Adamla ne konuştuklarını bilmiyordum. Zaten arabaya geri döndüğünde yüzünden de bir şey anlamam mümkün değildi. Sormadım. Sorsam da söylemeyecekti. Sadece direksiyona geçti, sert bir hareketle vites değiştirdi ve tozu dumana katarak yola çıktı. İçimdeki huzursuzluk, arabayla birlikte savruluyor gibiydi. Yol boyunca gözlerimi dışarı diktim ama hiçbir manzara içimdeki fırtınayı dindirmedi. Sonunda konağa vardık. Ağa Konağı. Adını duyduğumdan beri içimi daraltan, hayallerimi gölgeleyen o koca bina… Arabadan indiğimde, göğsüme ağır bir yük oturdu. Başımı kaldırıp konağa baktım. Bizim küçük, mütevazı evimizle kıyaslanamayacak kadar büyük ve ürkütücüydü. O yüksek duvarlar, koyu ahşap kapılar, pencerelerdeki işlemeli perdeler… Hepsi bana yabancı, hepsi bana soğuktu. Bahçeye adım attığımda gözüm

