Fırat ’ın gözleri üzerimde gezinirken içimde tuhaf bir ağırlık vardı. Bu gece için fazla düşünmemeye çalışıyordum, çünkü düşünürsem boğulacaktım. Düşünmek beni mahvederdi. Fırat telaşlıydı. Normalde daha soğukkanlı olurdu ama şimdi her hareketinde acele vardı. Sabırsızdı. Bekleyemezdi. Tek düşündüğü şey kendi zevkiydi ve bunun için acelesi vardı. Gömleğinin düğmelerini hızla çözdü. Kumaş omuzlarından kayıp yere düştü. Kaslarının gölgesi odanın loş ışığında dalgalandı. Sonra kemerine uzandı. Metal tokası açılırken çıkan o küçük ses, içimde derin bir yankı bıraktı. Pantolonunu aşağı itti, hızla sıyrıldı üzerinden. Bir an bile duraksamadan, gömleğinin yanında yere attı. Bense hala hareketsizdim. Sanki vücudum bana ait değildi. Sanki burada ben yoktum. Bir insan ne kadar yok olabilirse o

