SKY

1042 Words
•SKY• Azrail'i severdim. Kafa adamdı. Ancak ölümü hiçbir şekilde sevip kabullenememiştim. Ölüm bir son değildi elbette ama sevdiklerini bir daha görememek bu korkunç olmalıydı. Ölümsüz olduğum için ölümü asla deneyimlemeyecektim. Bunun için sevinebilirdim ama şu anda değil. Sert bir rüzgar bunaltıcı düşüncelerime eşlik edercesine kulaklarımda bir uğultu bırakarak esti. Enesemde at kuyruğu yaptığım saçlarım uçuştu. Önemsemeden ellerimi önümde birleşik tutmaya devam ettim. Beatrice'e söz vermiştim sadece Mia'nın koruması olacaktım her zaman onun korumasıydım. Rüzgâr bir kez daha inatla eserken Mia'nın saçlarını tutan toka çözülmüş ve tutamlar firar etmişti. Asi saçlar rüzgarda uçuşmaya devam ettiler. Mia iç çekerek titrekçe nefesini verdiğinde dudaklarından soğuk havaya buhar karıştı. Hemen yanı başında hizasında dikiliyordum. Emma kilisede gerçekleşen cenaze töreni ardından mezarlığa gömülmüştü. Ben Mia'yı bilerek geç getirmiştim. Bunları görmek zorunda değildi. Mezarlığa gelmeden önce bana; Ben annemin cenazesine bile katılmadım. Cenazede ne yapmam gerekiyor? diye sormuştu. Bende sadece sessizce olup biteni izleyeceğiz demiştim. Mia saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırdıktan sonra Emma'nın mezarı başında duran insanları izlemeye devam etmişti. Gözleri yaşlıydı ama bir şekilde yüzü ifadesizdi. Ağlamıyordu. Ancak geceleri onun yatağında sessizce ağladığını biliyordum. Bunun içinde gelişmiş iblis duyularıma sövüyordum. Gözyaşlarını silememek bana azapların en acılısını yaşatıyordu. Mia'nın ruhsuz bakışlarını fark ettiğimde irkildim. Ruhsuz bakışlarının altında hiçbir anlam yoktu. Evet gözleri yaşlıydı ancak bundan ibaretti. Gözlerini sessizce kapatıp yaşların akmasına izin verdi. Eric omzuma çarpıp yanımızdan geçip gittiğinde dişlerimi sıktım. Mia anında gözlerini açıp bana sakın bir şey yapma der gibi bakındı. Olduğum yerde kaldım. Eric elindeki beyaz gülleri Emma'nın mezarına diğer çiçeklerin yanına bıraktı. Amarok'u başıyla selamlayarak mezar taşını öptü. Ardından harap halinde görünen Naomi'nin yanına koşarak kadına sıkıca sarıldı. Gareth'a dikkat kesildim. Mia'ya hiçte hoş olmayacak şekilde bakıyordu. Mia bunun farkında değildi. Giyindiği siyah gömleğin yakalarını düzeltmekle meşguldü. Elimi beline koyarak onu kendime çektim aynı anda Aaron, Gareth'ın önüne geçip baş sağlığı diledi. Beta'nın ilgisi Aaron'a kaymıştı. Bir süre sessiz kalsam da korktuğumdan, çekindiğimden yada başka bir konudan değildi. Dilimin ucunu ısırıyordum. Mia'yı bir şekilde teselli etmeliydim. Yoksa kendini suçlayıp duracaktı. Bu yaştaki kızlar çabuk etkilenip depresyona girebilirdi. Sessizlik bir kar topu gibi büyüyüp çığa dönüşürken Mia ayağındaki toplulukları çamura saplanıp kalmış ayakkabıları çıkarıp siyah renkli ten çoraplarıyla yumuşak toprağa bastı. Burnunu çekerek elinin tersiyle yüzünü sildi. Bana baktı omuzlarının gerindiğini fark ettim. Gömleği omuzlarına tamamıyla oturdu. Elimi sağ omzuna koyarak onu kendime çektim ve bende Aaron'dan ödünç aldığım ruganları çıkarıp ayaklarımı ıslak toprağa bastım. "Söylesene." dedi çatallaşan sesiyle. Gözlerini yavaşça kırpıştırdı. "Zaman taşıyla, zamanı geri alıp bir şeyleri değiştirmenin imkanı var mı?" "Hayır yok Mia." Sesimdeki netlikten nefret ettim. Söylediklerimi işittikten sonra kaskatı kesilip omuzlarını dikleştirdi. Bakışları Emma'nın mezarından bana dönerken kalbimin olması gerektiği soğuk yerden daha soğuk bakışlarla karşı karşıya geldim. Mavi gözler yavaşça yukarı kalkıp yüzümü süzerken rüzgar yine esti. Bu sefer benim saçlarım rüzgardan nasibini almıştı ve Mia'nın kahve saçları dağılarak yüzünün bir kısmını kapatmıştı. Saçlarını yüzünden sertçe çekerken dudakları titredi. "Olmalı ama. Beatrice zamanı durdurdu. Geriye de alabilir. Öyle olursa belki Emma kurtulabilir..." Amarok Mia'nın dediklerini duyup gözlerini bize dikerken. Mia'ya sarılıp soğuk göğsüme çektim ve başımı hayır anlamında salladım. Amarok bir şey demeden Emma'nın babası olan adama döndü. Bana sonra hesap soracaktı. Üçümüz kaldığımızda. Mia'ya sıkıca sarıldım. Tepki vermedi ancak başını göğsüme yasladı. "Üzgünüm." diyebildim sadece Beatrice kalabalık arasından çıkıp Aaron'ın yanında bir süre durup Naomi ile konuştu. Daha sonra Mia'nın yanına gelerek torununu kollarımın arasından alıp gitti. Mia giderken başını göğsümden çekip bana hüzünlü gözlerle bakmıştı. Beatrice daha fazla burada kalırlarsa Mia'ya zarar verecekleri konusunda söylenip durmuştu. Bu yüzden gitmesine izin vermiştim. Ve işte Dimitry mezarlığın bir kaç kilometre ötesinden geçtiğinde Amarok insan haliyle iki kez uludu. Ormana doğru dalarak kurda dönüştü ve uzaklaştı. Ardından bende gözden kaybolup üzerimdeki takımın ceketinin yırtılmasına aldırmadan kanatlarımı açtım ve bir zıpkın gibi gökyüzüne fırladım. Bir kaç dakika sonra yere sümük gibi bir kurt tarafından yapıştırılacağımı bilemezdim. Saçlarımı tutup çekerken bana bağırıyordu. Kan bürümüş gözleriyle birlikte içindeki öfkeyi yumruklarıyla kusuyordu. Sağ elmacık kemiğinin üzerine en sağlamından bir tane geçirmişti. Bir an dürüp dağılmış yüzüme baktı ve toprağa tükürdükten sonra davam etti. Art arda yumruk indiriyordu. Yüzüme aldığım darbelerin bir önemi yoktu. Sonunda yaralar iyileşecek ve mükkemmel yüzüme kavuşacaktım. Dimitry tek taraflı kavgayı ayırmak yerine tünediği ağaç dalından sessizce izliyordu. Güçsüz değildim. Amarok'un öfkesini benden çıkarmasına izin verdim. Konuşmadı. Sadece vurmaya devam etti. Pençeleriyle çıplak gövdemi yırtıp kanattı. Acıyla dişlerimi sıkıp derimi parçalarken dayanmaya çalıştım. Salyaları yüzüme akarken gür bir sesle uludu. "Yeterli mi Amarok?" diye sordum hayvanın kürkünden tutup çekiştirirken. Pis kokulu nefesi ulumasıyla birlikte yüzüme çarptı ve midem ağzıma geldi. Dimitry de en başından beri izlediği ağacın üzerinden sessizce yere inerek kurdu çekti. "Hadi Amarok! Dostum..." Gümüş kafa sonunda bir işe el atmayı akıl etmişti. Kurt üzerimden çekildi. Uzağa giderek insan formuna döndü. Kürkü kemiğinin içine çekilip yerini et aldığında sancılı dönüşümü tamamlanmıştı. Dikildiği yerden bana saydırıyordu. "Mia torunumun öleceğinden bahsetmemişti! O bize ihanet etti! Emma onun yüzünden öldü!" Burnumdan soludum. "Mia'nın bir suçu olmadığını sende biliyorsun. "Sky-" "Biliyorsun Amarok. Suçlu istiyorsan o kişi Peter Valentina." "Hayır!" diye haykırdı Amarok. Dimitriy arkasından geçip kollarını kavramasaydı yine saldıracaktı. "Kestirilip atılabilecek bir konu değil! Emma öldü! Anlıyor musun beni! Torunum öldü!" Dimitry azıtan kurdun diz içine bir tekme atarak dizlerinin üzerine düşmesini sağladı ve kollarını arkasında sıkıca tutup birleştirdi. "Sakin kalmalısın. Mia'nın hiçbir şeyden haberi yok... Olup bitenden onu sorumlu tutamazsın Amarok." Amarok mücadele etmeyi kesti. Bana öfkeyle ve nefretle bakarken başını öne eğdi. "Neden?" diye sordu çaresizce. "Neden torunum olmak zorundaydı?" "Üzgünüm." diyebildim sadece Mia'ya dediğim gibi. Eski şeytan değildim ben. Yemin etmiştim. Eski ben olmayacağıma yemin etmiştim. Ruhu kara büyüyle yada babamla yapılan anlaşmayla eski bedene geri getirilebilirdi. Ancak bu konuda çenemi kapalı tutacaktım. Önceki seferler pek iyi gitmemişti. Hangi kuş kaçtığı kafese geri dönmek isterdi ki? Ayağa zorla kalkabildiğimde Dimitry yere çökmüş ihtiyar kurdu bıraktı. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki ayaklarım yere basar basmaz kurt bana saldırmıştı. "Emma için üzgünüm. Her şey için üzgünüm." "Üzgün olmak olup biteni düzeltmiyor!" diye bağırdı Amarok. Tekrar saldırmak istediğinde Dimitry onu yakaladı. "Git Sky!" Amarok hırsını alamamış gibi tekrar saldırmaya kalkıştı. Melez onu zorlukla tutuyordu. "Git nefil! Git!" Bir kez daha istenilmeyen olmuştum. Gitmesi gereken, uzaklaştırılan. Kanatlarımı açarak göğe doğru kanat çırptım. İstikametim Aaron'nın kalesiydi. Mümkün olsaydı Mia'nın beni saran sıcak kolları ve kokusu barındıran başımı yaslayacağım göğsü olurdu. "Her şeye rağmen." diye fısıldadım yeni bir yemin ederken. "Seni koruyacağım akılçelenim."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD