Kırmızı aşkın rengiydi, tutkunun rengiydi ama aynı zamanda acının, korkunun, hasretin de rengiydi. Ölümün rengiydi. Altan'ın elinde kendi kanı, kapanmak üzere olan gözlerle bakıyordu. Girdiğim şoktan çıkarak hemen yanına gittim. Elinde sıkı sıkıya tuttuğu bir bilgisayar vardı. Bilgisayarı elinden alarak koluna girdim. "Altan bana yardım etmen gerekiyor. Birlikte kalkacağız tamam mı?" dediğimde kısa mırıldanmalarını duydum. Güç bela kalktığımızda bilgisayarı tuttuğum eliyle omzuma attığım kolunu tutuyordum. Diğer elini beline koymuştum. "Eva." Adımı mırıldandığında gözlerime giren yağmur damlalarını es geçtim. "Buradayım. Buradayım Altan." Dediğimde hızla yürümeye çalışıyordum. Altan'ın ağır bedeni altında bu pek de kolay olmuyordu. "Gerçek misin?" diye sordu. "Buradayım ve gerçeğim."

