2

1517 Words
" Ne yapıcam polisimi arayayım ambulansı mı? Ya suç bana kalırsa ya sen yaptın derlerse" Koltukta yatan adamın omzundan dürttüm. " Hey uyan iyi misin ambulansı arıyorum. Merak etme kurtulacaksın" Adamı dürterken gözümle de etrafı tarayıp telefonu bulmaya çalıştım. Telefonu görünce hemen adamı bırakıp telefonu almaya gittim ama şarjı bitmiş. " Kahretsin bi bu eksikti" Yatak odasına gidip çantamdan şarj aletini çıkarıp telefonu prize taktım. Adamın yanına gidip tekrar omzundan dürtecekken kolumu yakalayıp birseyler mırıldandı. " Ne diyorsun duymuyorum. Merak etme seni kurtarıcam ambulansı arıyorum hemen gelirler" Adam kolumu hafif çekip fısıltı şeklinde "Sakın arama " dedi. " Aha boku yedin Asya bilmediğin bir şehirde neden yaralandığı belli olmayan ve kimseyi arama diyen bir adamla otelde aynı odadasın" " Beyefendi bu şekilde kalırsanız kan kaybından ölürsünüz" elim ayağım her yerim titremeye başladı. Galiba bende korkudan histeri krizine giriyorum. Adam yeniden fısıldadı. " Arama ölürsün" " Siktir siktir siktir. Ne yapıcam şimdi. Burda ölürsen de ben öldürmüş gibi olucam. Siktir ne olacak şimdi. Bittin kızım sen Asya al sana huzur kendine vakit. Hapishanede bol bol vakit ayırırken kendine. Gerizekalı Asya" Kolumu tutan el tekrardan yere doğru düştü. Adamın yanından uzaklaşıp odanın içinde dört dönmeye başladım. Elim kolum tutmuyor titremelerim de artmaya başladı. " Ölürse ben öldürdüm gibi olur. İyileşirse gider. O zaman iyileşmesi lazım. Ya iyileşince görgü tanığı deyip beni öldürürse. Ambulansı arayamam ölürsün dedi. Demek ki tehlikeli biri. o zaman her halükarda ben de ölüyorum. Offff" Tekrar Adamın yanına gittim omzundan dürttüm inleme gibi cılız bir ses geldi. sırtına doğru baktım baya kan var. Üstündeki paltoyu çıkartmaya çalıştım kollarından çekerken gene inledi. üstündeki siyah gömlek komple kan olmuş. Yatak odasına gidip makyaj çantamı aldım. İçinden kaş makasını alıp gömleğin alt kısmını kestim. Sonrasında yakasına kadar yırttım. Sol omzuna doğru bir kurşun yarası var ve ordan kan akmaya devam ediyor. Yara ölümcül değil ama kan kaybı ölümcül. kurşun içeride alırsa zehirler ölür, yara açık kalırsa kan kaybından ölür. makyaj temizleme pamuklarımla yaranın etrafındaki kanı temizlemeye çalıştım. kurşun gözüküyor mu diye anlama çalıştım ama pek anlamadım. Cımbızımı çıkarıp üstüne çantamdaki kolonyayı döktüm. " Allahım ne olur yardım et " cımbızı delikten içeriye soktum bir inleme sesi daha geldi. " Dayan az kaldı halledicem şimdi" Adama dayan diyorum da bok hallederim. Cımbızı yaranın içinde hafifçe gezdirdim belki sert bir sene değer diye bingo. Kurşunu buldum ama ellerimin titremesiyle nasıl çıkartıcam bu kurşunu. İlk denememde kandan dolayı galiba kaydı alamadım. Adamda acıdan bayıldı. " Oh çok şükür az daha üğraşırsam kendimi de kalpten götürürüm ohh miss" Cımbızı tekrar yaranın içine soktum kurşunu bu sefer tutup çıkardım. Pamuklara üstüne koydum. " Tamam bak oldu kurşun çıktı" Kime diyorsam adam elimde iki vakte kalmaz can verecek. Hemen banyoya gidip ellerimi yıkadım. dolapları açıp ilk yardım çantası var mı diye baktım. Alt gözde bulduğum çantayı Adamın yanına götürüp açtım. " Aman ne güzel. Batikon oksijenli su sargı bezi yara bandı. İçeriği baya sağlam bununla ameliyat bile yapılır bu ne bee" Tekrar yatak odadısına gittim. Valizin ön gözünde geçen geziden kalma iğne iplik olacaktı tabi almadıysam. " Şükür" deyip iğne ve iplikle Adamın tanana gittim. Oksijenli suyla yaranın etrafını temizleyip iğneye ipliği geçirdim. " Ya Alkah bismillah" deyip derisine ğneyi batırdım. Ben ne anlarım insan dikmekten. Paça mı bu sarhoş bacağı yapayım nasılsın dikecem. Deriyi iki yerden birleştirip elimle düğüm yaptım. Bir daha batırdım bir düğüm daha yaptım üç düğüm yeter deyip batikonla yaranın etrafını bir daha silip üstüne sargı bezini koydum. bantlarlada yapıştırdım. Kan çıkmaya devam edecek mi diye beklemeye başladım. " Ne olur ılmuş ol lütfen kan gelme lütfen yerinde kal," Bildiğim bütün duaları okuya okuya 5 dakika bekledim. Kan geldi ama önceki gibi değil. Sargı bezi biraz kan oldu. Beklerken ellerimi yıkamadığımı fark edip banyoya koştum ellerimi yıkarken ne var ne yok lavaboya kusmaya başladım. Bu kadar siyresin vücuttan bir çıkışı da olması gerekiyordu. Aynaya baktığımda yüzüm sapsarı elim ayağım titrer bir haldeyim. Elimi yüzümü yıkayıp ağzımı çalkaladım. Tekrar salona dönüp Adamın yarasına baktım. Kan akışı durmuş. " Çok şükür Allahım teşekkür ederim. Eve döneyim hayır dağıtıcam " Yerdeki kanlı malzemelerin hepsini şçmineye attım. Adamın paltosunu banyodaki makineye atıp yıkattırdım. Çantamdan boğaz enfeksiyonun için yanıma aldığım antibiyotik ve ağrı kesici ilaçlarımı alıp mutfaktan su doldurup Adamın yanına gittim. Omzundan birazcık itekleyerek uyandırmaya çalıştım ama hala baygın herhalde tepki vermedi. " Ne yapıcam şimdi sabaha kadar beklersem belki enfeksiyon kapıp ateşlenir. Ozaman işim daha kötü hale gelir." Aklıma kolonyam geldi hemen elime tutup koklatmaya çalıştım. İlk önce kaşları çatıldı. Sonra hafif öksürdü. " Beyefendi uyanın ilaç içiricem. Beyefendi duyuyor musunuz beni" Hafiften gözleri açıldı. " Uyanın ilaç içiricem " koltuğun baş kısmına oturup biraz kalkmasını sağladım. Hala yarı baygın ilacı ağzına tıkıp suyu dayadım dudaklarına iki üç yudum aldı gene hafif öksürmeye başladı. " Aha adam boğuluyor. Şimdi kesin öldü" Panikle kafanı bırakıp koltuktan kalktım. Öksürük durdu. " Nefessiz kalıp ölmedin dimi" Elimi burnunun ucuna götürüp nefes alıp vermediğine baktım. " Sanki nefes alıyormuşsun gibi alıyorsun dimi" Salak adam kendi de cevap verecek. Gözlerimi dikip adamı izlemeye başladım. Göğsüde hareket ediyor gibi duruyor. Eşyaları kaldırmak için eğilirken makyaj çantasında ki aynayı gördüm. Hemen elime alıp burnunun önüne tuttum. " Ohh çok şükür nefes alıyorsun. Lütfen ölme ve iyileşince beni de öldürme olur mu?" Kenara koyduğum kaş makasoyla minik minik göleğin yakasını kestim. kollarındaki düğmeleri açıp çeke çeke çıkarıp gömleği de şöniye attım. ayağındaki botları çıkarıp kenara koydum. Adamın üstüne yatak odasından getirdiğim battaniyeyi örtüp şömineye odun attım. Etrafı toparlamayı bitirdiğimde saat gece 4 olmuştu. üstümdeki kanlı geceliği çıkarıp eşoftmanlarımı giydim. En sevdiğim geceliğimide şömineye atıp yatağıma geçip gözlerimi kapattım. "Ben bu gece ne yaşadım böyle yaa. Yarın kendine gelir mi acaba. Gelirse hemen gider mi ki. İnşallah başıma bela almamışımdır." Düşünceler içindeyken uykuya dalmışım. Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. Hemen telefondan saatime baktım. 09:30 sessizce yataktan kalkıp salona geçtim. " Lütfen gitmiş ol lütfen" ama gitmemiş hala bıraktığım şekilde koltukta yatıyor. Karnımın guruldamasıyla yatakmodasına geçip üstümü değiştirdim. Banyoda işlerimi halledip saçlarımı tepeden toplayıp odadan çıktım. Resepsiyona gelince görevli kızın yanına gidip " Günaydın. Oda temizliği istemiyorum. Odaya kimse gelmesin olur mu canım" dedim. Temizlik görevlilerine nasılsın anlatırım yaralı adamı. " Tabi efendim hemen not alıyorum" Kızı arkamda bırakıp restorana çıktım. Benden başka gelen yoktu. Görevlin kadında malzeme taşımakla uğraşıyordu. Çantamı açıp içine yeni pişmiş olan poğaçalardan dört tane, iki dilim ekmek, 2 paket reçel ve bir yumurtayı attım hemen çantamı kapattım. Kendi tabağına da bir iki parça birsey koyup cam kenarında ki masama geçtim. Akşam yemek yerken ki ruh halim ile şimdiki arasında sağlar kadar fark var. Dün sevinçli mutlu huzurlu bugün ise gergin ve korku halindeydim. Aslında şimdi çıkıp gitsem ne olur ki. " Yok olmaz odayı temizlemeye gelip adamı görürler. Direk hapse giderim. Adam iyileşmek zorunda. Yoksa ben bittim" Kendi içimden konuşmalar içinde ne yediğimi bile anlamadan masadan kalkıp Dün şirin bugün kabus olan evime gittim. Korka korka kapıyı açtım ve korkulu kabusum hala koltukta yatmaya devam ediyor. İçeriye girip botlarımı çıkardım. Çantamdaki yiyecekleri salondaki sehpanın üzerine boşaltıp tekli koltuğa oturdum. " Ne zaman uyanıp da gideceksin acaba" Saate baktım 11 olmuş. " Gece saat kaçta geldin acaba" o an aklıma geldi ben kapıyı kilitlemiyorum. " Bu ne özgüven Asya. Adam kapıya geldi açtı ve girdi. Kilitli olsaydı başına böyle bir bela almamış olurdum. İki çocuklu kırk yaşında kadınsın ama salaksın Asya hemde süzme salak" Adama bakarken aklıma geldi " Bu şimdi uyansa üstü çıplak nasıl gidecek otelden çıkarken bile fark edilir" Oturduğum yerden kalktım çantamı alıp çıktım. İlçe merkezine varmam yarım saatimi aldı. Gömlek satan bir mağazaya girip siyah gömlek aldım. İç çamaşırı satan yerden atlet, baksır ve çorap aldım. Başka bir mağazadan da switsort ile eşofman aldım. Markete uğrayıp bisküvi tarzında yiyecekler alıp otele geri döndüm. Resepsiyondaki kıza selam verip doğruca kaldığım eve geldim. Kapıyı açarken ellerim gene titremeye başladı. Kafamı içeriye uzattığımda adam hala yatıyordu ama battaniye bozulmuş. " Uyandı mı yoksa uyurken hareket mi etti" Elimdeki eşyalar ile Adamın yanına geldim. Yüzüne yaklaşıp uyanıp uyanmadığını anlamaya çalıştım ama anlamadım. Aklıma sabahtan beri vermediğim antibiyotik geldi. Elimle aklıma vurup " Salak Asya salak" diye diye mutfağa gidip su doldurdum sehpanın üstünden ilacı alıp Adamın yanına gittim. Dünkü gibi dürte dürte hafif uyandırıp ilacı ağzına tıkıp suyu dayadım. iki üç yudum içti kafası düştü. " Aldın başına belayı Asya ne zaman ayılacak bu adam" Yarayı açıp durumu baktım. Hiçbirsey anlamayıp tekrar temizleyip kapattım. " Benden anca bu kadar oluyor. Dedim sana ambulansı arayayım diye ama sen istemedin. Al işte daha zor ayılırsın. Allahtan ölmedin yoksa ben biterdim" Poşetlerdeki yiyecekleri mutfak tezgahına bıraktım. İçinden çıkarttığım eşofman altını kenara koydum. Adamın yanına geçip elini altına uzattım zor bela kemeri çözüp fermuarını açtım. Pantolonunu paçalarından çeke çeke çıkardım. Adam köpek ölüsü gibi bir pantolon çıkarmam on dakikamı aldı. Zor bela eşofman altını giydirip ayağındaki çoraplarıda değiştirdim. Elimdekileri makinaya attım. Şöminedeki külleri temizleyip dışarıdan odun getirdim tekrar yaktım. Kendime kahve yapıp camın kenarına tünedim. Telefonu elime alıp eski eşimi aradım. Çocuklarıma onları çok sevdiğimi söyledim. Eğer ölürsem bile benim onları çok ama çok sevdiğimi bilmezlerin istedim. Telefonu kapatınca gözümden birkaç damla yaş düştü. Sonra daha fazlası. Artık dünden beri olan bu gerilimli bekleyiş bende göz yaşı olarak patlak verdi. Ne kadar ağladım bilmiyorum ama " Yeter artık ağlama" diyen sesle olduğum yerde donup kaldım.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD