Beren şaşkınlık içinde jakuziye girip yanına oturan Lukas'a baktı. Kollarını göğsüne siper edip ona kızgınlıkla bakarken Lukas'ın pek umrunda değildi açıkçası. Başını jakuzinin mermerinr yaslayıp gözlerini yumması ise hiç beklenmedikti.
-"Ne yapıyorsun sen ya?"
-"Dinleniyorum. Çok yorgunum." Bu rahatlık karşısında daha ne kadar şaşırabilirdi bilmiyordu Beren.
-"Sen beni delirtmek mi istiyorsun? Bi ne pişkinlik ya. Ne hakla odana girersin. Birde tutmuş çıplak halde jakuziye gidiyorsun." Lukas gözlerini açtı. Önce köpükten dolayı görünmeyen bedenine bakıp ardından gözlerini Beren'in mavilerine çevirdi yeşillerini.
-"Görmediğim birşey yok. Beraber duş aldığımızı unutmuş olamazsın." O anı nasıl unutabilirdi.
-"Zorla aldırmıştın. Ayrıca gördün diye şimdi benim alanını işgal etmen gerekmiyor."
-"Ahh. Hadi ama Beren. Zorla oldu ama devamında ne olduğunu sende çok iyi biliyorsun. Sana isteğin dışında hiçbir şey yapmadım. Bu bile bana biraz olsun tolerans gösterileceğinin bir kanıtı. Hem ikimizde iki yetişkin insanız. Bunun senin içinde keyifli olduğunu düşüyorum." Doğru birlikte olma konusunda vazgeçmişti. Ancak Beren'in içinde hala ona karşı öfke vardı.
-"Hala kendini haklı görmen gerçekten iğrenç." dedi sonunda öfkesine sığınıp. Lukas ise sakinlikle ona yaklaşıp belinden tuttuğu gibi kucağına çekti. İkili arasındaki ten teması gittikçe ateşli bir hal alıyordu. Birbirlerinin bedenleri arasında hiçbir mesafe yoktu. Belindeki eller yavaş yavaş sırtına çıktı Beren'in. Usulca orayı okşarken Beren nefesini tutmuş Lukas'ın yediklerine bakıyordu.
-"Haklı değilim. Sana sonuna kadar hak veriyorum. Seni kaçırmamalıydım. Bunun için bir tık pişmanım. Ama bunu aramızda halledemez miyiz? Bu olayı unutup yeni bir başlangıç yapsak. Benimle yeniden tanışsan?" Bu istek karşısında bir an afallasa da şuan başka bir sorunu vardı. Bacaklarının arasından kadınlığına oldukça yakın duran ve kendisine temas eden Lukas'ın aleti... Solukları hızlandı alnı ter içinde kaldı.
-"Bunu beni kucağından indirdikten sonra konuşalım." Lukas anladı. Bu yüzden onu bilerek kendinden uzaklaştırmadı
-"Yok böyle iyi."
-"Bak hala baskı uyguluyorsun bana. Benim baskı yapılmasından hoşlanmadığımı öğren önce."
-"Baskı değil ihtiyaç. Tenine ihtiyacım var anlamıyor musun? Benimle birlikte ol anlamında söylemiyorum. Şöyle yanımda durman, kucağımda oturman bile benim için bir ihtiyaç." Lukas'ın isteğini dinlemek biile işkenceydi o anlarda. Zira kendini ona bastırmamak ve inlememek için zor tutuyordu kendini. Ne oluyordu böyle. Daha düne kadar kendini zorla öptürürken 'ancak zorla öptürürsün kendi isteğimle asla öpmem' diyen bir kadındı o. Şimdi ise ihtiyaçla kıvranıyordu.
-"Şuan çok yanlış bir an tamam mı? Başka zaman konuşuruz bunları."
-"Şimdi konuşalım. Bir şans ver. Arkadaş olalım. Eski Lukas'ı unut." Biraz doğruldu ve o an dudakları arasındaki mesafe azaldı. Milimler vardı.
-"Ben zorba biriyim doğru. Ama inan bana ilk defa böyle karşımdaki insanın fikirlerini değiştirip ikna etmeye çalışıyorum." Yaklaşıp Beren'in çenesinden öptü.
-"İlk defa birinden kendi isteğiyle bana yaklaşmasını istiyorum. Hadi ama güzelim. Ne kaybedersin. En fazla silahını çıkarıp vurursun beni ne olacak." Lukas gülerek bunu söyledi. Beren ise içindeki ateşi söndürmeye çalışsa da fayda etmedi. Tek çözüm vardı. O an yaptığı şey için asla pişman olmayacağı bir şey yaptı. Kollarını göğsünden çözüp Lukas'ın boynuna doladığı gibi dudaklarına yapıştı. Bu ani hareketle şaşıran Lukas önce bir an duraklasa da ardından karşılık verdi. Hayâlini kurduğu o dudaklar kendini öpüyordu inanılır gibi değil. Tatlı şeker tadını aldığında gülümsemesi hafifledi. Bu tadı bi yerden tanıyordu. O sırada Beren kendini Lukas'a daha çok bastırıyor göğüsleri Lukas'ın göğsüne yapışmış, parmakları onun en sesindeki tutamları kavramıştı. Lukas güçlükle dudaklarını ondan kurtardı. Hiç istemese de gerçeği öğrenmek için yapmak zorundaydı.
-"Şeker mi yedin sen?" Beren ter içinde kalmış bir şekilde başını tavana doğru kaldırdı. Boynunun o seksi görüntüsü karşısında Lukas zorlukla duruyordu ama sabretti.
-"Hayır."
-"Ne yedin? Bi şeker tadı alıyorum senden?" Beren dişlerini sıktı.
-"Bana bir şeyler oluyor. Hiç yapmak istemediğim şeyler yapmak istiyorum."
-"Ne gibi?"
-"Seninle sevişmeye kalkmak gibi. Öpmek gibi. " Lukas kahkaha attı.
-"Şans ver yeniden tanışalım demiştim ama bu kadar da değil. Sence de fazla hızlı gitmiyor muyuz Beren hanım." Beren onun ensesindeki elini yavaşça çenesine getirip avuçları arasına alıp sıktı. Bu sırada da yüzünü onun yüzüne yaklaştırmayı ihtmal etmedi.
-"Bana bak benimle dalga geçip durma seni gebertirim. Şuan ne kadar zor durumdayım biliyor musun?" Gözlerini kapattı ve o anki hisle kalçasını hareket ettirdi. İstediği şey akıl alır gibi değildi o da farkındaydı. Ama bedenine engel olamıyordu. Nefes nefese kalmış bir halde tekrar kalçasını oynatacaktı ki Lukas'ın parmaklarını belinin çukurunda hissetti.
-"Şşttt güzelim tamam sakin ol."
-"Kolaysa sen ol. Birşeyler oldu diyorum sana. Kendime engel olamıyorum. Şuan şu odadan dışarı çıksam ilk gördüğüm erkeğin üstüne atlayacak gibi hissediyorum." Son kurduğu cümle ile Lukas'ın kuşları çatıldı.
-"Cazzo. O ne demek öyle." Beren'in sabrı kalmamıştı. İnledi.
-"Ahh. Yeter. Sus artık." Lukas Beren'in çenesinden tutup kendisine bakmasını sağladı. Ancak yüzüne bakmak istemedi çenesini ondan kurtarmaya çalıştı.
-"Hey bana bak. Sana soru soracağım cevap ver tamam mı?" Beren cevap vermedi.
-"Jetteyken birşey yiyip içtin mi?" Beren o an kalakaldı. Ona karşı direnmeyi bırakıp yeşillerine baktı.
-"Evet." Lukas'ın gözleri kapandı hiç olmasını istemediği birşey gerçekleşmiş gibi. Sonra geri açtı.
-"Ne yedin?"
-"Yatak odasındaki mini buzdolabından kendime bir kadeh şarap ve atıştırmalık bir bar alıp yedim." Lukas'ın gözlerinin seytanice parladığını görünce birşeyler var olduğunu anladı.
-"Ne var? Neden öyle bakıyorsun? Ne vardı da onların içinde ben bu hale geldim." Olduğu yerde resmen acı çekerek kıvranıyordu. Çok fazla hareket ettiği için Lukas onun ellerini avucunda toplayıp kelepçe yapmış onun poposuna bastırıyordu.
-"İçtiğin içki ve yediğin bar afrodizyaklı. Misafirlerime ikram edilmek için hazırlanan özel yiyecekler mia bella. Sende onlardan yemişsin. Normalde bir çeşit ikram ederiz çünkü fazlası düz duvara tırmandırır. Sen iki çeşit yediğin için bu kadar kıpırtılısın ve seks yapmak istemenin sebebi de bu." Lukas bunları söyleyip ardından kıkırdayarak gülünce dişlerini sıkarak onun yüzüne kızgınca baktı.
-"Allah belanı versin senin Lukas." Lukas ise eğlenceli bir ifadeyle kendini kasmaktan yüzü kıpkırmızı olan Beren'e bakıyordu.
-"Tanrı belamı veriyor zaten her gün mia bella."
-"Ellerimi bırak." Anında bıraktı. Kollarını tekrar Lukas'ın boynuna sarıp bedenlerini birbirine yapıştırdığında Lukas çoktan onun kalçasını sımsıkı tutup yüzünü Beren'in boynuna gömmüştü. Derin ve tutkulu öpücükler bırakırken olmayan aklı daha da uçtu Beren'in.
-"Buna hemen bir çözüm bul yoksa seni gebertirim." Onun tehditlerini ciddiye bile almıyordu Lukas. Eğleniyordu. Gülümsediği tenine değen öpücüklerden de belliydi Beren anladı.
-"Çözümü belli aslında." dedi alayla.
-"O çözümü seninle yapacağıma gider kapındandaki korumayla yaparım daha iyi." Lucas'ın eğlenen ifadesi bir anda gitti. Kaşları çatıldı.
-"Yapta Türkiye'ye kellesini yollayayım." Birbirilerine ölümcül bakışlar atmaya başladılar.
-"Umrumda değil. Adam senin adamın ne yaparsan yap."
-"Saçmalamaya başladın gerçekten."
-"O zaman bir çözüm bul. Görmüyor musun halimi. Çözümü ne?" dedi sinirle.
-"Önce sana soğuk bir duş aldıralım güzelce." Beren'in cevap vermesine fırsat vermeden kucağında onunla beraber kalkıp banyoya yöneldi. Bu sırada Beren hiç utanma bile hissetmeden kollarını onun boynuna daha sıkı sardı düşmemek için.
-"Geçer mi?"
-"Hafifler belki."
-"Ne demek belki? Sen çözümünü bilmiyor musun?"
-"Güzelim ben sadece işime yarayacak duruma bakarım. İlacı veririm gerisi onlara kalmış. Sabaha kadar bizim kızlarla seks yapıp ilacın etkisi yaşarlar. Yani çözümü belli." Beren inleyerek başını tavana kaldırdı. Neredeyse isyan edecekti.
-"Allah'ım bana yardım et yoksa kötü şeyler yapacağım. Nolursun." dedi kendi kendine. Lukas ise onu keyifle dinliyordu. Resmen aradığı fırsat ayağına geldi. Öpmeye hasret olduğu kız şuan çırılçıplak karşısındaydı. Üstelik kucağında ve arzuyla ona dokunuyordu. İlacın etkisinde olsa bile güzeldi onun için. Banyoya girdiklerinde Beren'i kucağından yavaşça indirip suyu açtı.
-"Bu biraz irkitebilir seni ama işe yarayacağını düşünüyorum." Ve aniden soğuk suyu açıp onun üzerine tuttu. Aniden gelen soğuklukla çığlık atıp kaçmaya çalıştı ancak Lukas tarafından engellendi.
-"Şşttt rahat dur."
-"Buz gibi suyla kolay sen dur." Kendini çekmeye çalışsa da beceremedi ve bir laf dakika boyunca bu işkenceye maruz kaldı. Ardından su sıcağa döndüğünde Lukas Beren'e sımsıkı sarılıp suyun altına çekti ve bir süre suyun kendilerini ısıtmasına izin verdiler.
-"Bugün yaşanan her şey burada kalacak Morosini. Tek bir anını dahi birinden duymayacağım. Duydun mu beni?"
-"Duydum mia bella." dedi uslu bir çocuk gibi. Anlatmaya niyeti yoktu zaten. Tekrar konuştu Berenden ses gelmeyince.
-"Şimdi nasıl hissediyorsun?"
-"Düz duvara tırmanacak gibi." Beren'in cevabı Lukas'a kahkaha attırdı.
-"Hala mı?"
-"Hala."
-"Peki sana yardımcı olmamı ister misin?" Sorduğu sorunun ucu açıktı. Nasıl yardımcı olabilirdi ki? Aklına sadece bir yöntem geliyordu.
-"Nasıl olacak o?"
-"Yapacağım şey için umarım kızmazsın." Beren bir an anlamadı.
-"Ne?" Sorusunun ardından bir anda Lukas'ın elinin göbeğinden yukarı doğru tırmandığını ve sol göğsünü avuçları arasına aldığı hissedince şok oldu.
-"Ne-neee yapıyosun?" Panikle ondan kurtulmaya çalıştı ancak çelik gibi sert eller buna engel oldu.
-"Şşttt sakinleş. Biraz rahatla."
-"Seni öldürmemi mi istiyorsun? Senden böyle bir yardım istemiyorum kot kafalı. Çek elini üzer-." Hala da konuşmaya devam ederdi ta ki Lukas onun göğüs uçlarını parmaklarının arasına alıp okşayana kadar. Yüzünü Beren'in boynuna gömdü. Küçük küçük öpücükler kondurdu.
-"Lukas yapma." dedi nefes nefese. Ancak Lukas onu dinlemedi.
-"Şştttt." dedi sadece. Öpücükleri ve göğsünün yoğrulması Beren'in içindeki yangını daha da harlamıştı. Birkaç dakika sonra parmaklar çekildi. Beren onun neden ellerini çektiğine bakacaktı ki hızla bedeninin çevrildiğini hissetti. Lukas önce onun gözlerinin içine baktı ardından eğilip usulca dudaklarını Beren'in göğsüne yasladı.
Göğsündeki dudaklar öyle şehvetle öpüyor ve emiyordu ki Beren başının döndüğünü hissetti. Tutunma ihtiyacı ile geriye doğru adımlayıp soğuk fayanslara yaslandı.
-"Lukas." İsmi dudaklarından yalvarırcasına çıkmıştı ancak Lukas'ın içindeki o derin hisler öyle güzel bir ahenkle kulağına çaldı ki.
-"İnan bana bu anı hiç unutamayacaksın." Onun dediklerini bile duymuyordu.
-"Senden nefret ediyorum adi pislik." Lukas ise hos bir tonda güldü.
-"Ben sana bayılıyorum ama." Tekrar öpmeye devam etti. Birkaç dakikalık işkence sonunda dudaklar çekildi. Beren bir an boşluk hissetti lakin sonrasında göğsünün çevresi, kaburgaları ve göbeğine doğru indiğini fark etti.
-"Sakın Lukas. Yap-" dermeye kalmadan en mahrem bölgesinde onun dudaklarını hissetmesi aklının bir anda uçmasına neden oldu. Tanımadığı hisler oluyordu kasıklarında. Her bir dil darbesi bedenini yerle bir ederken elleri de boş durmuyor göğsünü suçluyordu.
-"Ahhh." Kendini tutamayıp inlerken Lukas ise oldukça keyifliydi. Normalde olsa asla yanaşamazdı ona. Şimdi yardımcı oluyor ve bu güzel bedenin tadını çıkarıyordu. Aylardır onu düşünmekten zihni karmakarışık olmuştu ama kimse bilmiyordu. Gece kulübünde gördüğü andan beri içindeki onunla sevişme isteğini bastırmaya çalışıyordu ancak olmadı. Rüyalarında bile deli gibi değiştiği zamanlar olmuştu. Uzun uzun mahrem bölgesini öpüp emdikten sonra doğrulup ayağa kalktı. Beren'in dağılmış halini görünce gülümseyerek onu kolları arasına aldı ve çevirerek arkasından sarıldı. Yüzünü boynuna gömüp derin derin öperken ellerini daha demin öptüğü o tatlı yere götürdü. Bu defa parmakları devreye girdi.
-"Birazdan rahatlayacaksın. Kendini bana bırak. Sakinleş." dedi ve Beren'in birşey söylemesine fırsat vermeden parmakları usulca mahremini oksanaya başladı. O anlar Beren'in hatırlamayacağı kadar zevk dolu geçti. Zira adeta gözlerinin önünden yıldızlar yek tek kayıyor zihni bulanıyordu. Tek hissetiğim şey deli gibi zevk aldığıydı.
Ellerini Lukas'ın elinin üstüne koyup onumla beraber kendini oksarken Lukas'ın kulağına fısıldadığını hayal meyal hatırladı.
-"Sana hayatın boyunca yaşamadığın şeyleri yaşatacağım mia bella."
-"Nasıl şeyler?" dedi nefes nefese. Güldü Lukas.
-"Zamanı gelince göreceksin. Şuan gösteremedikten sonra ne kadar anlatırsam anlatayım boş."
-"Bir daha seninle bu duruma kadar gelmem." derken Lukas'ın en hassas noktasına parmağını bastırması ile neredeyse çığlık attı.
-"Çok büyük konuşuyorsun mia bambino. Tavsiye etmem."
-"Adi pislik. Ahh." dediğinde Lukas'ın parmakları hızlandı. Deli gibi okşamaya başlayan parmaklarına karşın dakikalar sonra onun kalın sesini duydu.
-"Hadi gel." dedi. Başta ne demek istediğini anlamadı ancak dakikalar sonra vücudunda kasılmalar başladı ve birkaç dakika içinde vücudu gevşeyerek derin bir rahatlama hissetti. Tam anlamıyla orgazmın doruklarını yaşadı. Sık sık nefesler alırken başını Lukas'ın omzuna yaslayıp kendine gelmeye çalıştı.
-"İyi misin? Nasıl hissediyorsun?" Birkaç dakika nefesini düzene koymak için bekledi. Sonrasında cevap verdi.
-"Bedenim istediğini aldığı için çok mutlu ama ruhum istemediğim birşey yaptığım için kızgın." Ondan hızla bedenini kopardı. Kendini duşun altına atıp onun bakışlarını aldırmadan banyosunu yapmaya başladı. Gözleri kapanmış suyun bedenini ıslatmasını hissederken başka su sesi da duyunca gözlerini açıp ona baktı. O da kendi halinde banyosunu yapıyordu. Sanki evli bir çift gibi beraber duş alıyor bunu önemsemiyorlardı. Beren garip hissetti.
Duşlarını aldıktan sonra Beren ikili odaya geçti. Lukas köşeye bıraktığı kıyafetlerini giyip saçını kurularken Beren valizinden çıkardığı çamaşır ve pijama takımını giydi. Şimdi karşı karşıya gelir birbirlerine baktılar.
-"Bugün olanları kimseye söylemeyeceksin." Lukas onun o halina gülümsedi. Çok tatlı duruyordu.
-"Söylemem. Aramızda."
-"Bir daha odama izinsiz girmeyeceksin. Girersen vururum seni haberin olsun." İşte buna tamam diyemezdi.
-"O olmaz işte." Beren doğru duyup duymadığını anlayamadı.
-"Ne? Anlamadım?"
-"Eğer odana direk girmeseydim bu güzel anları yaşayamazdım. O yüzden beni vursan da girerim vurmasan da." Beren sonunda sinirleri elindeki havluyu çekip odanın bir köşesine fırlattı. Kolundan tuttuğu gibi dış kapıya sürükledi. Lukas istemese götüremezdi ancak onun biraz yalnız kalmays ihtiyacı olduğunu düşündüğü için çekiştirmesine izin verdi. Kapıyı açtığı gibi Lukas'ı kapıdaki korumaların şaşkın bakışları altında odadan attı.
-"Defol git bir daha da odama girme İtalya Öküzü." Türkçe konuştuğu için korumalar bir gram birşey anlamadı ancak Lukas çok az Türkçesiyle Beren'in kötü birşey söylediğini anladı.
-"Çok ayıp çok küfürbazsın. Öküz hiç hoş bir kelime değil. O ağzını çok güzel terbiye edeceğim mia bella." Göz kırpıp keyifle koridorda yürürken Beren sinirle kapıyı arkasından sertçe kapattı ve odaya girdi.
-"Allah'ın belası. Utanmaz pislik." Kendi kendine içinden onlarca şey söyleyerek saçlarını kuruttu ve kendini yumuşak yatağa attı. Saat henüz 7'ye anca geliyordu. Odanın içindeki klima serin serin eserken uykusu geldi.