SOYUN

1051 Words
Zerda' nın anlatımı... Evlendim. Şaka gibi ama değil. Beni yengemin mezarına götürdü. Meğer ona aşıkmış. Sanki ben evlendirdim abimle Jiyan' ı. Sanki benim söz hakkım vardı. İntikam peşinde. Ama abime dokunmaya cesareti yok sanırım. Kadından intikam almak daha kolay geliyor tabii. Normalde kendimi ezdirecek biri değilim. Hiç olmadım. Ama şimdi berdelle evlendim. Töreler. Evet bazıları değişiyor. Zaman bizim buralarda da geçiyor elbette ama berdel onlardan biri değil. Berdelle evlilikten dönüş yok. Başkasıyla evleniyor olsam değil o mezarlığa gitmeden daha bileğimden tutup sürüklerken biterdi o evlilik. Şimdi böyle bir şansım yok. Ben Zerda. Ağanın biricik kızı. Gözbebeği. Güçlü, başarılı Zerda. Şimdi gelinliğimle girdiğim evden kefenimle çıkabilirim anca. Babam iyidir hoştur ama töresine sahip çıkmıyor dedirtmez. Düğünden sonra oldu nikah. Öylesine gündelik kıyafetle gittim. Herkes görsün, herkes bilsin ki ben gelin değilim. Ben sadece kurbanım. Nikahtan sonra bana duyura duyura annesine çarşaf için gelin dedi. Amacı beni ezmek, beni yok etmek. Bana gücünü ispat etmek. Zamanında sevdasına sahip çıkamamış, abimin karşısına dikilip sevdiğinin hesabını sormamış ama bana güç gösterisi yapıyor. Ailesini de amcasına gönderdi. Amacı ne bilmiyorum ama ilk şoktan sonra başımı dik tuttum yine de. Onun istediği gibi utanmayacağım. O kendinden utansın. Bu devirde çarşaf mı kalmış? Kalmamalı yani. Beni ite kaka arabaya bindirdi. Annemle babamın elini zor öptüm. Abime kızdığım kadar kızgın değilim onlara. Abim her şeyi karıştırdı. Buna kendi hayatı da dahil sanki. Babam iyidir hoştur ama hayalindeki gelin Narin değildi orası kesin. Annem? O zaten büyük sorun. En çok annem nedeniyle üzülüyorum Narin için. Annem abime çok düşkündür. Jiyan yenge abimi mi sevdi yoksa Devran' ı mı bilemem ama intihar etmesinde annemin payı vardır ondan eminim. Üstelik onu annem seçtiği halde. Annem tam kaynanadır. Abimi paylaşmak istemez. 12 yaşındaydım Jiyan öldüğünde ama bazı şeyler hatırlıyorum elbette. Aslında bir yengem daha var. Ona da çektirir ama Fırat abim ağa olacak ona başka düşkündür. Yaman abim kendi hayatında yaşar daha çok. Aynı bahçe içinde ama evi ayrı. Fırat abimin öyle bir şansı yok. O karısı ile konakta yaşayacak. Annemin Fırat abimin karısından beklentisi abime erkek çocuk versin tamam. Onun dışında gelin olacak eş olmasına gerek yok. Sabahın köründe kalkacak, herkesten sonra yatacak. Öyle kocasına ilgi falan göstermeyecek. Hatırladığım bir olay var. Bir keresinde abim içmişti. Jiyan ona kahve yapmıştı. Sadece abime. Kahveyi odaya götürürken anneme yakalandı. Annem bir yapıştı saçına " Oynak mısın sen? Senin amacın ne? Hiç anaya ataya sorma zaten anca kocaya yaranmaya çalış sen. Senin amacın Fırat' ı odaya kapatmak mı? Azdın mı, kudurdun mu? " gibi laflar etmişti. Jiyan ağlamıştı. " Anne Fırat sarhoş. Babasının karşısına öyle çıkmasın diye şey ettiydim ben." diye ama neye yarar. Annem bu kezde; " Senin gibi karısı olan içmeyip ne yapsın. " demişti. Ben bile o kadar korktum ki o günü unutamıyorum. Abim Jiyan' ı koruyamadı. İnşallah Narin' i korur. Devran beni eve getirdi. O an ne hissettiğimi tarif etmek o kadar zor ki. Korkudan midem bulanıyordu, ama o korku sadece korku değildi. İçimi bir anda saran o korkunç hüsranı, öfkeyi, çaresizliği hissedebiliyordum. Devran ’ın her kelimesi, her hareketi beni daha da sıkıştırıyordu. Eve girdiğimde, sırtımda hissettiğim soğuk duvarlar gibiydi. Her şey boğazımda düğümlenen bir korku olarak sıkışıp kalmıştı. Ne yapmam gerektiğini bilemiyordum, ama bildiğim bir şey vardı. Her şeyin kontrolden çıkacağı belliydi. Ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim ve kanepeye oturdum. Hissettiklerimi belli etmeyecektim. Korktuğunu bilmemeliydi. " Odaya. " dedi. Ona ters ters baktım. " Hani sen Jiyan' a aşıktın?" " Öyleyim zaten. " " O zaman adam ol da dokunma sevdiğinden başkasına. " Öfkeyle üzerime doğru yürüdü. " Senin abin benim sevdiğime dokunmasaydı belki bir şansın olurdu. " " Bahaneye bak. Abimin sevdiği yoktu demek ki evlendiği kadına dokundu. Sen beni mezarına götürüp asıl gelinlik yakışan o diyorsun ama çarşaf gösterme derdine düşüyorsun. Bu mu adamlık?" Yüzüme okkalı bir tokat indi. Tokat… O an başımda patlayan ağrıyı hissettim. Bir yanda yüzümdeki acı, bir yanda içinde bulunduğum o korkunç boşluk vardı. Hiç kimseye söyleyemeyeceğim bir boşluk. O tokat, sadece fiziksel acı değil, aynı zamanda içimdeki tüm direnci yok eden bir simgeydi. Benden iriydi. Başım savruldu. Dudağım kanadı. Ayağa kalktım. Gözlerimi ona diktim. Hala kuyruğu dik tutuyordum ama içimdeki direnç kırılıyordu aslında. " Böyle çok adam oldun değil mi? Jiyan' ın seninle neden evlenmediği ortada bence. Sen hiç başkasını suçlama. Böyle bir adamı hiçbir kadın istemez. " Ağlamadım, ama gözlerim doluyordu. Her saniye, her hareket, her bakış, beni daha da küçültüyordu. Bir yanda içimde yükselen bu öfke, diğer yanda yaşadığım utanç vardı. Bu utanç kendi adıma değildi. Kadınlık adınaydı. Kolumu tutup beni odaya sürükledi. İçeri fırlattı. " Benim adamlığımı sorgulamak sana düşmez. Soyun!" İçimi dolduran o acı, öfkenin çok daha derinleşmesine neden oldu. Ama neye yarar ki? Bu acıyı kimse göremezdi. Kimse anlamazdı. Hiç kimse… Devran beni odaya itip, savurduğunda, bir anlık direncimi kaybettim. Ama sonra, tekrar bir umut, bir cesaret hissettim. Belki de hala bir şeyleri değiştirebilirdim. "Soyun!" diye tekrar ettiğinde bu kadar kolay teslim olmak istemedim. Ama ne kadar direnebilirim ki? Kaç kere daha “hayır” diyebilirim ki? " Seni istemeyen bir kadınla birlikte olmayı kendine yakıştırıyorsun ama benim adamlığımı sorgulamak sana düşmez diyorsun. " " Aslında bu evden çıkıp gidebilirsin. Hemde elini kolunu sallayarak." " İyi gidiyorum o zaman. " dedim ama bal gibi biliyordum ki böyle bir şeye izin vermeyecekti. Benimle oynuyordu. Bende onunla oynuyordum. " Tabii. Kapı orada. Eve gidince bakire olmadığını o yüzden seni geri gönderdiğimi söyleyeceksen gidebilirsin. " Böyle bir şey yaparsam babam beni öldürürdü. Öldürmek zorunda kalırdı. Bakire çıkmamış kızını kimseye anlatamazdı. Herkes namusunu temizlemesini beklerdi. Devran öleyim istiyordu. " Oldu paşam. " " Ben sana kolay yolu söyledim. En azından acısız ölürsün. Bu son şansın. Siktikten sonra gitmene izin vermem. " " O zaman senin malın mı olacağım?" " Mal diye hayvana derler. Senin hiçbir zaman onlar kadar değerin olmayacak gözümde. " Eğildi. Beni yerden kaldırdı. Bunu da sertçe yaptı. " Şimdi soyunup yatağa mı geçiyorsun yoksa bana evine mi dönüyorsun?" " İkisini de yapmazsam ne olacak?" Uzandı ve üzerimdeki ince kazağı yırttı. Ve beni yatağa ittirdi. " Beni yormasan da sikilmeden ölmek istemiyorum desen her şey daha kolay olurdu. Seni öyle sikeceğim ki çığlıklarını abin duyacak. " " Hiç düşünmüyor musun? Bir kaç gün sonra senin kardeşin de abimin karısı olacak. Senin bana yaptıklarını o da kardeşine yaparsa ne olacak?" Alaycı bir şekilde gülümsedi ve üzerime geldi. Dizlerini iki yanıma koydu. " Umrumda bile değil. O cahil kızla ancak rezil olur. "
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD