Beni böyle sahiplenip koruması karşısında şaşkınlığımı gizlemekte zorlanıyordum. Dahası hoşuma gitmişti ve böyle şeyler hissettiğim için kendimden nefret ediyordum. Bir an önce buradan kurtulmak için bir çözüm yolu bulmalıydım. Dizlerim alev alev yanıyordu. Hatice Hanım bana hemen buzlarla doldurduğu poşeti uzattı. “Buyrun Havin Hanım, dizinize koyun sıcağı alsın.” Karan sinirle tepemde solurken “Yürü,” dedi bana. Anlamayarak ona baktım. “Ne duruyorsun yürü!” Sonra Hatice Hanım’a döndü. “Bal ve zeytinyağı karışımı hazırla. Yaraya süreceğim. Odama getirin.” “Bal ve zeytinyağı mı?” dedim küçümseyerek. “Silverdin veya başka yanık kremi yok mu?” “Yok,” dedi beni çekiştirerek. “Hayvan mısın, dizim acıyor yavaş olsana.” Karan’ın dişlerini sıktığını görebiliyordum. Beni hızla yatako

