Mustafa uzaktan İstanbul'a baktı. Bu şehirde doğmamış ama bu şehirde büyümüştü. Şimdi ise ya bu şehirde ölecek ya da bu şehirde son nefesine kadar yaşayacaktı. Atının üzerinde arkasındaki askerine doğru döndü. Mustafa'nın emirlerini bekliyorlardı. Atını yavaşça şehre doğru sürdü. Şehre inmişti, ertaf sessizdi. Mustafa'yı gören herkes kaçıyor gibiydi. Mustafa bir şeylerin ters gittiğini hissediyordu. Saraya doğru hızla ilerledi. Saray kapısına geldiğinde askerler hiç ses çıkarmadan kapıyı açtılar. Mustafa saray kapısından öylece baktı. İçinden Rabbine burdan hayırla çıkması için dua etti. "Bismillahirrahmanirrahim." deyip saray bahçesine girdi. Hiç kimse yoktu sanki sarayda. Mustafa içeri girmiş askerleri içeri girmemişti. Sarayın büyük kapısı örtüldü. Mustafa atından indi. Ne olacağını

