Kapının önünde durduğumda kalbim hızlı hızlı çarpıyordu. Ama Serdar ’ı gördüğüm an geriye doğru birkaç adım attım, nefesim kesildi. Göz göze gelmemek için başımı öne eğdim, hemen oradan uzaklaşmak istedim. “Sonra söylerim.” diye düşündüm kendi kendime, ama o an ne kadar istersem isteyeyim, içimde ağır bir yük vardı. Bu gerçeği saklamak daha fazla dayanılmazdı. Yine de Serdar' la yakın olmak daha dayanılmazdı. O gece uyuyamadım. Sabahın erken saatlerinde yeniden o adımları attım ve Albay Tarık Emre’ nin odasının kapısına geldim. Kapıyı çalmadan önce derin bir nefes aldım, yüreğimden bir parçayı masanın üstüne bırakacakmış gibi hissediyordum. Kapı açıldı, içeri girdim. Albay masanın arkasında oturuyordu, yüzündeki sert ifadeyle beni süzüyordu. Gözlerinde biraz merhamet, biraz da sorgulama

