Telefonu kapanır kapanmaz önüne bırakılan içeceği aldı. İçki içerdi lakin bu gece sarhoş olmak istemiyordu. Alkolsüz içeceğini yudumlarken Aras onun durgunlaştığını anladı.
-"İyi misin?"
-"Sence böyle bir ailede iyi olmak mümkün mü?" Aras'ın sessiz kalması üzerine güldü.
-"Bende öyle düşünmüştüm. Her neyse yarın öğle yemeğinde Boybay şirketin yöneticileriyle iş yemeğinde görüşeceğiz. Ona göre kendinizi ayarlayın Aras." Normalde görüşmelere yine koruma ordusuyla giderdi ancak bir iş için yöneticilerle başbaşa buluşmak istemiş kendi başına çıkıp korumaları atlatmıştı. O gün de kaza yapınca babası bir ton laf söyleyip korumaların sayısını ikiye çıkarmıştı. Her ne kadar Beren babasını tersleyip hayatını ondan soyutlamaya çalışsa da otoriterliğini yeri geldiğinde koruyordu Ferit Bozoğlu. Güvenlik konusunda asla taviz vermiyordu Beren'e.
-"Anlaşıldı yarın ben korumaları ona göre konumlandırırım." Beren gözlerini devirdi.
-"Ayrıca öyle cehennem zebanisi gibi dikilip durma başımda. Ya geç şu koltuğa otur yada çık dışarıda bekle Aras." Aras arada kaldı. Ancak Ferit beyin asla yalnız kalmayacak talimatını hatırlayınca köşedeki koltuğa oturdu.
-"Yarın görüşmeye giderken babama haber verme." Aras sıkıntılı bakışlar attı. Önceki zamanlar gözünün önüne geldi.
-"Bunu en son yaptığımızda başımıza ne geldi biliyorsun değil mi? Ferit beyin kesin emri var. Her bir adımını bilmek istiyor." Beren gözlerini devirip muzip bakışlarla baktı korumasına.
-"Bilmez olur muyum? Bilmezse namına leke sürülür değil mi?" İstanbul'da ne olup biterse anında haberi olurdu Ferit Bozoğlu'nun. Sokaklarda, düşmanlarının en içlerine yerleştirdiği casusları sayesinde şehirde ne olup biterse anında haberi olurdu. Kimse bu yüzden arkasından iş çeviremez, çevirmeye cesaret edemezdi. İstanbul onundu çünkü. Şehire hatta ülkeye girip çıkacak bütün herşey önce ona sorulur, onun elinden geçerdi. İzin verirse ne ala. Kendi payını alır ülkeye istedikleri gibi sokardı. Yeraltı dünyasında güçlü bir istihbarat ağına sahip liderdi. Yurt dışındaki mafya liderlerini tanır ticaretini kolaylıkla yapardı. Rusya'ya gönderilen tonlarca uyuşturucu, dostu Milanovic tarafından kolaylıkla ülkeye sokulmuştu. Aynı şekilde onun gönderdiği onlarca kaçak silahta kendisi tarafından ülke sınırlarından geçirilmiş ve sadece kendisinin bildiği bir yere gömülmüştü. Bu silahları kullanmak için acele etmedi. Zamanı vardı.
-"Ferit bey senin iyiliğini düşünüyor Beren. Seni güvende tutmak istiyor. Dışarıda birçok hasmı var bunu sende biliyorsun." Başını salladı tebessüm ederek.
-"Biliyorum ne yazık ki. Herkesin canını yaktı şimdi onlarda babamdan intikam almak istiyor doğal olarak. Ama söylesene Aras benim iyiliğimi düşünürken nasıl en büyük kötülüğü bana yapar." İkisinin de aynı anda birbirlerini tanıdıkları o geceye gitti zihinleri.
Ayrı eve çıktığı günlerde ışıklar açık yatar, kimsenin söndürmesine izin vermezdi. Babası kendisinden gittikçe uzaklaşan kızının iyiliği için zorla ikna olmuş ve yanında bir dünya koruma ordusu ile ayrı eve çıkmasına izin vermişti. En güvendiği adamlarını verdi. Bunlardan biri de Aras'tı. Babası bir zamanlar Ferit Bozoğlu'nun yakın korumalığını yapmış sonrasında artık emekliye ayrılmak istediğini söylemişti. Ferit Bozoğlu'nun ondan başka güvenebileceği kimse yoktu. Ondan sadık adamlar bulmasını istedi. Yaşlı adamsa hiç düşünmeden oğlu Aras'ın adını verdi ve tanışmaları o zaman olmuştu. Beren'in ayrı eve çıkmasıyla başlayan bu yolculuk şimdiye kadar uzanıyordu. Samimi olmaları ise korkunç bir yağmurlu gecede olmuştu. Gök gürültüsü eşliğinde yağan yağmur Beren'in canını sıkarken ışıkların gitmesinden deli gibi korkuyordu. Karanlık onun için en büyük zafiyetti. Nitekim korktuğu başına geldi. Bir anda giden elektirik ile ev karanlığa gömülürken öyle gür bir çığlık attı ki sesi gök gürültüsüne karıştı. Sanki bütün şehir onun sesiyle yankılandı. Kulübede bekleyen Aras'ta duymuştu elbette. Saldırıya uğradıklarını sanıp hiç düşünmeden belindeki silahın güvenlik kilidini açıp eve daldı. Aklından o an birçok şey geçiyordu. Ya eve biri girip kıza zarar verdiyse? Ya biri silah dayadıysa kafasına? En hızlı çözümü bulmak için zihninden planlarını süzerken içeri girdiğinde bir an duraksadı. Bütün planları yerle yeksan oldu. Zira Beren iki koltuğun arasındaki o boşluğa oturmuş deli gibi ağlıyor kendi kendine konuşuyordu.
-"Işığı aç. Açın. Baba bırakma beni lütfen." Dışarıdan gelen ışıktan sadece olduğu yerde sallandığını gördü. Muhtemelen elektrik panosundan şarteller atmıştı. Yoksa dışarının ışıkları da giderdi. Beren'in o halini görünce korkutmamak için önce seslendi ona.
-"Beren hanım benim Aras. Korkmayın yanınıza geliyorum." Ama Beren'in duyduğu yoktu. Deli gibi kendi kendine konuşup ağlıyor, acı çekiyordu. Aras cebinden çıkardığı küçük feneri açtı. Doğruca ona tuttu.
-"Beren hanım?" Seslendi. Yine cevap gelmedi. Usulca ona yaklaştı. Omzuna dokunsa da Beren şuan onu duymuyordu. Bir çeşit krize girmiş gibiydi.
-"Beren hanım?" Hala sallanıyordu. Çığlıklar atıp inleyerek ağlıyordu.
-"Aç şu kapıyı. Açççç." Güçlü bir çığlık daha duyuldu evin içinde. Aras onu sakinleştirmesi gerektiğinin bilincindeydi. Omuzlarına daha sert bastırdı. Yine olmadı. Bu defa kollarından tutup sarstı. Kendine gelir gibi olduğunda bu defa karanlıktan dolayı onu düşman sanarken elinden kurtulmak için debelenmeye başladı. Uzun tırnaklarını Aras'ın kollarına geçirdi. Aras içinse bu hamle kolaydı. Karşısındaki kız oldukça küçük ve kondisyonsuzdu. Onu incitmeden kollarından tuttu. Bu defa uzun tırnakları yüzüne doğru gelince bunun böyle olmayacağını düşünerek onu çevirdi. Sırtını göğsüne yaslayıp ellerini avucunda toplayıp belinden kavradı.
-"Benim Aras. Korumanız. Güvendesiniz. Korkmayın." Hırçın hareketleri yavaşladı. Önce güvenli bir ses duyduğu için duraksadı. Tanıdık birilerine ihtiyacı vardı. Sonra seslendi.
-"Aras." Emin olmak istedi. Aras'ın ona verdiği cevapla rahatladı.
-"Evet benim." Beren bir anda bütün enerjisi çekilmiş gibi kendini boşluğa bıraktı. Ancak düşmedi. Aras onu sımsıkı tutup düşmesine izin vermedi.
-"Aras söyle çabuk ışıkları açsınlar. Çabuk. Karanlıkta kalamam ben. Burası çok karanlık." Sesindeki yalvaran tonu Aras fark etti. Neden bu kız karanlıktan bu kadar çok korkuyordu ki?
-"Sakin olun. Birazdan çocuklar elektriği açacak. Sadece panodan şarteller atmış." Ona açıklama yaparak biraz olsun rahatlamasını istiyordu.
-"Çabuk lütfen." Aras onu yandaki koltuğa yatırdı. Hala kısık sesli yalvarmalarını duyuyordu. Birkaç dakika sonra ışıklar geldiğinde kahve gözlerini Beren'e çevirdi. O an gördükleri ile şok oldu. Saçı başı dağılmış mavilerinin çevresi kızarmıştı.
-"İyi misiniz? Doktor çağırmamı ister misiniz?" Başını şiddetle iki yana salladı.
-"Hayır. İyiyim." Aras merakla yüzüne bakıyordu. Beren fark etti hemen.
-"Neden öyle bakıyorsun?" Gözleri merakla kısıldı Aras'ın.
-"Sadece bir şey merak ediyorum."
-"Neyi?"
-"Neden karanlıktan korkuyorsunuz? Babam sizi anlatırken çok asi, korkusuz demişti bana oysaki." Derken buldu kendini.
-"Onlar eskide kaldı. Babanın tanıdığı gibi biri değilim artık." dedi üzgün ses tonuyla.
-"Neden?"
-"Çünkü babamda onun tanıdığı gibi kalmadı. Bu yüzden hem kendi değişti hemde beni değiştirdi. Baban babamı severdi. Sana nasıl anlattı bilmiyorum ama o öyle biri değildi. Kendi kızının canını yakacak kadar zalim." Aras birşeyler döndüğünü anladı. Sorgulamaya devam etti. Ve o gece Beren ilk defa içini birine döktü. Babasının yaptığını anlatıp bu yüzden bu eve taşındığını ve kendisiyle alakalı hiçbir bilgiyi ona raporlamamasını istedi. Duydukları ile Aras o kadar kızgındı ki Beren'in istediğini yaptı. Kız nereye giderse bir tek Aras ona eşlik ediyor, abisi gibi koruyordu. Büyük eve de tektük bilgiler veriyor onların çenelerini kapatıyordu. Ancak bir gün ikisi yalnızken silahlı saldırıya uğramışlar ve bu haber Ferit beyin kulağına gitmişti. Hemen adamlarını gönderip onları kurtardı. Kurtarır kurtarmaz da Aras'a öyle bir kızmıştı ki. Kızını böyle bir tehlikeye attığı için silah bile çekip vurmaya kalkışmıştı. Ancak Beren Aras'ın önüne geçip ona siper oldu.
-"Eğer ona zarar verirsen seni ömrüm boyunca affetmem. Asla yüzümü göremezsin Ferit Bozoğlu." Ferit bey kızının bu tehdidi karşısında el mecbur silahını indirip Aras'ı affetti. Onların kendi başlarına iş yaptıklarını anladığı için yanlarına kendi kurduğu koruma ordusunu verdi. Aras'a artık güvenmiyordu. Beren konusunda bilgi vermeyeceğinden adı kadar emin olduğu içindi bu önlem.
-"Tek bir hatan daha olursa kendini ölmüş bil çocuk." Ve rüzgar gibi esip gitti. Ardından bağıran Beren'i duymamazlıktan gelerek.
-"Hiçbir şey yapmana izin vermem Ferit Bozoğlu."
O anlar gözlerinin önünden geçerken Aras ve Beren birbirlerine baktı. Beren sırıttı.
-"Yalnız fena kızdı. Seni bir daha yakalarsa beynine çiviyi çakar dikkat et." Aras muzipçe güldü.
-"En sevdiğin koruman olduğum için beni yine koruyacağını biliyorum." Yüzündeki tebessüm büyüdü ve kahkaha attı.
-"Hepp.... " İkili odaya giren garsonla sustu. Önlerine bırakılan içecekleri yudumladılar. Aras sıkıntılı Berense babasını bu akşam sinirden kudurttuğu için mutluydu.
Gecenin ilerleyen saatlerinde mekan oldukça kalabalıklaşmıştı. Özellikle locaların olduğu bölüm takım elbiseli adamlar ve açık seçik giyinen kızlarla doluydu. Beren birçok bürokrat, sanat ve futbol hayatından insanın mekanlarına gelip localarda ayaküstü çıtır kızlarla seks yaptıklarına şahit olmuştu. Bu yüzden yadırgamıyordu artık. Adamların mekanı burasıydı. Babası Ferit Bozoğlu onların bu pisliklerini biliyor hatta bilmekle de kalmayıp eline kanıtlar topluyordu. Sevkiyatlar geldiği zaman da bu kanıtları gün yüzüne çıkarıp istediğini almak için tehdit ediyordu. Sistem artık bu şekildeydi. Herkesin bir kanıtı vardı babasının elinde. Ve herkes onun istediklerini yapmak zorundaydı. Yoksa tüm pislikler medyaya düşer o kişinin hayatı biterdi. Beren ise bunları umursamıyordu. Keşke ifşa etse bile derdi. Zira hemcinslerinin böyle ahlaksızca aldatılması zoruna gidiyordu. Daha fazla tahammül edemedi.
-"Aras kapıdaki adamlara söyle arabayı hazırlasınlar eve geçeceğiz. Kapıda haberciler varsa onları uzaklaştırın. Birde onlarla uğraşmayalım." Aras başını sallayarak locadan çıktı. Birkaç dakika sonra ise tekrar odaya geldi.
-"Yola çıkmaya hazırız. Giriş temiz." Beren çantası ve montunu alıp ayaklandı. Üstüne başına çeki düzen verip kendinden emin adımlarla merdivenlere yöneldi. Yüksek topuklu ayakkabılarına dikkat ederek merdivenlerden indi. Ayağında varla yok arası gibiydi. O kadar alışkındı ki yürürken hiç zorlanmıyordu. Bu da onu daha özgüvenli gösteriyordu. Güzel bir kızdı. Herkesin kendine hayran hayran baktığını da görebiliyordu. Ama kimseyi umursamadı. Aras'ın kendisi için açtığı yoldan emin adımlarla yürüdü. Çıkışa geldiğinde arabasını getiren valenin inmesini bekledi. O sırada korumalar paparazileri tutuyor ona yaklaştırmıyorlardı. Bundan istifade hızlıca arabasına bindi Beren. Ve arkasındaki konvoyla beraber Cihangir'deki evine doğru yol aldı.
Eve geldiğinde direk olarak odasına çıkıp üzerindekileri aceleyle çıkarıp kendini banyoya attı. Sıcak bir duş alıp yatağına girdi ve uykunun kollarına bıraktı kendini.