2. Bölüm
Alex, uçaktan iner inmez boynunu sıkan kravatı çıkartıp ceketinin iç kısmına attı. Aslında onu kravat rahatsız etmiyordu. Sadece yaşadığı yani yaşamak zorunda olduğu bu olay sıkıyordu boğazını, nefes almakta dahi güçlük çekiyordu.
Hava alanında kendini bekleyen adamlara doğru ilerlerken, bekleyenlerin müstakbel kayınpeder ve kayınbiraderi olduğunu babasının zoruyla uçağa binmeden önce internete şöyle bir göz attığından anlamıştı.
Büyükler gayet samimi selamlaşırken, gençler aradaki mesafeyi koruyarak tokalaştı. Vakit kaybetmeden kendilerini bekleyen araca geçtiler.
...
Aydan heyecanlımı heyecanlı ne giyeceğini son dakikaya kadar karar vermemiş halde tüm sinirini yine Betül'den alıp onu odadan kovdu. Tek başına bir kaç kıyafeti yeniden denesene üzerine oturan kısa kollu, krem, simetrik çizgileri olan, dizlerindeki elbiseye karar kıldı.
Betül ise büyük patron Cihan beyin emriyle az önce bir ton laf işittiği kapıya yeniden geldi ve nazikçe tıkladı.
"Aydan Hanım... "
"Ne var Betül?"
"Misafirler geldi babanız sizden kahve istiyor."
"Ne? Geldiler mi? Ne zaman ya ben neden görmedim? Gel içeri çabuk şu kahrolası fermuarlı çek!
Betül odaya girdiğinde, kendine en başta giymesini önerdiği kıyafeti Aydan'ın üzerinde görünce gülümsedi. Aydan bu gülümsemeyi fark etmişti.
"Sırtarma öylede çabuk çek şu fermuarı!"
Betül takılan fermuarı biraz uğraş harcadıktan sonra çekmeyi başardı. Aydan öne doğru adım attı ve kendi etrafında "Nasıl olmuşum?"diyerek bir tur döndü.
Betül karşısındaki şımarık kızın gerçekten çok güzel gözüktüğü düşündü. Ona beğenilerini sunacakken Aydan "tamam şapşal bakışından anladım." Dese de Betül "Her zamanki gibi çok güzel gözüküyorsun. Efendim." Diyerek düşüncelerini söyledi.
"Teşekkürler canım..." 'Canım mı dedim ben buna ya! Neyse heyecandan olur böyle' diyen iç sesini susturup ... "Hadi kahve yapalım. Ya da sen yap ben götüreyim. Allah'ım heyecandan kalbim duracak!"
"Merak etme! Şükran teyze yapıyordu kahveleri. Senin sadece soğumadan yerine ulaştırman gerekiyor."
"Of iyi ya. Sen al gel bari ben çalışma odasının kapısında beklerim seni."
"Üzgünüm salondalar. Maalesef tepsi tutacağın mesafe uzadı."
"Ay kalbime inmeden gidelim artık. Öleceğim yoksa Alex'imle evlenmeden."
Betül, Aydan'ın her ne kadar şımarık, kendini beğenmiş olsa da, özellikle mutlu olduğu günlerde isterse çok keyif veren biri olduğunu fark etmişti.
...
Genç kız karşısında rahat tavırla oturan adama bakmamaya dikkat ederek kahveleri sırasıyla önce Marcos'a ve Anthony'ye sonra babası ve annesine, kardeşine ve nihayet kendini göz hapsine almış Alex'e ikram ede bildi.
Alex eve geldiği ilk andan beri umursamamasını söyleyen içine rağmen gözü sürekli eş adayını aramıştı. Nihayet geniş salonun girişinde elinde tutmayı beceremediği tepsi ile gözüktüğünde, onu ilk gördüğü resimlerin ne kadar yanıltıcı olduğu anladı. Bu kız resimlerden kesinlikle çok daha güzeldi. Tahmininden daha uzun oluşu hoşuna gitti. Kısa sürede olsa yanında eşi olarak taşıyacağı kızın kendine her yönden yakıştığı kesindi artık...
...
Marcos'un son zamanlarda hızla öğrenmeye başladığı Türkçesi ( oğlu Alex'in bu konuda çok şanslı olduğunu düşünüyordu. Çünkü genç adamın dil hazinesi baya genişti ve ilk merak uyandıran diller arasında; İtalyanca, Fransızca ve Türkçe vardı. ) ile kız isteme merasimimden hemen sonra nişanı uzatmadan bir hafta içinde yapmayı da teklif etmişti. Cihan her ne kadar içindeki sesi dinlemek istese de bu işe dünden razı kızı için mecburen onay verdi.
...
Dünyaca ünlü otelin odasında Aydan kendini aynada son kez süzerken, güzel bir kız olduğu için "Allah'ım sana şükürler olsun beni özenip yaratmışsın." Diyerek kırmızı rujunun üzerinden bir kez daha geçti. Kırmızı ruj onun vazgeçilmezlerdi arkasındaydı.
"Of Aydan bu kadar kendini beğenmek zorunda değilsin."diyerek takıldı Tayfun. Kardeşinin şımarık bir kız olmasından zevk alan bir hali vardı.
"Ne yani sen kendini beğenmiyor musun?"
"Her insan kendini beğenir. Ama kimse senin gibi her dakika söyleyerek milletin gözüne sokmaz."
"İşte ne yaparsın güzel olduğumu söyleyen bir ağabeyim olmayınca bende kendimi tatmin ediyorum."
"Bence sen benden çok bir papağanın kardeşisin. Şımarık ne olacak. Allah seni alacak adama sabır versin. Seni yola getirmesi hiç kolay değil.
" Rujuyla aynı renk ışıltılı elbisesiyle ne kadar göz alıcı gözüktüğünden emin kendini bekleyen abisi Tayfun'un kolunda girdi. "Sen hiç merak etme abicim. Ben onun aklını başından öyle alacağım ki sen dahi şok olacaksın."diyerek nişan olacak salonun girişinde kendini bekleyen Alex'in yanına geldiler.
Tayfun kardeşinin elini damat adayına vermeden en az kardeşi kadar kendini beğenmiş kibirli olan Alex'in mi yoksa kardeşinin mi yola geleceğini düşündü. Bu iki delinin imkanı yok uzun süren bir beraberlikleri olmayacağını söyleyen duygularına rağmen kardeşinin elini damadın eline verdi.
Yüzükleri Alex'in amcası Anthony, İngilizce "bir ömür mutluluklar" dileyerek genç çiftin parmaklarına taktı. Alkışlar eşliğinde ilk danslarını yapan çifte bakan herkes bir biri için yaratıldıklarını düşünüyordu.
Aydan daha çok internetten tanıdığı genç adama bir mucizeyle sahip olmanın verdiği gururla etrafa soğuk gülümsemeler atarken, aslında içinde ilk defa dans ettiği adamın sade dokunuşuyla dahi alev alev yanmaya başladığını hissetti. Öyle ki bu yakışıklının gözlerine bakarken, aklındaki onca kelime boğazına takılmış, konuşamıyordu. Alex'se Aydan'ın tam tersi sarıldığı ince beli biraz daha kendine bastırdı ve çok güzel gözüktüğü fısıldayarak beğendiğini dile getirdi. Ve tabi onu etkileyecek sözlerine devam etti.
Aydan kulağına fısıldayan adamın ne kadar çapkın olduğunun farkındaydı. Kendine söylenen bu güzel sözleri daha önce kaç kadına daha söylediğini düşününce biraz keyfi kaçtı. Bu karizmatik adamı hayatının sonuna kadar yanında tutmayı istiyorsa oyunu kuralına göre oynaması gerektiğini kalbine birden bire yerleşen sızıyla anlamıştı. Şaka maka derken Alexi çok derinlerden sevdiğini hissediyordu. Başını genç adamın omuzuna koydu. Şimdi ne kulağına söylenen bir birinden güzel iltifat nede Alex'in daha önceki çapkınlığının hiç bir önemi kalmamıştı, onun mükemmel kokusunda, kaya gibi sert vücudundaki kalp atışını dinlemek için kapadı gözlerini.
...
Aydan kendini sabırsızlıkla beklediklerini bakışlarından anladığı okuldan arkadaşlarının yanına geldiğinde kızlar 'çok yakıştıklarını, ikisinin de mükemmel ötesi gözüktüğü' birlerine sarılırken neşe içinde söylediler. Ama Efekan yine muziplik peşindeydi.
"Senin 'sör' de bir şeye benzese ya! Çokta sıska mı ne?"
Aydan "Efekan! Gözlerin gerçekten bozuk oğlum. Adamın baklavaları gömleğinin altından belli oluyor. Biran önce gözlüğünün camını değiştirsene." Diyerek sıcacık gülümsemesiyle kendine takılan adama cevap verdi.
Efekan'ın alta kalmaya niyeti yoktu."Kızım sende de Süpermen gibi göz varmış. Bak bakalım, oradan benim baklavaları da görebiliyor musun?" Diyerek bir adım geri çekildi. Böylece kızların ve Aydan'ın kendine bakmasını sağladı.
Aydan ciddiye aldığı sözler üzerine Efekan'ı dikkatlice incelendiğinde dolgun dudağını büzerek "kuzum sende olsa olsa şekerpare var."dedi.
Genç adam göbeğini ovuştururken "bak bide benim gözlerime laf söyleyip duruyorsun. Bu seksi bebeğin içi baklava dolu."demesiyle Aydan genç adamın oyununa geldiğini anlayarak kahkahayı bastı.
"Oğlum ne adamsın makyajım bozulacak. Güldürme artık beni..."
Alex yudumladığı viski bardağını gözlerin diktiği noktadan çekmeden yanına gelen garsonun tepsisine bırakıp yenisini aldı. Karşısında gülümsemesiyle kendine ayrı bir seksilik kattığını düşündüğü güzeli izlerken aklıdaki onu en kısa sürede yatağa atmaktı. Yeni aldığı içki bardağını tepesine dikip tek yudumda midesine gönderdi. Garson yeni bir servis için Alex'in yanına tekrar gelmişti.
Genç adam iki kadeh içkiyle biraz sevgili nişanlısıyla ilgilenmek için kahkahalarla gülen gurubun yanında geldi ve etkili bakışlarıyla kadehin bir tanesini sevgili nişanlısına uzattı.
...
Aydan Alex'in ikram ettiği içkiyle alışık olmadı için biraz çarpıldığını hissederken Alex'de genç kızla biraz yalnız kalmanın düşüncesi içinde "Arkadaşların çok eğlenceli ama biraz yalnız kalmamız daha iyi olmaz mı?"dedi.
"Aslında içki biraz başımın dönmesine neden oldu. Temiz havaya ihtiyacım var."
"Gel balkona çıkalım. Soğuk hava seni kendine getirir." Diyen Alex elinden tuttuğu kızı balkonun az ışık alan köşesine kadar getirdi. Denizden gelen esintiyle Aydan biraz rahatlamıştı.
"Teşekkür ederim Alex. Bu kadar düşünceli olman ne güzel. Gerçi sen bütün kadınlara böylesindir."
"Kadınların nazik yaratıklar olduğu unutmamak gerek. Hepsi ilgi bekler."
"Hayatında çok kadın oldu değil mi?" Aydan bunu sorarken ne düşündüğü kendisi dahi bilmiyordu. Ama ona bundan sonra durulması gerektiğini göstermenin yolunu bulmalıydı.
"Senden öncekiler sorun olur mu?"
"Sonuçta hepsi seninde dediğin gibi benden önceydi yani geride kaldılar... Bu sorun olmayacak ama ben bir Türk kızıyım. Oldukça kıskanç, inatçı, paylaşmayı sevmeyen ve aldatılmayı asla kabul etmeyen bir Türk. Bu arada Türkçen çok iyi yoksa bunun nedeni güzel bir hatun muydu?" Alex Aydan'ı dinlemekten çok dudaklarının hareketiyle onu öpme hissine kapılmaya başladı. Bu histen kurtulmanın yolu da güzel yaratığı duvara yaslayıp öpmekti.
Ağzının içindeki yumuşacık dudakları emerken Aydan'ı şaşkınlık içinde kaldığı kalp atışlarının hızlanmasından anlamıştı. Biraz daha fazla sömürdüğü dudağın kendine karşılık vermemesine aldırış etmeden dilini genç kadının ağzından içeri sokarak onun tadını iyice almaya başladı.
Aydan konuşurken bir anda dudağına kapanan dudaklarla nefes almayı unuttu. Kalbi kendini ona bırakmasını söylerken elleri istemsizce genç adamın göğüs kafesine geldi. Elinin altında hissettiği güçlü kasların etkisine girmemeye çalışarak biraz iteledi.
"Sen ne yaptığı sanıyorsun?"
Alex ağzının içindeki tattan memnun gülümserken "tadın şahane, seninle evlilik tahminlerimin ötesinde olacak gibi." Dedi ve yeniden yaptığı hamleyle genç kızı öpmeye başladı. Aydan soluğunu kesen yakışıklıya bu defa karşı koyamamış elinden geldiğince karşılık vermişti. Tabi kulaklarını dolduran sese kadar...
....Bölüm sonu...