Ece, sabahın ilk ışıkları pencereden süzülürken uyandı. Bir süre yatakta hareketsiz kaldı, gözlerini tavana dikmişti. Zihni, iş görüşmesiyle ilgili düşünceler arasında gidip geliyordu. Alıştığı işinden ayrılmak… Yeni bir düzene alışmak… Belki de hayatının geri kalanını şekillendirecek bir karar vermek… İçinde büyüyen endişe, sessizlikle yarışıyordu. Aynanın karşısında saçlarını tararken kendi kendine mırıldandı: "Acaba Serkan ne yapıyor?" Ama içindeki o inatçı küçük ses hemen karşılık verdi: "Olmaz. Triplisin, unutma." Kendi düşüncesine gülümseyip başını iki yana salladı. Hazırlanırken her detaya özen gösterdi. Üzerine siyah bir takım elbise geçirdi; ciddiyeti ve kendine güveni simgeleyen bir zırh gibi. Saçlarını sıkı bir topuzla topladı, makyajını hafifçe tazeledi. Aynaya baktığınd

