Serdar ’ın göreve gidişinden sonra, sanki omuzlarımdan görünmez bir yük kalkmış gibiydi. Albay’ın dediği o iki hafta benim için nefes almak gibiydi. İlayda ’nın ısrarıyla, Seher’ in ayarladığı programla, Lara ’nın da katılmasıyla kız kıza Ankara turuna çıktık. Sabah erken buluştuk. Önce Kızılay’ a indik. Seher ciddi ciddi “Bakın kızlar, önce kahvaltı etmeden hiçbir yere gidilmez” diye direttikten sonra bir kafeye oturduk. Çay demlik demlik geldi, simit, menemen, sucuklu yumurta derken kahvaltımız keyifli bir kahkahaya dönüştü. İlayda tabii yine lafını esirgemedi. "Lara, bizimle oturuyorsun, ama kafan yine gitti senin. Çay diyorum. Buz gibi oldu. " Lara gülerek ellerini açtı. " Yahu ne yapayım, özlüyorum işte. Hem siz de özleyince anlarsınız beni. Yaren anlıyorsun beni değil mi?" Ka

