Belirsizlik... Ece bildiği yolları ardında bırakmış, güvenli patikalardan sapmış, kapkaranlık bir ormanda, pusulasız, kutup yıldızı olmadan, yalnayak hareket ediyordu sanki. Uzaktan duyduğu bir şelalenin sesine kanmış, göremediği ama buram buram kokularını aldığı kır çiçeklerinin kokusu tarafından çelinmişti sanki aklı. Bilmiyordu... Şelalenin nasıl bir şey olduğunu, şelalede yüzmenin ne demek olduğunu, kır çiçeklerinin neye benzediğini bilmiyordu ama bir arzunun peşinden gelişi güzel gidiyordu. Böyle bir yola çıkmış olması onun için bir devrimdi. Bu defa gözünü karartmıştı. Onun yönünü, onu bu yola çıkaran arzusu belirleyecekti. Çamura da batsa, yüzünü ağaç dalları da çizse, o şelaleye varmak için dağları aşması da gerekse varacaktı oraya. Kendine bir yön çizmeye kalksa, bir pusulası

