Zilan Çakır ❤️‍🩹

927 Words
canıma tak eden bir gün daha. Beni kendi yaşantımdan soğutan bir an daha "nağlet gelsin senin gibi kardeşe!!!, nağllet gelsin senin gibi cüceye!!!" koştukça koşuyor, sövdükçe sövüyordum. nefesimi malûm taraflarımdan aldığım bir gün daha " Allahımmm al canımıda kurtulayım şu haşereden" tam virajı alıp yan dönecekken; alamadım, evet alamadım ve yere kapaklandım... daha nasıl düştüğümü anlayamazken, ileriden bir kahkaha sesi yükseldi. " HAHAHA!! ABLA YAA!! SALAK MISIN! DÜZ YOLDA BİLE YÜRÜYEMİYORSUN!!! o, küçücük aklıyla, bana akıl verip, karşıdan bağıran kardeşime çok nazikk bir şekilde uyardım. evet nazik bir şekilde... "SEN! SEN BANA AKIL MI VERİYORSUN, CÜCEE!!! BEN SENİ YAKALARSAM, iMAM BASRİ BEY ŞAHİDİM OLSUN- ve o an, acı, şimşek misali dizlerime çaktı. yüzümü ekşitip, dizlerime baktığımda, olmaması gereken bir takım kanayan yaralarla karşılaştım revamıydı şimdi bu, ha? revamıydııı... ne yapacağımı bilmez şekilde ellerimi dizlerime doladım. istemsizce dudaklarım titremiş, yaşlar gözlerime hücum etmişti. ve, evet. 21 yaşında, koca kızım, sokağın ortasındayım, demeden zırıl zırıl ağlamaya başladım " AANNEEE!!!...HÜÜüüüuğğhh... ANNNEEEE!!!" dizimi tutmuş sokağın ortasında deli gibi zırladığım dakikalara ışık hızıyla geçiş yapmıştım. "ALLAH CANIMI ASLA DA KURTULSAMMMM!!!" yada yok daha almasın. Allahım iptal iptal iptal. daha 21'inde çıtır bir kızçeydim. onun yerine daha makul olanını tercih edebilirdim. evet bunu yapabilirdim. " ULAN SAFFET!!! ULAN BENİ İSTİYEN İLK GÖRÜCÜYE HEE DEMEZSEM!!" cümleler boğazıma takılı kaldı. buraya kadardı... bundan sonrası yoktu. Zilan anca gelecekteki kocasına bel bağlıyordu... Zilan okul okumamış, okumasına izin vermemişlerdi. Zilan kendi işini kurmak istemiş, zilan'a izin vermemişlerdi. sahi Zilan ilerdeki kocasının istediği gibi biri çıkmaması durumunda ne yapacaktı. ya kumarbaz biriyse, ya içkicinin tekiyse. o zaman Zilan boşanırmıydı. afedesininiz ama 'NAHH' boşanırdı. babası onu eşek sudan gelinceye kadar dövüp, üstüne yaşlı birine verirdi. olan bu. peki Zilan ne yapsın Allahım. kafama yediğim şaplakla neye uğradığımı şaşırdım. başımı kaldırıp baktığımda " salak salak yine ağlamada kalk. elalem seni izliyor. bu gidişle zor koca bulursun... baksana, herkesin kızı 19'luken evlendi, ama sende hala çıt yok. dışarda az yürüsün, bir talibi çıksın diyoruz, sen kalkıp deli danalar gibi ipini koparıp, ordan oraya koşuşturuyorsun. senin bana hayrın yok. bunuda böyle bilirim" duyduğum kelimeler bizzat kendi anneme aitti. evet annem. köydeki yaşıtlarım nişanlandıkları, evlendikleri için, beni kız kurusu olarak görüyorlardı. halbuki daha yirmilerimin başındayım. yedi yaşındaki oğlu kalksın komşunun hamile ineğine tuzlu su içirip ,düşük yapmasına sebebiyet versin, o burda benim evde kalmama yansın. eee biz neticede kız evladıyız. yerimiz yok, yurdumuz yok. ama erkek evlat öylemi; okur kimse karışmaz, evlenir torun verir, çalışır işini kurar. ama biz, biz elalemin adamının karısı olacağımızdan yerimiz yok yurdumuz yok... " kız kalsana ne diye bön bön bakıyon" dizlerimi tutarak " anne Saffet naaptı haberin varmı?" annem umursamaz bir tavırla " var! nolmuş. çocuk işte. öldürecek değiller ya" işte buna inanamadım. telafi ederiz yok, özür dileriz yok, çocuk olması ileri sürülüp geliri olmayan aileyi öylece perişan edip susmak var. "anne babama söyle telafi etsin. kadıncağız sabahtan beri ağlıyor" " bana bak hele babana de, bak gör o zaman yara almış dizlerini kökünden kesmez sen banada Safiye demesinler. sana mı kalmış iyi niyetli olmak?. ayıp ayıp, şuncacık kardeşini babana ispiyonlamayı, düşünmekten utanmıyormusun" evet varlıklı, hata köyün en varlıklı ailesi olmamıza rağmen babam ve annem çok cimriydiler. *** topalaya topalaya eve döndüğümde Saffet Efendi'nin şimdide tavuklara dadandığını görünce, diz ağrısı demeden koşup kulaklarından yakaladım " ulan ebesi ölesice" ensesine bir tokat "ulan ishal olasıca" bir tokat " ula ne diye milletin hamile ineğine tuzlu su verirsin haa!!" " ABLAA!!! ABLAA BIRAK NOLUR BIRAK!! VALA YAPMAM Bİ DAHAA ABLAA" " ULA İNEK ÖLMÜŞ!! ŞİMDİMİ YAPMAMAK AKLINA GELDİ HAA YERCÜCESİ" kulaklarını tutarak elimden kaçmaya çalışan yer mantarına, hiç acımadan bir tane daha vuracaken; enseme yediğim tokatla, yere kapaklandım.neye uğradığımı şaşırdım. " LAN SEN HANGİ HAKKLA SAFFET'E EL KALDIRIRSIN HAA!!!" arkama baktığımda, babamın Saffet'i kucağına alıp, ellerinden, yanaklarından öptüğünü gördüğümde, çok sinirlenmiştim 7 yaşındaki kardeşim, ne zaman hata yapsa, yada yapmaması gereken bir şey yapsa, ailem onu destekliyor, adeta pohpohlayıp, gurur duyuyorlardı. aile büyüklerine değinmiyorum bile varsa yoksa Saffet zaten. Saffet'i yavaşca yere bırakan babam bana sinirle dönerek "seni evlat diye kucağıma aldığım güne yazıklar olsun, seni kızım diye sevdiğim güne yazıklar olsun. ne biçim bir evlat oldun başıma. bu aslında günlük tekrarlanan bir ritüel, bir aşağlama merasimi gibiydi benim için. hiç yadırgamadım, çünkü hepside daha önce onlarca kez işitiğim aşağılama, hor görme, ve bazende ortaya karışık, annemin bana özel dayağına alışmıştım. başımı eğip bir an önce babamın aşağlamalarının bitmesini, ve kabuğuma çekilmeyi bekledim. ama böyle olmaz, olmaz böyle" ya dövecekti, yada ahıra, hayvanların yanına kapatacaktı. buydu Zilanın günlük rutinleri. beni kızı olarak görmediği doğruydu. daha çok bir hizmetli, mutfakta çalısan hizmetlilerle aynı konumda olan kızıydım. parası pulu olmasına rağmen beni başlık parasına satacağını defalarca yüzüme vuran babam. "baba... Saffet komşunun hamile ineğ- "KES!! senden bi halt olamayacağını anlayalı çok oldu" bu söylenilenleri işitmek için ne yaptığımı sorgularken, dünyamı başıma yıkan cümleyi kurdu. "Osman'ın oğlu sana talip, tez zamanda adını koymak isterler. ona göre hazırlığını yap!" Osman'ın oğlu... Osman amcanın tek oğlu... Osman amcanın kumarbaz, gittiği her ortamda leş gibi içki koktuğu söylenilen oğlu... " bab-" "SAKIN!... sakın kararıma karşı çıkmayı aklından bile geçirme. şerefime namusuma yaşlı birine veririm seni. ANLADIN MI!!!" ben daha söylenenleri sindiremezken, babam bana " hazırlığını yap" demişti. bu... bu ne demek oluyordu? bu, babamın kesin bir dille onlara evet dediğini gösteriyordu. yine ve yeniden Zilan'a çizilen yollar, Zilanın iradesi dışındaydı. Zilan hayatına dair en önemli kararı bile kendisi alamıyordu. Zilan kim ki kalkıp hayır desin. . . Zilan bir kurtarıcı beklerken, yüreğine bir aşk, bir sevgi beklerken yine yarım mı kalacaktı?. ama bilmedikleri bir şey vardı ki; Zilan bu sefer dediğini yapacak, gerekirse ölünceye kadar o aşkı bekleyecekti. bu böyle devam edemezdi, bu böyle bitemezdi...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD