•1• SEÇİMLER 3/3

1174 Words
"Zihnimi kontrol etmek mi? Bu imkansız." Nefil de başarısız olmuştum. Gerçi onun düşüncelerini bile anca o izin verdiğinde duymuş zihnine beni davet ettiğinde girebilmiştim. "Mia'nın dikkatini dağıtma." diye çıkıştı Beatrice Sky'a. Şimdi Egor denilen o wampirin üzerinden duraksama mührünü çekiyordu. Bir saniye farkla bende zihinleri işgal edip onları Sky'ın açtığı portaldan içeri sokuyordum. Klan ve sürülerin liderlerini kaçırma gibi çılgınca bir fikir anca Beatrice'in aklına gelirdi. Bu durumdan alnımın akıyla çıkma peşindeydim. "Akılçelenim..." Kulağıma fısıldayınca ellerim titredi ve Egor'u yürütürken adam benim yüzümden sendeledi. Neyse ki Beatrice kahverengi tüylü bir kurdun üzerinden duraksama mührünü kaldırmakla meşgul olduğundan ne olduğunu görmemişti. Akıl sahibi olan varlıklar kontrol etmek bir hançeri havada tutmaktan daha basitti. Tabii Beatrice kendisini kobay faresi gibi kaç bininci kez kullandırttığında bir şeyleri kavramıştı. Elini omzuma koydu. "Sky." diye sızladım. "Dikkatimi dağıtmasana zaten diken üstündeyim." "Özür." dedi alayla. "Seni tebrik ediyorum sadece bak lakabının hakkını veremeye başladın akıl çeliyorsun." "Lakap mı?" dedim keyifsizce gülerek. Ne zamandan beri biz bana lakap verecek kadar samimi olduk?" "Seni öpecek, senin beni aynı yatakta uyumaya çağıracak kadar samimiyiz bence." Pis. Pislik. Burnumdan soludum. "Şeytan tohumu!" diye bağırdığımda Beatrice omzunun üzerinden bize bakmıştı. Egor portaldan içeri girmişti ve bende kahverengi tüylü kurdu kontrol etmeye başlamıştım. Büyükannem sessiz olmamızı işaret etti. "Şış." Sky kıkırdadı. "Sakın kaçırma akılçelenim. Sakın kaçırma. Yoksa yakalaması zor olur." Yanaklarım neden yanıyordu ve midem neden hareketlenmişti acıkmamıştım bile? "Kaçırmam." dedim. Sky bir ruh gibi yanımdan sessizce süzülüp kontrol etmekte olduğum kurdun yumuşak ve sanki taranmış kürküne tutunup portaldan birlikte geçtiler. Ben ve Beatrice beraberce bir kaç kişiyi daha portaldan geçirip en son biz geçtik. Beynimin içinde düzensiz bir senfoni veren orkestra kurulmuştu. "Lider ve şahitler." dedi Beatrice sırtımı sıvazlayıp. "Kaleye kadar tut kendini. Sonrasında bana bırak." "Olur." dedim sessizce. "Sen nasıl dayanıyorsun?" "Daha büyük acılar yaşadım." dedi ve önden yürümeye başladı. Kahverengi kurdun yanına kadar gidip başını ve boynunu okşadı. Sky benim hizamdaydı. Tepeye giderken geçtiğimiz çayırlıkta geçiyorduk. "Bunu sormam hataydı." dedim kendi kendime. Migren atakları art arda sıralıyorlardı kendilerini. Kolye tekrar boynumdaydı. Ona bakarak acıyla gülümsedim. "Sen Beatrice'in bayramısın." dedi Sky. "O büyük acılardan sonra onun mutluluğusun." "Biliyorum." diyerek başımla onayladım. Sky saçlarımı okşayıp alnımdan öptü. Bu garipti oldukça ciddi ve diz bir yüzle bakıyordu. "Güçlendiğini gördüğüme sevindim Mia." "Hiç kolay değildi." dedi yüzümü buruşturarak. Hâlâ da değil. Kafa tasım kırıldı kırılacak." "Dayan akılçelenim." dedi Sky inançla bakarak. "Biraz daha dayan." "Uzaklaş biraz Sky." diyerek nefes verdim. "Dikkatimi dağıtıyorsun." "Öyle mi?" Dirseğimle karnını dürttüm. "Sussana be." Güldü ama dediğime de uydu. Kaleye gelene dek hizamda yürümeye devam etti. Omuzlarıma aklıma bedenime yüklenmiş ağırlıktan kurtulduğumda kalenin duvarlarına yaslandım. Bir beyzbol sahası kadar büyük olan yemek salonu bu kadar kişi ile gözüme küçük görünmüştü. Ve bu kadar kişiyi tek başıma idare edebildiğim için kendimle gurur duymuştum. Sonrası Beatrice'e kalmıştı. Zaman hâlâ durmuş haldeydi. Büyükannemin saçlarının beyazladığını görünce "Saçların?" dedim soru sorar gibi. "Endişelenme." dedi donup kalmış olan Naomi'yi sandalyeye oturtuyordu. Kendilerine geldiklerinde nasıl bir durumla karşı karşıya kalacağımıza dair en ufak bir fikrim yoktu. "Beyazlama uzun bir süre taşı kullandığım için olur hatta yüzüm bile kırışır. Ama sonra düzelir ve gençliğim yerine geliverir." Sesini neşeli tutmaya çalışıyordu ama anlıyordum. "Benim de baş ağrım var..." "Geçer." Derin bir nefes aldı. "Aaron geldiğinde seni iyileştirir." "Ah. Gerçi o nerede? Aaron?" O kadar olaydan sonra birinin varlığını unutmam normaldi. Ama Aaron. O nazik keçi sakallı adamı unuttuğum için kendime kızmıştım. "Birazdan burada olur." dedi Beatrice. Etrafta inceler bakışlarını gezdirdi. Sanki yeni bir eve taşınmışta mobilya yerleştiriyor gibiydi. Naomi'nin sandalyesini masaya doğru ittirdi. Hemen yanında Gareth vardı. Kolu sargılıydı yarasına rağmen alfasının yanında gelmişti. Hemen karşılarında Arthur ve Elizabeth vardı. Bu yer yerleştirmesi pek güvenli gelmiyordu. Ama Beatrice'e güveniyordum. Güveniyordum... Saçı sakalı birbirine karışmış adamı parmağımla işaret ettim. "Şu adam kim? Sokakta yaşayan birine benziyor. Bir evsiz gibi." "Cık, cık." dedi tatlı bir ses. "Mia, senden yaşça büyük insanlara kabalık etme ve unutma Mia görünüş her zaman aldatıcı olur." Aaron. Duyduğum ses döndüm yüzümü. Sky ve Aaron yemek salonuna giriş yapmışlardı. Aaron topallayarak yürüyordu. Sky koluna girmiş ona yardım ediyordu. "Aaron." dedim resmen şakımıştım. Sky homurdanıp omuz silkti. Yüzünü başka yöne döndü. "Nerelerdeydin?" diye sordum. "Ne oldu sana? Yararlanmadın değil mi?" "Sakin Mia." dedi Sky huysuzca. Aaron gülümsedi. "Çok soru soruyorsun taşın yan etkileri geçmedi mi yoksa?" Yüzünde bir tebessüm belirdi. "Geçti gibi eskisi kadar soru sormuyorum. Ama baş ağrım var." Beatrice elinde bir sandalye ile geldi. Aaron sandalyeye otururken Sky ona yardım etti. "Zihin kontrol çok yorucu oluyor bir daha yapabileceğimi sanmıyorum." Aaron ellerini dizlerine koydu. "Ah, şimdi önemli olan bu değil. Sağlığın." "Ben iyiyim. Ama siz?" Beatrice arkadan Aaron'a sarılıp çenesini sarı-kahve saçlara yasladı. Aaron boynuna sarılmış kolları okşadı. "Zaten ceza alacaksın." dedi Beatrice tüm içtenliğinle. "Öte yandan senin sayende biraz aksiyon durağan hayatımıza renk kattı." "Kayıplar da verdik." deyince Aaron. Gözlerim açıldı. Elini havaya kaldırdı. "Senin hatan değil. Asla da seni suçlamıyorum. Sadece bugünden sonra her şey farklı olacak. Dua edelim de kalem yıkılmasın." Beatrice ensesine bir tane vurdu. "Son derdimiz kale seni elma kurdu." Sky hüzünlü havayı bir kahkaha ile darmadağın etti. Ters ters yüzüne bakarken "Ne?" diye sordu nefil. "İkisinin kavgasını izlemek nadidane zevklerimden biri. Beni eğlendiriyorlar." Başımı tuttum. Birisi kafa tasımda tepiniyordu. "Ağrım için ne yapabilirsiniz?" "Sana yardım edeyim." Dedi sandalyeden kalkmak isterken Beatrice omuzlarına yüklenip onu geri yerine oturttu. Sky kolumdan tutup çekti. "Ben ona ilaç veririm." dedi. Kendi yemek salonun dışına yürürken beni de peşinden sürüklüyordu. Aaron "Kırmızı olanlardan ver ve birazda papatya çayı hazırla yorgunluğu alır." diye seslendi Aaron arkamızdan. "Yavaşla Sky." dedim. Duraksadı ve adımlarını bir nebze olsun yavaşlattı. "Bana iyi olup olmadığımı sormayacak mısın?" "İyi misin?" "Evet." dedi saçlarını kaşırken. O da dağılmış haldeydi. Aaron'ın ofisine gelince tekli berjere kendimi bıraktım. Sky bir bardak su ile kırmızı haplardan verdi. Hapları içtim. Yanımdan ayrılması sadece bir kaç dakika almıştı. Bir tepsi ile gelmişti. Fincanda Aaron'ın söylediği papatya çayı vardı. "İç." dedi direkt. Fincanı aldım. "Çok hızlı ve dakiksin." Bir yudum aldım. Çay hâlâ kaynardı. Dudaklarımın yanmasına aldırmadan hafif mayhoş sıvının boğazımdan inmesini bekledim. Geçtiği yerler dağlandı. "Çok mu sıcak yada tadı mı kötü?" "Hayır iyi. Lux da içtiğim çay kadar iyi değil ama." "O mu? Uyku için birebirdir." dedi Sky. "Yeryüzünde bir çok mucizevi bitki var. O çayda seni horultacak kadar kuvvetliydi." "Uyutmak için." diye tekrar ettim. "İyi bir uyku çekmeni istediğim için bana kızamazsın." diye hemen karşı çıktı. "Asla kötü niyetli olmam..." Güldüm. "Bundan sonra kolay kolay kızamayacağım sanırım. Sana olan bakış açım her şeye olduğu kadar değişmiş gibi." Çaydan bir yudum aldım. "Nasıl?" Diye sordu öne eğilip. "Şeytan tohumu ile arkadaş olabilirim." "Seninle birbirimize lakap verecek kadar samimi miyiz?" "Öyleyiz," duraksadım. Nefil mesafe konusunda sorun yaşıyordu. ",diyebilirim." "Arkadaş?" dedi kaşlarını kaldırıp. "Evet, sadece arkadaş." diye onayladım. Wampiler mi? Kurtlar mı? Aileler mi? Neredeyiz biz? Lanet olsun! Buraya nasıl geldik? Hiçbir şey hatırlamıyorum. Bu kimin işi böyle? Bizi kaçıranlar bunun bedelini ödeyecek. O kız... Mia. Uyanmışlardı. Aniden ayaklandım. Tüm o kaleye getirdiğimiz kişiler uyanmıştı. Beatrice duraksama mührünü kaldırmış olmalıydı. Sky paniğimi anlayıp elimi tuttu ve göğsüne bastırdı. "Biz buradayız Mia." Diğer herkes ve her şey bilinmezken kesin tek bir şey vardı. Sky, Beatrice ve Aaron ne olursa olsun yanımdaydı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD