KARAN “Berdel…” Bu sözü duyar duymaz kan beynime sıçradı. Masanın üzerinde bir sessizlik dolandı. Müslüm’ün ayakkabısının ucuyla taşta yaptığı küçücük tıkırtı bile bıçak gibi kesildi. Gözler bana döndü. Sanki bir alev yükseldi ve o alevin içine eğildim. “Kimi dedin sen?” “Havin’i isterler,” dedi Şeref Ağa. “Biz de denge için onlardan bir kız alırız. İki taraf da çekilir. Şehir rahat eder.” Masadaki ceviz, yumruğumun altında kısaca inledi. “Şehir rahat etsin diye karımı veririz, öyle mi? KARIMI?” İmam, “Sakin ol ağa,” diye fısıldadı. “Benim namusumu isterler öyle mi? Siz de bana gelip şehir rahat etsin diye berdel yapalım dersiniz?” Hacı Oruç sakalının ucunu geriye doğru sıyırdı. “Ağa…” dedi. “Bunu namus meselesi yapmaya gerek yok. Bu kızla zaten bizim hükmümüze karşı çıkmama

