Deli Tim ☠️

1107 Words
Emir “Zorlama beni,” dedim alçak bir sesle. Ses tonum sertti ama yükseltmemiştim. Timim birkaç adım ötemdeydi. Asya ise, sanki bu hiç umurunda değilmiş gibi, herkesin ortasında yine o iğneleyici tavırlarıyla üzerime geliyordu. “Off... Altı üstü bir şaka,” dedi gözlerini devirdi. Umursamazdı, hatta alaycı. Tarık Albay’ın bir keresinde söyledikleri geldi aklıma: “Asya’nın dili keskin, huyu serttir. Şakası bile ciddi sonuçlar doğurur, evladım.” Nikâhtan birkaç dakika önceydi. Tarık Albay beni odasına çağırmıştı. Tuhaf bir ciddiyet vardı sesinde. “Gel evladım,” dedi. “Komutanım, beni çağırmışsınız,” dedim, esas duruşa geçerek. “Evet, seninle konuşmam gereken şeyler var,” dedi. Sesi düşündürücüydü; az konuşan, ama konuştu mu boş laf etmeyen bir adamın sesiydi. “Tabii komutanım,” dedim, dikkat kesildim. “Asya… el bebek gül bebek büyüdü. Fark etmişsindir; biraz asi, biraz da alaycı.” “Evet, komutanım,” dedim, sonra kendimi toparlayarak, “Pardon, komutanım,” dedim ama o gülümsedi. “Şimdiden seni bıktırmıştır, değil mi?” dedi gülerek. “Biraz öyle oldu komutanım… Susmak bilmiyor,” dedim. Aramızda yıllardır süren bir güven bağı vardı. Lafımı sakınmazdım ama saygımı da hiç bozmazdım. Duruşum dimdikti. Tarık Albay sandalyesine yaslandı, gözlerini kısıp yüzüme baktı. “Onu eğitmen lazım, Karahan.” Kaşlarım çatıldı. Ne demek istediğini tam anlayamamıştım. “Nasıl yani, komutanım? Eğitmek derken?” Bakışları sertleşti. Sesi ağırlaştı. “Evleneceğin kadın bu, Karahan. Sevgilin değil sadece, eşin olacak. Ailesinden hiç disiplin görmemiş birini sen yönlendireceksin. Yoksa seni de darmadağın eder. Güçlü kadın iyidir, ama yönsüz kalırsa yıkıcı olur.” Yutkundum. Bu kadarını beklemiyordum. Ama haklıydı. Asya, özgür ruhlu olduğu kadar inatçıydı da. Onunla baş etmek bir görevdi neredeyse. “Emredersiniz, komutanım.” “Bu emir değil, tavsiye evladım. Ama bil ki, bu evlilikte zırhını bırakma. Onun gözünün içine bakarken bile asker olman gerekecek bazen. Yoksa... seni içten içe bitirir.” " Sahte bir evlilik ama sizin için eğitirim komutanım," dedim. " Bakalım evladım belki gerçek olur," deyip yanımdan ayrıldı. Gözlerimi yere indirdim. Tarık Albayım biraz değişikti gerçek olması imkansızdı. Bu sadece bir görevdi. Ben o kıza asla iki aydan fazla katlanamazdım. Belki Tarık Albay Kızını düzelteceğimi düşündüğü için öyle söylemişti ama gerçek olamayacak kadar cadıydı kız. O yüzden görev bitince evlilikte bitecekti. " Offf bitsin biran önce şu Zoraki Evlilik." diye çığırdı Asya. Yanına gittiğimde alaycı bir şekilde konuşmaya devam etmişti. Tarık Albay uzaktan bize bakıyordu. Göz göze geldik. Başını hafifçe salladı. Yüzünde, “Sana söylemiştim,” der gibi bir ifade vardı. Derin bir nefes aldım. Bu daha başlangıçtı. Şimdiye dönelim… “Asya,” dedim dişlerimin arasından, “Burada olmaz. Hele timin önünde hiç olmaz.” “Tamam be tamam,” dedi, dudaklarını büzüp arkasını dönerek. Ama giderken omzunu hafifçe çarptı bana. Sözüm ona ağır geliyordu. Kendisinden başkasının istediği olsun istemiyordu. Beni deli ediyordu. Ve daha ilk günümüzdü. " Bari çay hazırlayayım," deyip mutfağa gitti. Bende timin yanına odaya geçtim. " Günaydın ve öldün Serdar." dedi Murat. " Olum çok garip bir rüya gördüm lan. Bizim komutanın evine geliyorduk," diye başladı. Yörük, Murat, Onur " eee," diye alayla güldüler. " Kız vardı lan. Üstüne kocam dedi komutana. Komutan evlenmişti," diye saf saf anlatıyordu hala. " Yok yaw... Bak sen bizim komutana," dedi Yörük gülerek. " Valla komutanım kız vardı. Hem de Saçları olan bir kız vardı." " Allah Allah," dedi Onur. " Yani kesin kızdı saçları vardı. Bir anlık şokla bayılmışım. Ben size dedim içtimada bayılacağım diye. Çok şükür orada bayılmadım da kapıda bayıldım. Sahi komutan nerede?" dedi yeni yeni kendine geliyordu. Murat gözleriyle işaret ederek benim tarafı gösterdi ama Serdar anlamadı. Biraz saf biriydi. Bu yüzden çok takılırdı üçü ona... " Ne Kaş göz yapıyorsun Murat. Suratımda ne var?" dedi Serdar. " Rüya değil gerçek. Asya ile evliyiz," dedim Asya gelmeden şu boş muhabbetleri kessinler diye. Kız çay hazırlamaya gitmişti. Benim deli tim de tam zamanında gelmişti. Benim timim ailemdi. Bu yüzden bu kadar rahat konuşuyorlardı. Diğer komutanlar gibi onlara üstten bakmazdım. " Oha komutan evliymiş," dedi hala. " Evet evet," diye sırıttı diğerleri. " Çok şükür lan komutanın emanet sağlammış. Gay değilmiş," diye yeni ayılan Serdar onu bayıltmamı bekliyordu kesinlikle. Yoksa söylediklerinin başka açıklaması yoktu. " Kalk lan. Yarına kadar içtima," dedim sinirle. Az bile dayanmıştım. Ben bağırınca korkuyla bana bakıp ayağa kalktı. " Komutanım bokunuzu yiyem acıyın," deyince diğerleri alttan alttan gülmeye başladı. Ben iyice sinirleniyordum. " İki gün..." dedim. " Tamam götünüzü yiyem," diye patavatsızca konuşup elime yalvarmak için gelmesin mi? " Ne?" diye şaşkınca soran Asya ile sinirle gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım ama yok... Bizimkiler çoktan kahkahayı patlatmıştı. Çünkü Serdar çok konuşursa saçmalardı ve yine saçmalamıştı. Üstelik Asya'ya yakalanmıştı. Yeni evlendiğim Zoraki karıma... " Kalk düzgünce otur yoksa sik..." demiştim ki Asya'nın orada olduğunu hatırlayınca düzelttim. "Silkerim belanı..." Serdar da utanmış olacak ki öksürerek ayağa kalktı. Sonra Asya'ya dönüp " yanlış anladın yenge," deyince bizimkiler gülmemek için kendini zor tuttu. " Sen böyle söyleyince daha çok yanlış anladım," diye alaycı bir tavırla yaklaşınca Asya, Serdar daha çok panik oldu. Kesin benim ona vereceğim cezaları düşünüyordu. " Yok yok valla yenge. Aramızda bir şey yok..." Bizimkiler bastı kahkahayı. Asya da gülmeye başladı. Espri benim üzerimden yapılmasa ben bile gülerdim. " Yani o komutan, ben askeri," dedi. Sonra bizimkiler yine güldü. " Valla yanlış anladınız. Ben komutan gay değilmiş diye söyleyince..." Durdu. Hatasını fark etti. Yanlış kelimeler kullandığını anladı. O zehir yüklendi. " Yani şey öyle değil..." diye kafasını kaşıyıp meseleden nasıl kurulacağını düşündü. " Anladık Serdar," diye Yörük düzeltmeye çalıştı ama yok bunun düzeleceği yoktu. " Ben Serdar Baltacıoğlu, yenge. Çok memnun oldum ve görüşmek üzere," deyip kaçacaktı ki omzundan tuttum ve kulağına fısıldadım. " Siktim belanı Serdar. " " Beni sikseniz bile haklısınız," demesin mi? Artık rengim kırmızıdan mora dönüştü. Tüm tim bunu duyunca ayağa kalktı. Çünkü ben bile sinirden gülmüştüm. Fazla zorluyordu. Asya " kalkmayın ya ben giderim siz devam edin silkmeye," deyince " Asya..." dedim uyarır gibi. " Ben gayet saygılıyımdır. İstediğin kişiye ilgi duyabilirsin," deyince gözlerimi devirdim. " Öyle mi?" Ali, Murat, Onur gülünce sertçe onlara döndüm. Hemen tavana bakmaya başladılar. " Hepimiz hazırlanın sürprizim var," dedim ürkütücü bir sesle. " Komutanım biz de mi?" dedi Ali. Murat ve Onur da başıyla onu onayladı. " Evet hepiniz," dedim. Asya'ya döndüm " sende," kaşları kalktı merakla. " Nereye?" dedi. " Çok güzel bir yere," deyince sevinçle alkış çalıp " tamam hemen hazırlanıyorum," dedi. " Komutanım biz gelmesek," dedi bizim uyanıklar. Çünkü başlarına ne gelecek biliyorlardı. " Ayyy sıkılmıştım. Hem bizi tanıştırmak için yemektir," dedi Asya time karşı. " Bu kadar korkmayın ya. O babam gibi sert ve zalim değil bence. Ceza olarak on tur koşturmaz," dedi. Tim buz kesti. Benim ise ilk defa dudaklarım kıvrıldı. On tur koşturan babasına sert ve zalim diyordu. Bakalım bana ne diyecekti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD