2-Bu Yara Seni Öldürmez

1063 Words
Alarm Reaksiyon Nöbeti/ Askeri Üs Saat gece yarısına vurmuş ortalıkta fırtına öncesi sessizlik vardı. Şansımaydı ki bugün görev gelmemişti. Aslında bir saat kadar kestirsem hiç fena olmazdı. Yardımcı pilot Uğur her zaman ki yaptığı şeyi yapmıştı gözlerini dinlendiriyordu. Onun gözlerini dinlendirmelerini iyi bilirdim. Acaba onu uyandırıp kendim mi uyumalıydım? Yok, daha neler. Gelecek herhangi bir telefonda anında ayaklanmamız gerekirdi. Bu benim avantajımaydı ki ben çok çabuk uyandırabilirdim. Ayağa kalkıp odada volta atmaya başlayınca telefon çaldı. Hemen telefonun ahizesini kaldırdım. Kuleden arıyor olmalılardı. "Yüzbaşı Şehitoğlu." "Arama kurtarmaya çıkıyorsunuz." O anda hemen ayağa kalktım. Bu sırada da Uğur uyanmıştı ve o da bana bakmaya başladı. "Aladağların doruğuna 3767 metre yüksekliğindeki Kızılkaya'dan alacağınız bir adam var. Çok yüksek ihtimalle yaralı. Yanınıza sağlık personeli de almanız adamın yararına olur ve mümkün olduğunca çabuk gitmeye çalışın o adam çok önemli. Etrafı sarılı vaziyette, çatışmış. Onu almadan gelmeyin." Telefonu kapatıp hemen kaskımı aldım. Bu sırada da Uğur'a anlatmaya başladım. "Aladağ'a çıkıyoruz. Bir adam alacağız çok önemli birisiymiş. Bir sağlık personeli de alalım. Çabuk olmalıyız hadi Uğur hazırlan. Hadi!" Hemen helikopterlerin hazır olduğu alana geldik. Bu sırada sağlık personeli helikopterin içindeydi. Zaman kaybetmeden pilot kapısını açtım ve kokpite girdim. Uğur da yanımda yerini almıştı. Son kontrollerimizi yapıp havalandık. Hız kesmeden gidiyorduk. Genellikle arama kurtarma olayları bu saate denk gelmezdi ama alacağımız adam önemli biri olmalı ki hava karanlıkken aramaya çıkıyorduk. "Sence neden bu adamı gece gece aramaya çıktık?" Uykudan uyandığı için düşünmeye yetisini kısa bir süre olsa da kaybetmişti sanırım. "Çok önemli bir adam olduğu için olabilir mi Uğurcuğum? Vallahi rezil olacağız kuleye susalım artık." "Kule, kule biz kartal iki, pistten havalanmış bulunuyoruz. Bilginize." "Anlaşıldı kartal iki. Tahmini hızınız nedir?" "Kırk, kırk beş dakikaya orada oluruz kule. Bilginize." "Anlaşıldı kartal iki yolunuz açık olsun." Hızımızı daha arttırıp önce varmayı amaçlıyorduk. Uğur çok iyi bir yol arkadaşıydı. Her konuda yanımda olmuştu. Çoğunlukla iyi bir ekip olduğumuzdan dolayı nöbetlerimiz hep beraber olurdu. Bunu biz ayarlamazdık. Nöbeti ayarlayanlar bu işi iyi biliyordu. Yaklaşık yarım saat sonra koordinatları verilen yere vardık. Önce bölgeyi keşfettik. Silah sesleri duymaya başlayınca hızımızı daha da arttırıp alacağımız adamı gördük. Yüzüstü yere uzanmış kıpırdamıyordu. "Kule verilen koordinatlara ulaştık. Bir adam görüyorum yerde hareket etmiyor. Askeri üniformalı. Alacağımız adam bu mu?" "Evet. Alacağınız adam o. Alınan emirlere göre adamı kurtarmalısınız." "Adam ateş altında. Ateş izini veriyor musun kule?" "Atış izini verildi kartal iki. Atış serbest." "Uğur başla." "Anlaşıldı." Uğur tamda bunu bekler gibi adamları tek tek vurmaya başladı. Çil yavrusu gibi dağılan adamlar ateş etmeyi unutmuş gibiydiler. Hepsi can havliyle kaçtı ve ortalığı savaş sonrası sessizlik esir aldı. İniş yapacak bir alan olmadığından dolayı helikopteri havada tutup adamı öyle alacaktık. Uğur arkasına döndü ve sağlık personeline seslendi. "İnecek yer yok. İpi aşağıya sarkıt adamı mekanizma yukarıya çekecektir. " "Mekanizmaya nasıl bağlayacağımı bilmiyorum." "Lanet olsun. Adamı almamız lazım." Yanımızda getirdiğimiz bir adam işini düzgün yapsa şaşırmaktan kendimi yerlere atabilirdim. Madem bu işi bilmiyorsun ne diye helikoptere biniyordu ki? "Uğur benim yerime geçeceksin. Adamla ikimiz aşağıya ineceğiz. O durumu normal hale getirecek. Daha sonra personel yukarı çıkacak. Sonra adamla ben yukarı çıkacağım. Çabuk olmamız lazım hadi. Uğur." Uğur dediklerime şaşırmış gibi dursa da beni çok iyi tanımıştı ve görev için yapamayacağım şey olmadığını bilirdi. Uğur ayağa kalkınca kaskımı çıkardım helikopteri havada tutarak yerimden yavaşça kalktım. İrtifa dümenini sabit tutuyordum. Uğur yavaşça elimi kavradı ve bende elinin altından elimi çektim. Tamamen ayağa kalkınca Uğur kaptan pilotu koltuğuna oturdu. Bende helikopter yalpalanmasını önemsemeden hızla helikopterin kapısına gittim. İlk yardım çantasından boyunluk aldım. İpi sarkıttım ve bacaklarımı ipe sararak aşağıya dikkatlice indim. Umarım ben işimi halledene kadar adamlar tekrardan toplanmazdı ki toplanırsa bu yerde yatan adam içinde benim içinde çok kötü olurdu. Uğur şu anda helikopteri tutmakla meşguldü. Yani tam anlamıyla savunmasızdık. Adamın yanına yaklaştım ve sırt üstü çevirdim. Yüzüne yaklaştım ve bu gürültüde nefes alıyor mu diye onu dinlemeye başladım. Mırıldanıyordu sanki. "Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız. Tufanları gösteren tarihlerin yâdıyız." Hemen nabzını kontrol ettim. Sadece kanaması olduğundan dolayı bayılmış olmalıydı. Bacağına mermi girmişti. Tam olarak anlayamıyordum çok fazla kan vardı. Sağlık personeli de helikopterden inemediği için kanamayı durdurmak bana kalmıştı. Kulağına yaklaştım. "Yaşayacaksın tamam mı? Bu yara seni öldürmez. Sen çok güçlü görünüyorsun. Hadi dayan." Eline dokundum. Yaşayacaktı. Bu işi ilk defa yapıyordum. Arama kurtarma pilotuydum ben. Aradığımız birisini bulunca bunu ben yapmazdım. Ben arardım ve bulunca da gerekli yerlere iletirdim. Koluna baktığımda mermi sıyırmış olduğunu gördüm. Ceplerine baktım kanamasını durdurabilecek bir tampon aradım fakat yoktu. Kamuflajının fermuarını açtım ve tişörtünden büyükçe bir parça yırttım daha sonra tekrar ikiye böldüm. O anda bir şey dikkatimi çekti. Karın kısmı açıkta kalmıştı ve küçük bir iz vardı. Ne olduğuna fazla önem vermedim fakat iki tane dikiş atılmıştı. Kanamayı durdurmak için bacağını kaldırdım ve bez parçasını bağladım. Aynı şeyi koluna da yaptım. Boynuna boyunluk taktım. Biz gelene kadar ne olduğunu bilmiyordum. Yukarı çıkınca ne yapılacaksa yapılırdı. Sıkıca bağladım. Helikopterin hizasına gittim ve ipi aldım yukarı çıkabilmek için yolladıkları ipin ucunda bacaklarına ve kollarına takılan halatları taktım. Helikopterin pervanelerinden dolayı çok fazla rüzgâr olsa da gözlerimi kısarak iki kolumu yana açtım ve başparmaklarımı yukarı kaldırdım ve hemen ipe tutundum. İkimizde yukarı çıkarken dikkat ettiğim tek şey adamın sert yüz hatlarıydı. Apoletlerine baktım. Üç yıldız. Yüzbaşıydı. Benim gibi. Adama çok fazla dalmış olmalıyım ki tamamen yukarı çıkınca afalladım. Adamı hemen sağlık personeline teslim ettim ve yardımcı pilot koltuğuna oturdum. Adamın aktif kanaması vardı hızlı bir şekilde üsse geri dönmeliydik. Kaskı kafama taktım. Kontrolleri yaptık ve tekrar eski hızımıza ulaştık. Uğur kuleyle konuşmaya başladı. "Kule verilen emir başarıyla sonuçlanmıştır. Dönüyoruz." "Anlaşıldı kartal iki." Geldiğimizden daha hızlı bir şekilde üsse ulaştık. Sağa salim yere inince derin bir nefes aldım ve helikopter Uğur durdurdu. Kafamdan kaskı çıkardım. Getirilen sedyeye adamı yatırmışlardı. Helikopterden ağır adımlarla indim. Biraz ilerledim ve o anda bacağım tutmadı ve piste oturmak zorunda kaldım. Adamın götürülüşünü karanlıkta görmek zorlasa da dikkatlice izlemeye devam ettim. Bir el omzuma dokundu. Kafamı çevirince Uğur olduğunu anladım. Elini uzattı ve beni ayağa kaldırdı. "Bence gayet iyiydik. Özellikle de sen." "Hadi oradan. Bizi üsse geri getiren sendin." "Adamı kurtaran da sendin ama." Sinirle kaşlarımı çatınca çarpık gülümsemeyesiyle bana sarıldı. Kollarımı beline doladım. Beni bırakınca bir an yalpaladım, düşecek gibi oldum. Omuzlarından tuttu. Gözlerim karardı bir an. "Eva iyi misin?" Alnımı tutarak ovuşturdum. "İyiyim merak etme." Benim iyi olduğuma inanmamış olmalıydı ki beni belimden yakalayıp yürütmeye başladı. İşte şimdi yanmıştım. Bana çocuk gibi bakacaktı. Aklım yine o subaya takıldı. Komutanımdan hangi hastanede olduğunu sormalıydım. Durumunu şimdiden merak etmeye başlamıştım. Umarım ona söylediğim sözü dinlerdi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD