4.Bölüm "Anlaşma"

1458 Words
4.Bölüm “Anlaşma” Sudenaz Yalçın… Bi el silah sesi daha duyduk. Cesur havaya sıktı ikinci kurşunu.. Abim yere yığıldı, Cemre ve annem abimin üzerine kapaklandılar adeta.. Babam bağırarak; “Bu işin başka yolu olmalı, çözüm böyle silahla gelecekse beni vurun dedim size. Bu iki genci de kızımı da rahat bırakın. Kızım hayır dediği sürece berdele benim de rızam yok. Yüreğin yetiyorsa kendi kız kardeşinden başlayarak hepimizi vur” Ben; “Derdiniz başlık parasıysa korkmayın altından kalkarız, hem burası dağ başımı polisi arıyorum şimdi. Bakalım devlete de böyle ahkam kesecek misin” İhtiyar kadın Cesur denen adamın kulağına bişey söyledi.. Cesur; “İlk kurşunu durumun ciddiyetini kızınız anlasın diye sıktım ama anlamamak için ısrar ediyor sanırım. Yusuf bey kızınızla iki dakika konuşalım, o konuşmanın ardından berdeli kabul etmezse oğlunuzu da kardeşimi de vuracağım. Polis yada jandarma da bu işin sonucunu değiştirmez. Adamlarımdan biri suçu üzerine alır, oğlun mezara siz evinize gidersiniz. Size dokunmayız” “Nasıl insanlarsınız siz, gözümüzün önünde oğluma sıktınız vicdansızlar. Size kız mı veririm ben” diye feryat etti annem. Cesur başıyla bana işaret verince, galiba başka bir yol bulmuş olabilir diye işaret ettiği tarafa doğru yürüdüm. Babam; “Sudenaz, gitmek zorunda değilsin. Kabul etmek zorunda da değilsin. Ben burdayım sadece konuş gel hatta istemiyorsan konuşmak zorunda bile değilsin” “Biliyorum baba, sadece ne söyleyecek merak ettim. O yüzden konuşmaya gidiyorum” deyip ilerledim.. Avlunun bi ucuna geçtik, bizi görüyorlar ancak duymaları imkansız. Abim hâlâ yerde yatıyor. Bacağına sıktı öküz. Karşı karşıya durduk, ilk ben başladım; “Ne çeşit bi manyaksın sen? Bir ay önce ben tacizci değilim diye hava basıyordun, benden özür dile diye bi ağlamadığın kalmıştı. Şimdi de berdel ayağına ırzıma mı geçeceksin” “Sen hep böyle anlamadan dinlemeden çok mu konuşursun” “Evet, panik olunca elimde olmadan çok konuşurum” “İşim var senle desene.. Bak her neyse ben kimse ölsün istemiyorum. Babam cümlemi tamamlama izin verseydi bende berdel diyecektim zaten. Kabul etmeyip direnmeye devam edersen abinde Cemre'de ölür” “Yahu sen ağasın işte, işi başlık parasına çevir. Evimiz var satalım yada tapusunu Cemre'ye verelim direk. Üzerinede ne istiyorsanız ayarlarız. Sözün geçmiyor mu” “Töreye uyduğum sürece ağayım. Bak eğer berdeli kabul etmezsen iki ceset çıkacak bugün bu konaktan. Babaannem ikisinide vur iş uzarsa diğer ağalar rahatsız olur diye uyardı” “Can güvenliğim yok sana güvenmiyorum” “Karım olacaksın, karımı niye vurayım ben” “İlla birilerini vuracaksan o iki ihtiyarı vur. Özellikle baban, hem Cemre'ye sormadan sözünü vermiş hemde bana sormadan berdel dedi. Babaannende onayladı bence o ikisi ölümü hak ediyor” “Bide bana manyak diyorsun” “Manyaksın çünkü.. Ben berdeli kabul etmek istemiyorum. Tamam Allah var güzel konak şalımı bağlayıp hanımağayım diye ortada dolanma isteği var ama senin olmadığın bi konak olsa olurdu. Başka genç yakışıklı ağa varmı onunla berdel olayım. Sen şart mısın” “Hösstt lan düzgün konuş. Ne demek başka ağa falan.. Berdel benimle olacak” Derin bir nefes alıp verdim.. “Başka bi çözüm bul lütfen. Bak babam kanser hastası, biz o üzülmesin diye evde bile tek ayak üstünde kırk yalan konuşuyoruz. Herşeyi gizliyoruz ondan. Bu olaylar içinde en masum kişi babam. Abimi de geçtim hatta Cemre'yi bile. Benim zorla evlenmem babamın ölmesi demek. Yapma vardır başka yol. Konuşup anlaşalım” Derin bir nefes alıp verdi… Elini alnına götürüp ovaladı.. Sonra; “Anlaşalım.. Tamam anlaşma yapalım. Panik olduğun zamanlarda dahil kesinlikle kimseye söylemek yok. İkimiz kendi aramızda bi sözleşme imzalayacağız. Bir sene benimle evli kal. Bir sene sonra seni bi şekilde yurt dışına çıkarırım kurtuluruz bu işten. Abin ve Cemre de yaşar” Kollarımı önüme bağlayıp tek kaşımı havaya kaldırdım; “Sözleşme şartlarını ben yazarım” “Kabul” “Bir seneyi bir gün bile geciktirirsen herkese söylerim berdelin sahte olduğunu” “Kabul” “Bana dokunman yasak” “Kabul” “Anlaştık o zaman” deyip elimi uzattım.. Piç piç sırıtıp tokalaştı ve; “Evliliğe mi karar veriyoruz, doblo pazarlığımı yapıyoruz anlamadım ama bir kişi bile duyarsa Sudenaz bitiririm hem seni hem abini” “Yaaa sen bakma çok konuştuğuma iyi sır saklarım. Ağzım sıkıdır” “Umarım” deyip tekrar babamlara doğru yürüdük.. Kulağıma; “Şu saatten sonra ben ne dersem o.. Ağayım unutma.. Senin ağanda benim” “O zaman bende hanımağayım. Şal takmadım daha ama bi sakıncası var mı” “Sen çok dizi izlemişsin belli..” “Anacığım sağ olsun” Babamların yanına gelince Cesur'dan önce ben; “Baba tamam ben berdeli kabul ettim. Sıkıntı yok” “Ne saçmalıyorsun Sudenaz, bak seni tehdit falan ettiyse söyle bana” “Yok baba tehdit etmedi teklif etti” “Ne teklif etti?” “Sözleş.. Şeeyy evlilik teklifi etti, tamam hayallerimde ki gibi uçan balonda teklif almadım ama olsun idare eder. Ağam telafi eder eminim” deyip kıkırdadım.. Herkes ağzı açık şekilde bana bakıyordu. Abim; “O zaman artık biri doktor çağırabilir mi? Kan kaybından ölmek istemiyorum” Cesur; “Sıyıracak ve öldürmeyecek şekilde ateş ettim. Bişey olmaz sana” dedi ama yinede işaret verdi adamlara. Bi kaç kişi abimi kaldırıp hemen avludan çıkardı. Sanırım doktora götürüyorlar.. Cihan ağa; “Yusuf beyim buyrun gelin oturalım. Hanım sofra kurdur hemen misafirlere. Uzak yoldan geldiler” Babaanne de anneme; “Gel dünürüm bizde diğer avluya geçelim, kadın kadına rahat ederiz” Kendi duyacağım kadar; “Yer gök böyle geri vites görmedi. Bu nasıl bir R arkadaş” dedim ama Cesur; “Artık iki aile dünür oldu. Bu saniyeden itibaren düşmanlık bitti. Ayrıca hani ağzın sıkıydı senin Sudenaz. Daha ikinci cümlede ötmeye başladın. Bak duyulursa kimsenin umrunda olmaz anında hem Suat'ı hem Cemre'yi vururlar. Üstelik benim durdurma gibi bi şansımda yok. İkinci defa hüküm veremem” “Tamam tamam söylemem.. Ama sende bana silah kullanmayı öğret. Abimi vururken ayarlamışsın ya o şekilde. Bide artık bana Sudenaz deme” “Adın Sudenaz değil mi” “Sudenaz ama hanımağa oldum. Hanımağa diyeceksin bana” deyip saçımı omzumun üzerinden geriye attım ve annemin gittiği tarafa doğru yürüdüm. Küçük bi kapıdan içeri girecektim ki son anda arkama dönüp baktım. Cesur iki eli cebinde sırıtıp bana bakıyordu. Göz göze gelince başını hafif hafif öne arkaya doğru salladı.. Ben sana gösteririm der gibi.. Omuz silkip küçük avlu dedikleri yere geçtim.. Kızım Sudenaz bi yola çıkıyorsun ama başına bela almazsın umarım.. Bari sözleşmenin şartlarını iyi yaz… Bi çıtır gofret olsada yesem.. Midem kazındı panik olmaktan.. Nasıl oldu bilmiyorum ama aniden her yer masa ve yemeklerle donatıldı. Bir sürü çalışanlar var. Annemle şaşkın şaşkın etrafı inceleyip bize sorulan soruları cevaplıyorduk. Cemre'nin rengi hâlâ sapsarı, kalkıp onun yanına oturdum ve; “Cemre işler nasıl bu hale geldi. Abimle ne zamandır tanışıyorsunuz” “Sudenaz özür dilerim benim yüzümden berdel oldun ama inan ben böyle olsun istemedim. Abine çok yalvardım bırak diye ikna edemedim.” “Abim çok kibar, çok beyefendi birisidir. Sevdiyse asla bırakmaz. Beni boşver harika şeyler var kafamda. Bir sene tadını çıkarırım buraların” “Bir sene mi” “Şeyy bir senede alışırım demek istedim. Siz nasıl tanıştınız abimle” “Okulda tanıştık. Veterinerlik okuyordum, ikinci sınıfım. Abin senin için gelmişti okula sanırım. Ben biraz dikkatsiz sakar biriyim bir saat içinde farklı yerlerde 3 defa çarpıştık Suat'la. En son ‘ısrarla bana çarpıp duruyorsun bence artık tanışalım’ dedi. Hem komik oldu bu durum hemde biraz mahcup oldum. Tanıştık, bi kahve ısmarladım özür mahiyetinde. Sonra arkadaş olarak görüşmeye başlamıştık, derken sevgili olduk. Bir senedir görüşüyoruz” Bir ay önce okula kardeşi için geldiğinde de ben kaşını yarmışım Cesur'un demek ki. En azından Cemre abime kibar davranmış. Kahve falan ısmarlamış, benimki tamamen başlı başına rezalet bir durum. “Sözlü değildin demi abimle tanıştığın dönem” “Yok yok asla.. Amcamla babam arasında bi dava olmuş konu ne bilmiyoruz ama karşılığında amcam beni yarım akıllı oğluna istemiş. Babamda kabul etmiş. Bir hafta önce apar topar okuldan aldılar beni. Abim bi iş için İsviçre'ye gitmişti. Haberi olmadı, geldiğinde babama çok kızdı başka yol bulmaya çalışıyordu ki abin çıktı geldi. İşte buralarda kız kaçırma işi hoş karşılanmaz diye anlatmaya çalıştım ancak dinlemedi bile. Sözümün verildiğini duyunca çıldırdı biraz” “Birazcık çıldırmış evet.. Ölecek derecede” “Sudenaz bak benim abimde iyi biridir. Buralara göre bambaşka bi adam o. Asla kadınlara çocuklara karşı zalim değildir. Ben kefilim abime rahat ettirir seni eminim. İsviçre'de okudu, dünya görüşü farklı biri” Gülümsedim… İsviçre… “Ne okudu orda” “Mimarlık” “Bende veterinerim, ancak bu kadar denk gelirdi” “Anlamadım ne alaka?” “Cemre'cim İsviçre'nin neyi meşhur” “Çikolata???” “Hayır ineği meşhur.. Milka reklamlarını hatırla.. Ben veteriner o ineği meşhur olan ülke.. Bu işin çok goygoyu olacak aramızda eminim… Ayy çok eğlenceli..” Cemre haliyle anlamaz gözlerle baktı bana ama ben hayatta bu fırsatı kaçırmam. İneklerin içinde iyi bir öküz olmayı başardın umarım.. Cesur ağam sen şimdi naneyi yemedin mi?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD