Ayrılığın Şerefine...

1637 Words
Defne'nin Anlatımıyla Evde giydiğim bikiniyle pozlar veriyor, en doğru açıyı ve ışığı yakalamaya çalışıyordum. Artık işe yaramalıydı ! Biri beni fark etmeliydi ! Evden kaçalı 3 sene olmuştu. Ama ünlü olmak şöyle dursun, ben bu delikten başımı dahi çıkaramıyordum ! Babam beni tanımadığım ve sevmediğim bir adamla zorla evlendirecekti. Aklımı kullanıp kaçmıştım. Evde bulduğum altın ve paralarla, soluğu direk otobüs terminalinde almış, İstanbul'a giden ilk otobüse atlamıştım. Geldiğimin haftasında paralar suyunu çekmişti. Ama ben daha ne bir yapımcı bulabilmiştim. Ne de bir yönetmen ! Güzel yüzüm ve düzgün fiziğimle oldukça dikkat çeksem de, birinin elimden tutup beni o aleme sokması lazımdı... Otelden attıkları sırada Barış ile tanışmış, sokakta kalmaktansa onunla ev arkadaşı olup yanına taşınmıştım. Kısa sürede sevgili olmuş ve ilk ilişkimizi de yaşamıştık. Aynı evin içinde yaşamamız engelleri kaldırmış, birlikte olmamızı kolaylaştırmıştı. Yakışıklıydı. Ama bu onunla kalmam için yeterli değildi. İkimizin hayalleri birbirinden çok farklıydı... O da köydeki ailesini bırakıp gelmiş, üniversite okuyordu o zamanlar. Biz tanıştığımızda o son senesini okuyordu. 2 sene önce de bitirmişti okulunu, ama ataması doğuya çıkmıştı. Onunla gitmeyeceğimi öğrendiğinde tayinini yakmış, burada bir markete karsiyer olarak girmişti. Aldığı üç kuruş maaş anca bodrum katta bir deliğe yetiyordu ! İleride evlenirsek diye hayaller kuruyordu. Ancak benim bu delikte yaşamak gibi bir niyetim yoktu ! Bana sunacağı gelecek de, buradan hallice olurdu herhalde ! İnternetten bulduğum fotoğrafçı oldukça ünlüydü. Bütün starların resimlerini o çekmişti. Çektiğim seksi ve güzel pozları ona gönderdim. Biliyorum. Bir gün benim de yıldızım parlayacaktı. O spot ışıkları sadece benim için yanacaktı. Bütün kameralar beni çekecek, muhabirler benden cevap alabilmek için birbirini ezecekti... Her gün kontrol ediyor, attığım resimleri görmüş mü diye bakıyordum. Ancak yoktu. 1 ay geçmesine rağmen görmemişti bile. Sürekli sürekli resim atıyor, dikkatini çekmeye çalışıyordum. En sonunda görmüş ve bana bir adres atıp görüşmeye çağırmıştı. Sonunda olmuştu. Buradan yürüyüp gidecektim ! Ne pahasına olurda olsun o adamı etkileyecek, elimden tutmasını sağlayacaktım ! Saatlerce hazırlanıp, sonunda verdiği adresteki fotoğraf stüdyosuna gittim. Bir sürü insan sadece bir kızla ilgileniyordu. Bu kız ünlü biriydi. Yıldızı yeni parlamış, ama büyük de ses getirmişti. Sıradaki ben olmalıydım ! Olacaktım da. Ondan daha güzeldim bir kere. Vücut ölçülerimizi ve güzelliğimizi kıyaslasak, ben kat kat onu geçerdim bir kere ! Ne bir estetiğim vardı ne de bir kusurum ! Bir köşede bekleyip çekimleri izledim. Bitene kadar her anı izlemiş, kendime de dersler çıkarmıştım. Ben de başladığımda acemi durmamalı, bu ortamlara alışkın olduğumu göstermeliydim. Duruşu açısı, tarzı, bakışlardaki ifade... Hepsini aklıma bir bir not etmiştim. Çekim bitince ekip toplanmaya başladı. Hemen Çağatay Beyin yanına ilerledim. Kafamı omzuma eğip, en güzel görünen yüz ifademi takındım. Masum ve hassas kız görünümündeyken " Merhabaaa " diyerek dikkatini çekmeye çalıştım. Beni gördü ama başını çevirdi. Sonra tekrar bana dönerek " Defne ? " diye sorarak baktı. Hemen kafamı sallayıp onu onayladım. " Odama geçelim. " diyerek, onu takip etmemi istedi. Peşinden giderken oldukça heyecanlıydım. Odasına girince ben de hemen ardından girdim. O masanın başındaki koltuğa otururken, ben de karşısındaki koltuğa oturup bacak bacak üzerine attım. " Ne içersin ? Votka ? Viski ? Şarap ? " Ayağa kalkıp arkasındaki dolabın önünden bana bakıyordu. İçmeyi çok sevmesem de, artık bunlara alışmalı ve yabani görünmemeliydim. Cüretkar ve ne istediğini bilen bir intiba bırakmalıydım. Silik değil, akılda kalıcı olmalıydım. Sadece görüntüm ile değil, aklımla da hatırlanmak istiyordum. " Sana bırakıyorum. Sen seç ? " Cesur bakışlarım ve sözlerimle dudağının bir köşesi kıvrılıp, tek kaşı da kalkmıştı. " Demek uyumlu birisin Defne ? Her konu da da böyle misindir ? " Birer kadehle gelmiş, hemen dibime oturmuştu. Uzattığı kadehi alıp gözlerine bakarak, bir yudum aldım. " Bunun cevabı, konuların ne olduğuna ya da kimden geldiğine bağlı. " Kaşlarımı kaldırıp ona bakarak verdiğim cevapla, biraz daha yakınlaştı. Zaten ikili koltukta onca yer varken bana temas edecek şekilde oturmuştu. Bir elinin parmaklarıyla saçlarımı geriye doğru attı. " Konular sensin. Bu istekler de bu sektördekilerden gelecek Defne. Bana neler yapabileceğini anlat hadi. " Elindeki kadehten bir yudum alıp bana baktı. Ne yapacağımı düşünürken, onun bakışlarındaki parıltılar sönmeye başlamıştı. " Bu kadar düşünecek ne var Defne ? Vermen gereken tek cevap ' Gerekirse sanat için de, sanatçı için de soyunurum ' demekti. Anlaşılan sen henüz hazır değilsin. Belki dah... " Konuşurken yanımdan kalkmış, masasına ilerlemeye başlamıştı. Ne diyeceğini anladığım an, elbiseyi çıkarıp yere attım. Cümlesini bitirip bana döndüğünde, gördüğü görüntüyle başladığı cümleyi tamamlayamadı. " Ben konuşmam, yaparım Çağatay. " Üzerimde sadece iç çamaşır takımlarım vardı. Yavaş ve seksi adımlarla ona doğru ilerledim. Elindeki kadehi alıp ona bakarak küçük bir yudum aldım. Ağzımı küçük açarak, içkinin dudaklarımın kenarından akmasına izin verdim. Ona olan yakınlığım ve bu cesur tavırlarım onu etkilemişti. Ama bunu göstermek istemiyor gibiydi. Gözleri, dudak kenarlarımdan akan içkinin rotasını takip ediyordu. Bakışları göğüslerimde yoğunlaşmış, sütyenimin içine girip kaybolan damlaları görmek ister gibiydi. Kadehi masaya bırakıp ona iyice yaklaştım. Kulağına doğru fısıldamaya başladım. " Ünlü olmak için, ne gerekiyorsa yapmamı söylemen yeterli.. " Parmağını kolumdan başlayıp omzuma doğru sürtmeye başladı. " Sen çok akıllı bir kızsın Defne ! Görünen o ki sen bu basamakları çok hızlı tırmanacaksın ! " Ben onun yüzüne bakıyordum. Onun bakışları ise bir gözlerime, bir de dudaklarıma inip çıkıyordu. " Beni yönlendir. Beni ünlü yap. Ben de, sen ne dersen onu yapayım ! " Barış'ın anlatımıyla " Toplam 1.846 tl. Kart mı, yoksa nakit mi olacak ödemeniz ? " Karşımdaki kadın suratıma sinirle bakmaya başladı. Kaşları çatılmıştı bile. İşte yine başlıyoruz ! " Yavrum üç parça bir şey aldım ! Ne demek bu para yaaa ! Soydunuz soğana çevirdiniz milleti ! Tavuk da mı yemeyelim ! Kahvaltıya bir peyniri zar zor alıyoruz artık el insaf yaaa ! " Sanki fiyatları ben koyuyordum arkadaş ! Olabildiğince sakin konuşmaya çalıştım. Bağırmasıyla zaten diğer müşterilerin de dikkati buraya kaymıştı. " Benlik bir durum değil hanım efendi. Sakin olun bağırmayın lütfen. Alacak mısınız ? " Suratı kızarmış, sinirli sinirli bakmaya devam ediyordu. " Almıyorum ! Bir de tehdit eder gibi konuşuyor ! Bizim vergilerimizle bizi yaşatmıyorsunuz bu ülkede ! Yazıklar olsun ! Allah hepinizi kahretsin ! " Kadın, söylene söylene marketten çıkarken, ben sabırla iptal işlemlerini başlatmıştım. Alınmayan ürünleri yanımdaki boş sepete doldurup sıradaki müşterinin siparişlerini geçmeye başladım. Karşımdaki kız bakışlarıyla beni etkilemeye çalışıyordu. Her gün bu iki tip müşteriyle uğraşmaktan artık ciddi manada yorulmuştum. Beni ayakta tutan, savaşmaya iten yegane güç Defne'ydi. Onun için mücadele ediyor, onun için savaşıyordum.. Yoksa bu iş, yapılacak gibi değildi ! " Toplam 546 tl. Ödemenizi kart ile mi yoksa nakit mi yapacaksınız ? " Arkasında müşteri var mı diye bakıp bana yaklaştı. " İstersen ödemeyi başka türlü de halledebiliriz ! " Parmakları uzanıp yüzüme temas edeceği sırada geri çekildim. Bakışlarındaki o arzu midemi bulandırıyordu. Aşk olmadan tenden tene gezinmek bir insanı ne yapardı ? Bunu sadece hayvanlar yapardı !Onlar bile sadece çiftleşme döneminde yapardı. Sadece nefisleri doyurmak yetiyor muydu ? O zaman aşk, sevgi sadakat ne işe yarayacaktı ? " Kart mı olacak, nakit mi hanım efendi ? " Onu reddetmemle yüzü düştü. Kartını uzatıp cihaza okuttu. Poşete aldıklarını yerleştirirken bana acıyormuş gibi bakıyordu ! Bu devirde artık kızlar erkeklere asılıyordu resmen ! Saat akşam 9'u gösterirken üzerimdeki market yeleğini çıkardım. Kapıdaki yazıyı ' Kapalı ' kısma gelecek şekilde çevirdim. Çıkış işlemlerini halledip kasanın Z raporunu aldım. Müdür bizi çağırıp maaşların hesaba yatırıldığını söyledi. Güzel ! En azından bugün Defne'ye bir sürpriz yapabilirdim. İstediği çanta için maaşımın kalan kısmı ona yeterdi herhalde. Eve giderken 4 bira aldım. Bugün keyiflenmiştim. Bunu kutlayabilirdik. Anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım. Sessiz olan ev bana Defne'nin uyuduğunu düşündürdü. Yatak odasının kapısını açtığımda kaşlarım çatıldı. Defne büyük bir valiz almış, bütün eşyalarını da içine yerleştiriyordu. Bu da ne demekti ? İçeri girip kulağındaki kulaklığı çıkardım. Beni fark ettiği an kafasını çevirdi. " Sonunda gelebildin Barış ! Ben gidiyorum. Bundan sonra, bu ilişkide ben yokum ! Hadi eyvallah.. " Şaka mı yapıyordu bu kız ? " O ne demek ! Defne sen iyi misin ? Bu valiz ne ? Ne saçmalıyorsun ? " Bileğini tutan elimi, bir hışımla itti ve geri çekildi. " Hiç bu kadar iyi olmamıştım ! Yeter artık senin ağız kokunu çektiğim ! Ben daha fazla dayanamayacağım. Gidip hayatımı kurtaracağım. İstediğim, hep hayal ettiğim gibi yaşayacağım artık ! Sen de artık bırak peşimi ! " Valizin kulpundan tutup dışarı çıkacaktı. Önüne geçtim. Ellerim sinirden zangır zangır titriyordu. " Bak sabrımın son demlerindeyim ! Nereye, kime gidiyorsun Defne ! Adamı hasta etme ! " Elleriyle göğsümden sertçe itti beni. Sırtım koridorun duvarına çarpınca durmuştum. Tanıyamıyor gibiydim... " Eeeeeeeeeeehhhh yeter be ! Bu rutubetli evde hasta olmadığına şükret sen ! Ben evden senin için değil, ünlü olmak için kaçtım ! Ulan köyde evleneceğim adam bile ağaydı bee ! Onunla evlensem şimdi bir hanımağa olmuştum bile ! Ama bak bir fare gibi, seninle bu deliğe tıkıldım kaldım. Gençliğimi ve güzelliğimi harcayamam. Aşk karın doyurmuyor Barış efendi ! Kazandığın üç kuruş parayla mı bakacaksın bana ? Senin maaşın benim yüzüme sürdüğüm kremleri karşılamıyor ! Ama artık bitti. Ben yolumu çizdim. Yoluma taş koyma daha fazla ! Yaşadık ve bitti. Sen de sana uygun biriyle devam edersin artık ! Hoşça kal.. Bir daha da görüşmemek üzere.. " Son sözlerini söyledikten sonra kapıyı çarpıp gitmişti. Beni terk etmişti. Yaslandığım duvara sürtünerek olduğum yere oturdum. Erkeklik gururumu sikip atmıştı resmen... Onun için tayinimi yakmış, milletin saçma sapan tavırlarına maruz kalıyordum ! Bir kez olsun onu suçlamamış, bunun lafını bile yapmamıştım. Ona verdiğim 3 yılın ardından beni öylece bir kalemde silmişti yani öyle mi ? Kutlama için aldığım biralar yere düşmüş, bir tanesi poşetin içinden yuvarlanarak yanıma kadar gelmişti. Alıp içmeye başladım. Artık bu içkiler kutlama için değil ayrılığın şerefine içilen zehirdi... İstekleri ve hayalleri olduğunu ben de biliyordum. Ama onu seviyordum ! Köydeki ailem sürekli ne zaman evleneceksiniz diye baskılıyordu. Oysa onun tavırları yüzünden bu konuyu ona açamamıştım bile... En azından sevdiğim kadın yanımda diyerek onları geçiştiriyordum. Aynı evde yaşadığımızı dahi bilmiyorlardı. Ona daha iyi bir hayat sunsaydım, benimle kalır mıydı ? Neden ona yetememiştim... . . . . . Devam edecek...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD