•JASPER•
"B-Bay Valentina?"
Bedeni yeniden kasılırken sırtı yeniden yatakla buluştu. Göğsü gerilip bir kez daha yükselirken yatağa düştü. Kalbinin gür atışları odanın içinde yankı buluyordu. Eliyle kalbinin olduğu noktayı tutup gömleğini avcunun içine topladı. Çenesi kasılmıştı ve o dişlerini kıracak kadar sert sıkıyordu. Karanlık enerjiyi çevreleyen yeşil ışık Peter Valentina gözlerini açtığında daha da güçleşti. Bir Ruling'ten daha güçlü olup, yüz yıllardır bizim kanımıza hizmet eden taşı ilk kez bu kadar yoğun ve baskın kullanan birini görüyordum.
Karanlık siste Mia'nın unutulmuş anılarından oluşan dizeler hızlı hızlı geçip gidiyordu. Peter Valentina, hâlâ diğer taşlarla nasıl bağ kurduğuyla ilgili bize bilgi vermemişti. Babamın hayatımıza birden soktuğu gizemli bir adamdı. Fazla konuşamaz, konuştuğunda işe genelde emir verirdi. Doğru anıya gelene kadar burnundan akan kan çarşafları kızıla boyamıştı. Taşı ilk kez kullandığını görüyordum. Ancak acemi değildi yapacağı kara büyüleri iyi biliyordu.
Keşke şeytanla karşı karşıya gelecek kadarda cesur olabilseydi. Belki kızını kurtarırdı. Onunsa tek yaptığı bana kendisinin bir illüzyonunu yaratmamı söylemek olmuştu. Kendimin ve Peter Valentina'nın illüzyonunu yaratmıştım. Şeytan ve Mia'nın karşısına çıkan kendi bile olmamıştı. Ki yapılan her şeyin sonu yine yaşayan olmuştu. Wampir kızı alıp kaçmıştı. Şimdiyse beni şaşırtmıştı. İlk kez kanı akan ben değildim. Mia'nın zihnine giren kendi olmuştu.
Hızlı bir şekilde yataktan doğrulduğunda, taş havada dönüp, kurşun gibi hemen abim Christian'ın başının hizasında olan duvara saplanmıştı. Karanlık sis ve yeşil ışık yok olmak yerine Peter'ın bedenine çekilmişti. Çi enerjiyi bedeninde depoluyordu. Son kez Mia'nın zihnine girip, kızını hangisi olduğunu bilmediğim mutlu bir anıyla manipüle etmeyi çalışmıştı. Ki bu adamın mutlu olduğu hiç anısı var mı, emin değildim. Başarmış mıydı, bilmiyordum. Kanlı elini duvara yaslayıp ayağa kalkarken hâlâ yeşil cılız ışık saçan keskin gözlerini bize çevirdi.
"Mia'yı öldürün, size izin veriyorum." dedi yüzünde acımasız bir gülümseme belirirken. "Ve üçlemeyi bana sen getir Jas." Annemin bana hitap ettiği kısaltmayla seslenmişti. Jas. "Kızımın, kalbini, kanını ve rahmini."
Kanım donmuştu, işte bunu duymayı hiç beklemiyordum.
Alexander'ın haberi yoktu, Christian aramızda kalmasını söylemişti ama abime kızın ölüm fermanının çıktığını söylesem iyi olacaktı.
Sonuçta o da kızın benim kadar yaşamasını istiyordu.