Beyefendisi...
"Aslan Kozoğlu" uzattığı elini tuttuğumda , elimi çevirip dudaklarına götürdü.
"Asistanım Aslan bey. Sadece asistan sizce fazla ilgi olmadımı."dedi dişlerinin arasından sinirle gülümsemeye çalışıyordu.
"Sizi ilgilendirmez. " dedi ona bakmadan agresifce. Şuan gözlerime bakan su yakışıklı olmasaydı Tuana'nin moraran yüzünü görmek isterdim.
Gecenin bir bölümünde iş konuşulmuştu. Aslan bey'in bana attığı bakışları görmemek imkansızdı.
Yemeğimiz devam ederken yanımdaki adamla sohbete dalmıştım. Bacak bacak üstüne attığım ayaklarım ona değiyordu.
"British müzesini görmüştüm internette. Mısır mumyaları ve eski Yunan heykellerinin olduğunu okudum ancak yeni geldik gezip görebilecek miyim bilmiyorum. "
"Seni gezdirebilirim. " Dediğinde buna hayır diyemezdim ama sonra Tuana'nin benim uçak biletimi kesmeyecegi aklıma geldi. Belki şaka yapıyordu.
"Ah Aslan bey mümkün değil Sahra'nin çalışması gerekiyor fazla fazla. " dedi imayla. Masayı yakmak istedim Allah'ım hayatımın aşkı bana sunduğu teklife bak ama ben gidemezdim. İşim de yoktu.
"Sahra toplantı bitti artık odana çekil." Dediğinde Aslan'la sohbetimiz istemesek de bitmişti. Ayaklanıp elimi Aslan beye uzattığım da elimi tuttu
"Hoşçakalın Aslan bey."
"Görüşmek üzere Sahra..." Dedi sesindeki tını hoşuma gitmişti. Elimi birakmadan araksindaki adam kulağına bir şeyler fısıldayinca benim gibi ayaklandı.
"Yapmam gereken önemli bir kaç telefon görüşmem var. Toplantımız bitmişti Tuana hanım iyi akşamlar size." Dedi elini sıkma tenezzülünde bulunmadan ayaklandı "Odanıza kadar eşlik etmek isterim." Demesine sadece basimla onayladım. Elimdeki eli belimi bulduğunda ayaklarımın yerden kesildiğini hissettim bir an kalbim pır pır atarken bedenim onun fresh kokusuyla mayhoş olmuştu...