Ankara

868 Words
17.Bölüm Görkem= Yola çıkalı üç saat olmuştu karımı şimdiden çok özlemiştim mola verdiğimiz zaman hemen onu arayıp nasıl olduğunu sormalıyım sesini duymak bile bana çok iyi gelecek biliyorum. Yaklaşık yarım saat sonra mola verdik ve bakkala girdim ve oradaki çalışan dayının telefonunu kullanıp evi aradım telefonu annem açtı “alo” dedi “anne benim Görkem nasılsınız” dedim “ ayy oğulum iyi misiniz bir şey mi oldu babanla sana” dedi korku dolu bir sesle “anne dur bir bir şey olmadı sadece sizi merak ettim diye aradım” dedim “ Emin misin oğlum” dedi “ ne için arayacaktım anne”dedim “ normalde Ankara’ya varmadan aramazdın sen oğlum. Dur çağırıp geliyorum” dedi kaşlarımı çatmıştım anneler nasıl her şeyi anlayabiliyor acaba neyse bizde anlamamazlığa vuralım “ kimi çağıracaksın anne sadece öylesine aradım. Anne duyuyor musun? Anne” dedim ama bir süre ses gelmedi sonra telefonda dünyanın en güzel sesi belirdi “ alo Görkem” dedi Gülbahar “alo gözümün nuru nasılsın sevgilim” dedim “iyiyim sen nasılsın, yolculuğun nasıl geçiyor” diye sordu “çok şükür bir sıkıntı yok durmadan ilerliyoruz ihtiyaç molası verdik şimdi yola çıkacağız birazdan” dedim ve ardadan “hadi oğlum çıkalım yola daha geç olmadan” dedi “tamam baba geliyorum” dedi “ galiba sana sesleniyorlar” dedi “ evet gitmem lazım” dedim “ Allaha emanet ol seni çok seviyorum” dedi hafif kısılmış bir sesle sanki ağlıyordu ama buna takılırsam konuşma uzardı ve daha geç varırdık bir an önce Ankara’ya gidip geri gelmek istiyorum içimde tuhaf bir gerginlik var bu sefer ama ne olduğunu bilmiyorum ama gerginim “ bende seni çok seviyorum sevgilim”diyip tak diye telefonu kapattım ve “sende Allah emanet ol sevgilim” dedim içimden ve tekrar arabaya gittim. Yaklaşık iki saat sonra Ankara’daki otelin önünde durdu araba ve bizde indik otele girip her zaman tuttuğumuz odayı tuttuk bu otel genelde devlet için çalışan kişiler tutardı ama gizli tutulurdu yani burası devletin gizli mekanıydı açıkçası yani biz sadece bu otelin müdavimi olmuş oluyorduk konu şu ki kimsenin bizi tanımamasına devam etmemiz gerekiyor daha öncede söylemiştim tehlikeli bir iş yapıyoruz. Odalarımıza geçtikten sonra yol yorgunluğunu atmak için uzandım ve uyuya kalmıştım kapının çalmasıyla uyandım ve saate baktım yaklaşık üç saat uyumuştum kapıyı açtığımda otelde çalışan görevli olduğunu gördüm “merhaba efendim hoş geldiniz bunu size iletmem söylendi” diyerek elindeki notu uzattı “teşekkür ederim diyerek kapıyı kapattım ve zarfın dışına baktım Ali beyden geliyordu not. “ Merhabalar Görkem bey bu akşam saat sekizde her zamanki yerde her zamanki kişilerle toplantınız mevcuttur lütfen geç kalmayınız” yazısı vardı yani yarını beklemeyecektim ve buradaki işim daha önce bitme imkanı vardı. İlk önce duşa girdim sonra giyeceğim şeyleri hazırladım yaklaşık bir saat hazırlandıktan sonra çıktım otelin teras katına çıktım ve gizli anahtarımla kapıyı açıp içeriye girdim. Kapının özelliği her kapandıktan sonra kendini kilitleyip diğer kişi kendisine özel anahtarla açana kadar kilitli kalıyor ve herhangi bir farklı anahtarla açılması özel yapım mekanizması sayesinde engelleniyor. İçeriye geçtiğimde baş köşede Mustafa Kemal oturuyordu bende herkesin bulunduğu diğer yerime geçtim zaten herkesin yeri başından beri belli yerime oturduktan sonra herkes tamamlanmış olmuştu. Yavaş yavaş yemekleriniz gelmeye başladı ve o sıra Mustafa Kemal konuşmaya başladı “tekrardan hoş geldiniz evet anlatın bakalım önemli bir şeyler var mı bilmem gereken?” Diye sordu “şu anlık bizim kasabada her şey kontrol altındadır efendim” dedi Cemal bey “efendim ben konuşabilir miyim” diye sordu Safiye hanım şu anda bizim aramızdaki tek kadındı Mustafa Kemal’in kesin emri gibi bir şeydi ve çok şey değiştirmişti açıkçası “buyurun Safiye hanım” dedi Mustafa Kemal Paşa “efendim kadınlar hala zulüm gördüklerinde sessiz kalmakta ve bu benim hoşuma gitmiyor siz başa geçeli çok oldu ama hala Fikret’in kızı Safiye diye çağırılınca öncelik yine sizin sözünüzün aksine erkeklerde oluyor ve kusuruma bakmayın ama bence buna bir çözüm bulunması lazımdır” dedi ve haklıydı da “haklılık payın var Safiye hanım fikrin var mı bunun için” diye sordu “aslında soyumuzu devam ettiren ikinci bir isim koysak örneğin Safiye kurtulmuş gibi beni babamın elinden kurtarmanız gibi” diye söyledi ve hepimiz mantıklı olduğuna dair kafa salladık aslında bunu bütün ülkeye yaptırsak hemde isim karışıklılığından da kurtulmuş oluruz. “Güzel fikir hem isim karışıklılığından da kurtulmuş olunur” dedi Mustafa Kemal “başka söyleyecek bir şeyi olan varsa konuşabilir” diye de ekledi “aslında Mustafa Şerif Bey ben bir şey söylemek istiyorum” diye ekledim “evet Görkem yüz başım” dedi “Mustafa Şerif Bey bizim orada İstanbul’da hâlâ kadınlara karşı gizli zulüm devam etmekte ve küçük bir topluluk var sizi devirmeye çalışacaklar cumhuriyeti bitirmeye çalışacaklar çok dikkatli olmalısınız beni de kendilerinden zannediyorlar ben size ayaklanmaya karar verdikleri zamanı bildireceğim” dedim Mustafa Kemal’de başını salladı “yani desene kendi içimizde de hainlerimiz var. Biliyordum ama bu kadar çabuk olacağını tahmin etmemiştim. Tamam sen haber verirsin bakalım gelsinler” diye söyledi toplantı yemeli içmeli dört saat kadar sürdü ve böyle buluşmalı imzalanacak belgelerimi imzalamalı askeriyeye gidip oradaki işlerimi halledeyim derken bir buçuk hafta olmuştu bile bazı günler evi arayamamıştım çünkü işim bittiğinde saat gece yarısını geçmiş oluyordu yarın sabah ararım,son işlerimi de hallettikten sonra yarın yola çıkacağız ve bir süre daha buraya gelmeyeceğiz.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD