Akşam karanlığı köyün üstüne çoktan çökmüştü. Arabanın farları bahçeyi aydınlatınca içimde garip bir boşluk hissettim. Kapının önünde herkes dizilmişti. Ben arabaya binmeden önce kaynanam bir kova su aldı yanına. Arabaya bindim, camdan dışarı bakıyordum. Serdar ’ın annesi hala el sallıyordu, Seda yanaklarını şişirip dudaklarını oynatıyordu sanki “unutmayın beni” der gibi. Fadime gözleriyle gülümsedi, Serhat Abi direksiyonun başına geçti. Kaynanam suyu arabanın arkasından döktü. “Su gibi gidip su gibi gelesiniz” dedi. O an içim daha da burkuldu. Biz yola çıkarken ev giderek küçüldü gözümde. Bahçe, çamaşır ipindeki bezler, damın altına dizilmiş odunlar… Hepsi bir bir karardı. Ama ben bakmaktan kendimi alamadım. “Keşke gerçek olsaydı.” diye geçti içimden. Gerçek bir ev, gerçek bir aile, g

