Yaman Abi içeri girdiğinde içimde garip bir rahatlama oldu. Zülal gelir sanmıştım ama onun gelmesinin de sakıncası yoktu. O, ne Fırat gibi suskun acılarıyla içimi kemiren bir adamdı ne de başkaları gibi ne diyeceğini bilemez halde rahatsız edici bakışlar atan biriydi. Her zaman olduğu gibi kendinden emin, sakin ve düşünceliydi. "Rahatsız etmiyorum değil mi?" diye sordu. O bir erkekti ve ben düşük yapmış bir kadındım. Bu düşüncesi bile onun ne kadar ince biri olduğunu gösteriyordu. Bu hayatta kaç kişi benim rahatsız olup olmayacağımı hesaba katardı ki? "Etmiyorsun, Yaman Abi." dedim. İçeri girdi ve az önce Fırat’ ın oturduğu sandalyeye oturdu. Fırat oradayken bu oda karanlık, ağır ve nefes alınamaz gibiydi. Ama şimdi… Şimdi bir şeyler hafifledi sanki. "Geçmiş olsun." dedi ve bana bir

