Ece, kafenin önüne geldiğinde gözleri hızla bir park yeri aradı. Sonunda biraz ileride uygun bir alan bulup arabasını özenle park etti. Motoru susturduktan sonra bir an direksiyona yaslanarak derin bir nefes aldı, sanki içeride kendisini bekleyen her şeye hazırlanıyormuş gibi. Sonra aynadan saçlarını kontrol etti, dudaklarındaki rujun hâlâ taze durduğunu görünce hafifçe gülümsedi ve çantasını alarak arabadan indi. Kafenin kapısından içeri adım attığında sıcak kahve ve hafif sohbetlerin yarattığı o tanıdık uğultu ona huzur verdi. Gözleri bir an arandı, sonra sağ köşedeki büyük masayı görünce kalbi sevinçle kıpırdadı. Satış ekibinin neredeyse yarısı oradaydı, hepsi yüzlerinde kocaman gülümsemelerle onu bekliyordu. İçinden “Herkes benim için burada” diye geçirdi, o anın sıcaklığı içini sardı

