Bölüm 4

893 Words
Keşke dediğimiz zamanlar vardır. Keşke sevse beni, keşke görse. Sahiden de ne olmuştu orada öyle. Evde pencerenin kenarında oturmuş öylece düşünüyordum. Elimdeki kahvemin buharı çıkıyordu. Orkun bakmayacaktı da bir tokat atacaktım. Ne diye öptü beni. Öpermiş gibi yapsa olmazdı mıydı? Yok ama beyimizin otoritesi sarsılır. Yahu o benim ilk öpücüğümdü. Elimdeki kahvemden bir yudum aldım. Ne güzel gidiyordu oyun. Şimdi ben o adamdan nasıl kaçacağım. Zaten beş olunca nasıl kaçtığımı bilemedim. Kahvemi yudumladım. Dibinde iki damla ağzıma geldi. Gözümün önüne her seferinde yaptığı şey geliyordu. Durduk yere ne diye öper de aklımı karıştırır bu adam benim ya. Ben ne güzel hastalarımla ilgileniyordum. Birden nereden çıktı. Koza Hanım gelmeseydi hastaneye. Bu da almasaydı hastaneyi. Cidden ne diye aldı ki hastaneyi. Oturduğum yerden sinirle kalktım. Ne diye kaçıyordum ki ben ondan karşısına çıkıp hesap soracaktım. Bunu da şimdi, şu anda, hemen yapacaktım. Ya da yarım mı yapsam ki. Yok yok araya sokma soğukluğu demişler atalarımız. Ayy ama utanıyorum ben. Utançtan yerin dibine gireceğim. Yok yok otur Ladin sen evinde otur. Ee yarın iş var. Yarında mı kaçacağım ben şimdi. Camdan tıkırtı gelince sıçradım yerimden. Yavaşça cama doğru ilerledim. İyi de ben altıncı katta oturuyorum. Pencereden baktım kimse yoktu. Zaten altıncı kata kim çıksın canım. Merdiven koysan yetişmez. Tekrardan kanepeye yayılıp tv 'ye bakmaya başladım. Kanepeye baka baka uyumuşum. Uyandığımda odamdaydım. Üzerim de örtülmüştü. Ama ben kanepede uyumadım mı? Buraya yürüyerek mi geldim. Ya da geldim de benim mi haberim yok. Uyku sersemi kalkmış gelmiş olabilme ihtimali yüksekti. Nasıl bir uyku sersemliğiyse artık. Üzerimi giyinip kahvaltı yapmadan hastaneye doğru ilerlemeye başladım. Önce otobüse bindim. Otobüs sabahın körü olunca sessiz sedasız ilerliyordu. Bende boş bir yere oturdum. Hastanenin köşesinde inip, acile doğru ilerlemeye başladım. Arabasıyla kapıya durunca arkasından kıvranıp içeriye hızlı adımlarla girdim. Sonra da hemşire odasına depar attım. Koşarak içeriye girip hemşire kıyafetimi giyindim. Üzerine pembe kazağımı giyindim. Havalar biraz soğuk olunca genelde böyle yapardım. Boynuma hemşire kartımı takıp saçlarımı topladım. Kafeye inip çay söyledim. Simit 'i diğerlerinden otlanırdım. Birlikte toplanıp çay içmeye başladık. Simitleri yedik. Karşımda oturan baş hekim ve Eymen Bey'i gördüğümde yediğim simitin küncüleri boğazıma durdu. Beni öksürük krizi tuttu. O da gülüp duruyordu zaten. Boğuluyoruz adam gülüyor. Yerimden kalktım. "Ben hastalara bakayım" diye. Benimle birlikte o da izin alıp kalktı. Kaç Ladin, koş Ladin, hatta yapabiliyorsan uç Ladin. Orkun'un odasına doğru arkama baka baka ilerlemeye başladım. İyi arkamda yoktu. Zaten Hastane sahibi bana mı bakacaktı. Orkun'un odasına girdim. "Geçmiş ol-" derken karşımda gördüm onu. Ne ara geldi bu buraya. Yandan bana baktı. "Aaa anne Prenses ile Prens geldi" "Açmasak o konuyu" diye sırıtarak söyledim. "Nasılsın" "İyiyim Prensesim" dedi Orkun. Orkun yapma açma o konuyu. Açınca sırıtıyor pis fırsatçı adam. İyi de o gün perde kapanırken bir tokat atmak vardı da işte. Ateşine baktım Orkun'un tansiyonuna baktım, herşey normaldi. "Geçmiş olsun Orkun" dedim gülümseyerekten. Benimle birlikte Eymen Bey de izin alıp ayrıldı odadan. Ben diğer tarafa döndüm o da benimle döndü. "Sen nasılsın" dedi birden. "İyiyim" dedim dişlerimin arasından. Böyle deyince yandan gülmeye başladı. "Siz neye gülüyorsunuz, fırsatçılık yapmak çok mutlu ediyor galiba" "Rol icabı olan şeyler fırsatçılık mı oluyor, Prenses" bana bilerek Prenses demişti. Dalga geçiyordu. Sen çocuğu mutlu etmek için role gir adam dalga geçsin. "Rol icâbı diye insanı izinsiz öpmek ne demek, Prens" "Prens olduğumu kabul ediyorsun" diye yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Geri çekileyim diye arkaya gittim. "Söylemene iyi oldu" dedi birde. Ladin şimdi tokadı attın attın atamadın yok. Tokat atacakken elimi havada yakaladı. Bileğimi sıkıyordu. Yüzümü buruşturdum. Çok fazla sıkmıştı. Sonra bıraktı bir anda. Elimle bileğimi ovdum. Ayı gücü var sanırım beyimizde. "Bir daha tokat atacakken iki kere düşün" diye sinirlendi bir anda. Şaşkınca ona baktım. Odasına girince sinirle bileğime baktım. Morarmıştı. Nasıl sıktıysa morarmıştı. Adam nerede kas yaptıysa çok enerji hapı almış olmalı. Sinirle ayağımı yere vurup onun odasına girdim bir hışımla. "Sen hem benden izinsiz beni öpüyorsun, hem de üste çıkıyorsun" diye bağırdım. Dudağının kenarı kıvrıldı. "Öyle mi hırçın Hemşire" "Ben hırçın değilim" diye bağırdım ona. "Yerin dibine soktun beni arkadaşlarımın gözü önünde. Hem o benim" dedim sustum. Devam etmemi ister gibi kaşları havaya kalktı. Yanıma doğru ilerledi. "O senin" şimdi ben nasıl diyeceğim o benim ilk öpücüğümdü. Rol icabı benden aldın. Dudağımın kenarını ısırdım. Bir bana baktı, bir dudağıma. "Yapma şunu" dedi sinirle. Hemen düzeldim. "Başka bir şey" dediğinde gözlerimi kısıp ona baktım. "Yok" dedim sinirle. "güzel, kapının yerini biliyorsun" "O kapı sana" diye açtığımda karşımda kızıl saçlı bir kız ile karşılaştım. Kapının tamamını açtı kadın. "Drako" dediğinde Eymen bey şaşkınca kaldı. "Sen, ne işin var burada" diye bağırdı. "Ne hakla gelirsin benim yanıma Ilgın" ikisi arasında gidip geliyordum. "Koza bitti, bu hemşire mi başladı" dedi gülerek. Giyindiği elbise ben buradayım diyordu. "Siz abi kardeş, bunlara çok mu değer veriyorsunuz" "Kardeşimi bilmem ama ben deği. Şimdi nasıl geldiysen öyle git" "Tamam" diye bana döndü kadın. "Kapıyı göstersene" dedi bana bakarak. "Buyrun bu taraftan" diye kadına bakarken kollarımın yanından tuttu. "Niye buradasın" dedi gözlerimin içine bakarak. "Onu seviyor musun?" diye kollarımı sıktı. Ne saçmalıyordu bu kadın böyle. "Ne diyorsunuz" dedim şaşkınca. Kadını ittim. "deli misin nesin be" "Mühürlendin mi onu" diye Eymen Beye döndü. "Mühürledim onu" ne etmiş ne etmiş. Şaşkınca ikisi arasında gidip geliyordum. "Defol Ilgın, konsey affetmiş olabilir seni, gerçi nasıl affettiler bilmiyorum ama" Kadın sinirle kapıdan çıktı gitti. Eymen Beye baktım şaşkınca. "Mühürlemek ne demek" dediğimde yandan güldü. "Benden başkası sana bakmayacak demek" dedi gülerek. Ha ne dedi bu. Ben bir şey anlamadım bu işten.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD