"oooo piti piti, karamela sepeti terazi lastik cimlastik"
diyerek ellerini annesinin yüzüne doğru salladı küçük kız. annesi şaşırmış gibi yapıp " ama nasıl olur, bu sefer ebe sen olacaktın" diyerek yalandan alındı. küçük kız, kıkırdayarak " anne ben seni kovalayamam, ben küçük, minacık bir çocuğum. ama sen DEV gibisin. tabikide sen ebe olacaksın" kadın kızının bu bilmiş tavırlarına gülmüştü. dayanamayıp, kızını göğsüne çekip sarılmıştı ...
genç adam, camdan dışarıda kızıyla oyun oynayan albayın eşine, ve kızına dalmış, bireysel bir görev hazırlığında olduğu şu sancılı günleri biraz olsun bu renkli görüntüyle dağıtmaya çalışıyordu.
Yeni yeni üsteğmen ünvanını aldığı bu günlerde hem mutlu, hem de geçmişin verdiği hüzünle harmanlanmış duygu değişimiyle başa çıkmaya çalışıyordu.
sahi bu bireysel görevde kendini toparlayabilecek miydi, kendine gelebilecek miydi.
" Yaman evladım"
komutanının sesini işitmesiyle sandalyeden kalkıp selam verdi
" emredin komutanım"
Tahir komutan hafif alaylı bir şekilde
"rahat ol asker" diyince Yaman rahat bir pozisyon alarak Tahir komutanın söyleyeceklerini bekledi. biliyordu, bu görev ona iyi gelecek vatanı için ne gerekirse yapacak sancılı günleri geride bırakıp, anıyla şaanıyla görevini yerine getirecekti.
" karar verildi, biliyorsun. bireysel bir görev olduğu için farklı bir pozisyonda, farklı bir kimlikle tanınacaksın"
Yaman bunun olacağını biliyordu. görev yeri bir köyde idi. köyde yaşanan kaos, tefecilik, insan kaçakçılığı, gizli cinayetler, kaybolan çocuklar ve daha nicesinden haberdardı. görev dosyasını incelediğinde kendince bazı bilgiler toplamıştı.
" biliyorum komutanım"
Tahir komutan sıkıntı bir nefes verip, dışarıdaki kızı ve eşine baktı.
" unutabildin mi?"
Yaman, bu beklenmedik soru karşısında biraz şaşırmış, ama belli etmemişti. unutabilse bu halde olurmuydu.
Ankara'nın belkide Yaman'da yeri, hep buruk olacaktı. bian bunu düşündü,
hani Ankara aşıklar şehriydi, hani Ankara insana gerçek aşkı tattıran şehirdi. değildi, Yaman için değildi. aksine yüreğini söküp alan, bir daha sevgiye, aşka dair hiç bir şey bırakmadan, yüreğini bu saçma duygulara kapatmasını sağlayan bir şehirdi onun için.
" işim gereği hiç bir duygunun beni esir almasına izin vermedim komutanım"
kendi içinden " nede güzel yalan söylemeyi öğrendin be oğlum" diye geçirdi
Tahir komutan gülerek " hadi lan ordan, dün ki çocuk kalkmış bana akılandım diyor.hah! işte buna gülerim " diyip, bu defa daha ciddi bir şekilde Yaman'a baktı .
" bu göreve özelikle seni layık gördüm. öyle boş insanlar için elinde olanları kaybetme, aklını başına al diye senin ismini verdim. oğlum sana kızmı yok.
bırak allahından bulsunlar. hem ben eminim, görevini çabucak bitirip aramıza eski ve en iyi haliyle dönecek YAMAN ÇEVİK"
bundan başka çıkış yoktu zaten. gözleri önünde olanlara katlanamıyor, askeriyenin lojman alanına ne zaman yolu düşse, gördüğü görüntü ciğerini dağlıyordu. kendi kendine " bu kadarıda fazla, bunu hak edecek ne yaptım" diyip yakınıyordu.
" desteğinizi ve yüzünüzü asla Kara çıkarmayacağım inşallah komutanım"
deyip selam verdi yaman
Tahir albay gülerek babacan bir şekilde elini omzuna koydu " kuşkum yok Yaman, ama korktuğum noktalar var. orada tek olman, soylarını kurutana kadarda orada kalman gerektiği gerçeğini beni her ne kadar rahatsız etse de, bu senin ilk bireysel görevin olduğu için mutlu ve gururluyum evladım"
Yaman ne diyeceğini bilemedi, zaten diyecek pek bir şeyde kalmamıştı.
emir verilmiş geriye uygulaması kalıyordu. bu meslekte Emir demiri keserdi. başını eğip genzine dolan acıyı saklamak istedi.
Tahir albay " hazırlığın bitti diye biliyorum"
" evet komutanım"
" o zaman benimde oyalanmak için bir nedenim kalmadı. sen hazırsan, bu gece yarısı şırnak'a seni yolcu ediyoruz. Allah utandırmasın. sağ Salim git, sağ Salim gel evladım" deyip fazla oyallanmadan arkasını dönüp gitti Tahir albay...
geriye sadece koğuşuna dönüp, yol için hazırlanıp, ranzasında biraz uyumak kalıyordu.
geçmişin kirli pençeleri sürekli boynuna dolanıyor, bir türlü geleceğe odaklanmasına izin vermiyordu.
ama oda bilmiyordu ki gideceği görev yerinde nazlı sevdasını, narin yarini bulacağını...