3.Bölüm "Cesur Ağa"

1155 Words
3.Bölüm “Cesur Ağa” Sudenaz Yalçın… “Cihan Ağa kim??” Babamın ses tonundan patlamaya hazır bomba gibi olduğunu bende annemde anladık.. Karşıdan ihtiyar bir adam ‘benim’ diye cevap verdi.. Babam; “Oğlum bi cahillik etmiş, ben buraya onun hatasını telafi etmeye geldim. Buraların yabancısıyız ama doğu insanı misafirperverdir, sıcakkanlıdır diye duyardık hep. Doğru değil miymiş bu söylenenler. Bir baba ilk defa konuşmak için geldiği bir evde evladının başına silah dayalı olarak mı karşılanır. Suçu sevmek olan insanın cezası ölüm mü bu topraklarda” “Oğlun cahillik etmedi, namusumuza göz dikti. Kızımın sözü kardeşimin oğluna verildi. Ama senin bu densiz oğlun kaçırmaya kalktı. Bunun cezası bellidir, ölüm. Sadece senin evladına değil üstelik. Sözümü çiğnediği için kendi kızımın da canını alacağım. Şimdiye kadar çoktan öldürürdüm ama Ağalık benden oğluma geçti. Hüküm vermeyin beni bekleyin dediği için bekletiyorum” “Cihan ağa, oğlum kızınızın namusuna göz dikmiş olsaydı cezasını ne sana ne de beni bekleyin diyen oğluna bırakırdım. Canı alınacaksa ben alırdım. Ama ben oğlumu iyi tanırım, kızınızı sevmiş sevdasına sahip çıkmak için yollara düşmüş. Sende belli ki kızının sözünü verirken ona danışmamışsın. Bu işin telafisi her ne ise söyleyin ödemeye razıyım. Oğlumada kefilim. Önce şu silahları bi indirin bakalım. Konuşarak çözemezsek gerekirse beni vurursunuz. Yarım canım kalmış zaten, bu halimle karşınızdayım. Kimsenin evladına zarar gelmesin” Adam bi işaret yaptı, silahlar kaldırıldı. Abim ve Cemre ayağa kalktı, bize doğru yaklaştılar. Bi işaret daha verdi ihtiyar ağa ve sandalye getirildi hepimize. Onlar sedir tarzı bir şeyin üzerinde yan yana oturuyordu karşımızda. Babamın konuşarak ikna edemediği kimse olmadı bugüne kadar. Eminim başlık parası konusunda anlaşıp Cemre'yi de alıp gideriz. Yeniden Cihan ağanın sesi duyuldu; “Yusuf bey mert, açık sözlü birine benziyorsun belli ancak oğlun sana çekmemiş. Benim oğlum yolda o gelene kadar misafirim sayılırsın ama sadece sen” Sanki biz bostan korkuluğuyuz.. Amaann çok da heveslisi değilim bu şahane konakta misafir olmaya diye kendi kendimi teselli ettim. O sırada benim telefonumun alarmı çaldı.. Babamın ilaç saati, annem unutkan ve çok fazla ev işi ile meşgul olduğu için böyle çözüm bulmuştum. Alarm çaldığında babamın yanındaysam ben veririm ilacını değilsem arayıp anneme hatırlatırım. Telefonun alarmını kapattım çantamdan ilacı ve küçük su şişesini çıkarıp babama verdim. “Sağolasın kızım” dedi babam.. Tekrar suyu çantama koyacağım sırada kırmızı çıtır gofreti gördüm. Adamın kaşını nasıl yarmıştım ama o gün.. Panikleyip mahcup olduğum için özür de dilemeyerek üzerine tüy dikmiştim. Ne zaman paniklesem abuk subuk hareketler yaparım, çeneme vurur. Asla kendimi kontrol etme konusunda iyi değilim.. Gofreti yiyemedim, kimseyede vermedim. Öylece kalmış çantamda.. Annemle abimin arasına geçip oturdum ve annemi teselli etmeye çalıştım elini tutup. O sırada Cihan ağanın yanındaki yaşlı kadınla göz göze geldik. Sonra eğilip Cihan ağanın kulağına bişiler söyledi. Dönüp o yaşlı kadına baktı Cihan ağa, aralarında kısa bi konuşma oldu. Sonra bana baktı ikiside. Başımı çevirdim ve bizden az ileride oturan abimle Cemre'ye baktım. Cemre'nin rengi sapsarı olmuş korkudan. Abimde de çok huzursuz bir yüz ifadesi var. Umarım bu iki aşık için her şey güzel sonuçlanır.... Avluda birden hareketlilik oldu ,dışarıdan acı bir fren sesine karışık kapı sesleri duyuldu. Beklenen ağa geldi sanırım. Büyük kapı iki yana doğru açıldı ve içeri neredeyse on tane adam girdi. Hepimiz o tarafa baktık.. En önde takım elbiseli biri resmen yerleri inletir gibi yürüyerek avluya teşrif etti.. Yüzüne bakınca ‘siktir’ dedim.. Bu bir ay önce okul çıkışı kaşını yardığım adam. Kaşında iz kalmış hatta.. Sol kaşının kuyruk kısmına jilet atılmış gibi.. Umarım beni hatırlamaz. Hem nerden hatırlayacak, bir ayda bin tane kızla karşılaşmıştır.. Bize dikkatle bakıyordu.. Göz göze gelince acaba hatırladı mı diye düşünürken eli kaşına gitti.. Kahretsin hatırladı… Bu şimdi bize kızıda vermez yada çok fazla başlık parası ister. Gözlerimi kısıp meydan okur gibi baktım, o da başını hafif hafif salladı.. Eli kaşından indi ve babasına doğru dönüp; “Hüküm vermeden önce Cemre ile konuşmak istiyorum” deyip kız kardeşine işaret verdi. Cemre korkarak abisinin yanına gitti, tam karşısında durunca kürtçe ve kısık sesle konuştular. Duysakta anlamayız.. Kolunu tuttu Cemre'nin sıkıyor mu diye dikkat kesildim ama sadece tutuyordu. Bişey dedi her ne dediyse Cemre'nin suratı allak bullak oldu, omuzları düştü. Tekrar bize doğru adımladı, yanımıza geldi ayakta öylece dikilip boş boş karşıya o ihtiyar kadına doğru baktı. Bu ortamda herkes bakışarak yada kürtçe konuşarak anlaşıyor biz tüm olaylara Fransız kalıyoruz.. Babam ayağa kalktı ve adını unuttuğum ama ağa olduğunu anladığım adama bakıp; “Buraya iki gence zarar gelmemesi için orta yolu bulmaya geldim. Hüküm vermeden önce kardeşinle konuştun ama bende konuşmak istiyorum. Oğlum adına özür dilerim, yaptığı şey bana göre sevdasına sahip çıkmak ama size göre kural çiğnemek belli.. Bunun cezasını babası olarak ödemeye hazırım. Bi bedel biçin, başlık parası verelim kardeşin baba evinden gelinliği ile çıksın” “Bunun hükmü belli, törede bu yapılanın affı yok. Oğlun sevdasına sahip çıkarken önce bizimle konuşsaydı zahmet edip.. Artık herşey için çok geç.. Hükm..” Lafı kesildi.. Arkadaki Cihan ağa; “Hüküm berdel.. Kızını oğluma vereceksin” dedi.. Hepimiz ayağa kalktık aniden. Ağzım açık kaldı. Karşımda ki başını çevirip babasına baktı.. Ben; “Ne berdeli yanlış anlaşıldı galiba. Bedel dedik biz, para olarak ödeyeceğiz” Yaşlı kadın ayağa kalktı, o kalkınca diğerleri de kalktı. Yavaş yavaş yürüyüp avlunun ortasına doğru geldi, yüksek bir sesle; “Bu işi para temizlemez.. Ya can alırız yada berdel olarak bu kızı torunum Cesur Ağaya verirsin” Babamdan önce ben; “Berdel iki aşiret arasında olur. Ben kürt bile değilim. Bana berdel olmaz.. Töre kabul etmez böyle bir şeyi, Cihan mıydı neydi o Ağa bi daha düşünsün. Bize miktar söyleyin ödeyip gidelim. Dizilerden biliyorum ben bu konuları. Aşiret kızı olmam lazım berdel için” Homurdanma sesleri yükseldi… Annem elimi tuttu… Babam; “Berdel olmaz, kızımı nasıl vereyim ben. Başlık parası ne diyorsanız o olsun, can alınacaksa alın canımı ona da razıyım ama berdel olmaz” Cesur; “Yusuf bey, can alınacaksa senin değil oğlunun ve kardeşimin canı alınır. Başlık parası da öyle altından kolay kalkabileceğin birşey değil kiii, bunun için önce usulüne uygun kardeşimi istemiş olmanız gerekirdi. Oğlun o şansı elinizden aldı bu yaptığı ile. Geriye berdel yada ölüm kaldı. Ya kızını verirsin yada bu iki genç ölür. Hüküm ağızdan çıktı bir kere. Büyüklerimin sözü üzerine söz söylenmez..” Anlamsız şekilde keyif alır tavırları vardı.. Tabii yaaa, blöf yapıyor. Ama ben bu oyunu bozarım.. “Abimi vurun o zaman” dememle birden herkes bana baktı. Böylede hayırlı bir kız kardeşim.. Abim bana doğru iki adım atıp dişlerini sıkarak; “Manyak mısın kızım sen, abimi vurun ne demek. Öldürtecek misin beni” “Abartma abi, blöf yapıyorlar. Kimse kimseyi vuramaz, Teksas mı burası.. Başlık parasını artırmak için işi zora sokuyorlar. Ben bu oyunu bozarım” Annem; “Kızım salak salak konuşma, adamların paraya ihtiyacı mı var sence. Sen susda babanla ben halledelim. Abimi vurun deyip hedef gösterme” “Anne sakin ol, kimse kimseyi vuramaz diyorum, bana güvenin. Abartmayın” dememle bi el silah sesi duyuldu.. “Hiii” deyip içimizi çektik.. Abimin yüzünde acılı bir ifade ve Cesur'un elinde abime doğrultulmuş silah.. Manyak vurdu abimi…
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD