Asya Başımı telefondan hızla Emir’e çevirdim. Nabız atmıyor. O üç kelime, beynimde yankılanan binlerce çığlığa bedeldi. Onur’un panikle haykırışı, sedyenin yanındaki tıbbi malzemelerin hışırtısı… Her şey bir uğultuya dönüştü. Telefonu kulağımdan çektim ama hala elimde sıkıca tutuyordum. Kalbim göğüs kafesime o kadar sert çarpıyordu ki, sanki birazdan dışarı fırlayacak, Emir’in duran kalbiyle çarpışıp onu yeniden hayata döndürecekti. "SİKTİR! Nabız atmıyor. Acil müdahale etmemiz lazım!" Onur, Emir’in göğsüne eğilmiş, ellerini birleştirmişti. O an her şey yavaşladı. Gözümün önünde sadece Onur’un göğüs kemiğine uyguladığı o ritmik ve sert baskı vardı. Kardiyopulmoner resüsitasyon (KPR). Bunu filmlerde görmüştüm ama gerçekliği, bu terk edilmiş deponun soğuk ve kan kokan atmosferinde bin ka

