Baskın

791 Words
İki gün önceden kadına verdiği kamera sisteminin durumunu kontrol etmişti. Masal asla işini şansa bırakmazdı. Herşeyi, en ince ayrıntısına kadar düşünür, kusursuz olduğuna inandığı noktada, planını hayata geçirirdi. Barlas'ı, köşeye sıkıştırmak için, oynadığı oyun için iki katı bir titizlikle çalışmıştı. Bir taşla iki kuş vuracaktı. Abisine Nazmi'yi harcatırken, kendisi Barlas'ı yiyecekti. Nazmi'nin ölmesi şarttı. Barlas'ı avucuna aldığında, o adam yaşamıyor olmalıydı. Ne abisi ne de Barlas, o adam ile konuşmamalıydı. Yoksa olacakları tahmin etmekte zorlanıyordu. Bacağında ki acıyı görmezden gelmeye çalışarak, göğsüne bastırdığı pikeye, can simidi gibi tutunuyordu. Şöyle seviyorum, böyle istiyorum, aman aşkından ölüyorum masalları zırvalamak kolaydı. İş, adamın yatağına, çıplak girmeye geldiğinde, tüm cesareti, edepsiz kız pozları uçup gitmişti. Masal, haline gözlerini devirdi. " Hadi ama, daha adamın senden haberi yok. Sana parmağının ucunu bile değdirmedi aptal." diye söylendi. Yatakta yan yan kayarak Barlas'a yaklaştı. Adamın koluna temas eden sıcak teni ile ürperdi. Masal soğuktu. Sadece karakteri değil, bedeni de soğuktu. Yazın soğuk olan bedeni, kışın bir cesetten farksız olurdu. Beyaz teni kışın ruh gibi görünürdü. Oda sevmiyordu. Memnun değildi bu soğukluktan. Etrafta, sürekli gülücükler dağıtan halinden sıkılmıştı. İnsanları kandırmak bazen yorucu oluyordu. Zorunluluk haline gelen selamlaşmalar ise midesini kaldırıyordu. Yüzüne tükrmek istediği adamlarla aynı masa da yemek yemek zorunda olmak mesela, rezil hissettiriyordu. Ama kanında ki soğukluğu kimse görsün istemiyordu. İnsanlar hakkında ki filtresiz düşüncelerini öğrenirse, kendisinden nefret edeceklerinden adı kadar emindi. Korkuyordu. Bir gün olurda ona olan sevgileri tükenir ve yalnız kalır diye çok korkuyordu. Bu yüzden ki, ailesi bile onu yetirince tanımıyordu. Çünkü aile dediği insanlara bile rol kesiyordu. Çok az insan vardı. Buz haline şahit olmasına rağmen yanında kalan. Bir kaç insan. Masal onların da normal olmadığını düşünüyordu. Normal olsalar, yanında olmazlardı, sevmezlerdi diye düşünüyordu. Kendini buna inandırmıştı. Böyle geldim, böyle gideceğim diye düşünürken, Barlas bir bakışı ile içini ısıtmıştı. İlk defa, sıcaklığın tadını almıştı. Ve bağımlısı olmuştu. Toza bağımlı, müptezeller gibi de peşine düşmüştü. Yoksunluk içinde kıvranıyordu. Barlas'ın teninden yayılan sıcaklıkla, bedeninde ki soğukluk, yerini tatlı mı tatlı bir sıcaklığa bırakmıştı. Masal, küçücük bir temasın, ruhuna ve bedenine işleyişine hayret etti. Bir adam nasıl olurda, can evinden vururdu ? Hadi onu geçtide, Masal nasıl bu kadar zayıf olabilirdi ? Huzurla gözlerini kapatan kadın, bir cesaretle yan döndü. Elini, pikeden kurtarıp, adamın sırtına attı. Avucunun altında ki sert ten, hissettiği kaslar ile derin bir nefes aldı. Hızlanan kalbi yüzünden, nefesi kesilmez, hayata veda etmezse, yataktaki adamın keyfini sürmek istiyordu. Onca çabaya hak etmişti. Etmişti değil mi ? Peki karınının tam ortasına yerleşen huzurun yanında ki his neydi ? Sanki kötü birşey olacakmış, büyü bozulacak, prensin kaybedecekmiş gibi düşündürten, midesini burkan hissin adı neydi ? Barlas, sağa dönüp, elini yana attığında, Masal endişeyle nefesini tuttu. Uyanmasından kokarak, kıprıdamadı. Barlas, elini beline atıp çekince, başı göğsüne yerleşti. Bacaklarını bacaklarının arasına sıkıştırdı. Bedenleri iç içe geçti. Burnunu kızın saçlarına gömüp, uykusuna kaldığı yerden devam etti. Masal put gibi uzanıyordu. Adam uyanacak korkusundan, sessiz nefesler alıyor, gözünü bile kırpmıyordu. İstediğini almıştı ama uyansın istemiyordu. Bu an bitmesin, bir ömür koynunda uyusun fena olmazdı. Korkuyu yavaş yavaş atlatan beyni, bulundukları pozisyonu idrak ettiğinde, dudağını dişledi. Bu kadarı çok fazlaydı. Bu yakınlık çok fazlaydı. Hazır olduğunu sanıyordu. Adam koynuma gir dese, seve seve, koşa koşa yaparım kafasındaydı. Şimdiyse, tam tersiydi. Durma noktasına gelen kalbine lafı yoktu. Napsındı zavallı, az beklemeişti. Masal adamın kollarında, çırılçıplak, kefese hapsedilmişcesine uzanırken kırılan kapının sesi ile sıçradı. Başta sesin ne olduğunu, nereden geldiğini anlamaya çalıştı. Odanın dışından gelen adım sesleri ile, gözleri korkuyla büyüdü. Kimdi bunlar ? Eve kim girmiş olabilirdi ? Korkuyla titreşen, ağlamaya hazır gözleri Barlas'a kaydı. İlacın etkisinin çoktan geçmiş olması gerekiyordu. Ama Barlas hala kendine gelmemişti. Seslere rağmen, kılı kıpırdamamıştı. Masal, adamı uyandırmak ile uyandırmamak arasında kalmıştı. Abisin, İsa abisi gibi illegal işlerde olduğunu biliyordu. Ama Barlas'ı basit bir veteriner olarak tanıyordu. Adam temizdi. Abisinin işlerinden uzak duruyor, belinde silahla gezmiyordu. Tamam çapkındı. Adamın yer altı dğnyasından olan kadınlarla yatmak gibi pis bir huyuda vardı. Ama abisine güveniyordu. Abisinin götünü toplayacağına inanıyordu. Masal bilseydi ki, Barlas en az abileri kadar tehlikeli ve devlete hizmet ediyor, adama takar mıydı ? Odanın açılan kapısı ile Barlas'ın göğsüne yaslı olan başını çekip doğruldu. Karşısında görmeyi umacağı en son adamı gördü. İsa Harlı. Abisi. Arkasında ise kızgın bir boğa gibi bakan Nazmi vardı. Masal yutkunup başını öne eğdi. Şimdi sıçmıştı. Büyük sıçmıştı. Abisi kesin vuracaktı. Diri diri gömecekti. Belki de etlerini lime lime edecekti. Üzerinde ki pikeyi titreyen elleri ile zorlukla boynuna kadar çekti. Saçlarının yüzüne düşmesine izin verip, abisinin varlığını redetti. Korkudan akan gözyaşlarına izin verdi. Şimdi ağlamak için çok geçerli bir sebebi vardı. " Sizin sülalenizi sikmez miyim ? " diye kükreyen abisi ile omuzlarını içine doğru çekti. Yanında kıpırdanan adama bakmaya ise hazır değildi. Bir birine giren olaylar silsilesinden nasıl çıkacağını düşünecek aklı eror vermişti. Sadece ölümünü bekleyen idam mahkumu gibi olacakları bekliyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD