Sabah yine kumruların sesi ile açtım gözümü. Sonra bir anda zıpladım yerimden. Dün akşamki olanları hatırlıyordum.
Mustafa ve ben artık sevgiliydik. Bunu idrak edebilmem çok zordu. Hayalini bile kuramayacak haldeyken şu an o benim sevgilimdi.
Hemen telefonuma baktım. “Günaydın sevgilim” diye mesaj atmıştı.
Mesaj attığı yetmiyor bir de sevgilim yazmıştı.
Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu ben nasıl hastanede yüzüne bakacaktım.
Hemen kalkıp elimi yüzümü yıkadım. İçim kıpır kıpırdı. Hemen hastaneye gidip onu görmek istiyordum.
Hızlıca hazırlanıp evden dışarı çıktım. Koşa koşa durağa gidiyordum ki o aradı.
“Günaydın sevgilim” dedi.
“Günaydın “ dedim kıkırdayarak.
“Üstündeki sarı elbise sana çok yakışıyor. “ dedi. Üzerime baktım evet sarı elbise giymiştim. Sonra etrafıma baktım yolun karşısında araba ile beni bekliyordu.
Telefon kulağında el sallayıp gülümsedi bana. Yolun karşısına geçtim. Arabaya binince ne yapacağımı bilmiyordum acaba uzanıp öpsem mi diye düşündüm ama bunun için çok erkendi.
“Saat kaçtan beri burada bekliyorsun”
“1 saat falan oldu” dedi gülerek. Davranışlarındaki karizmatik tavırlar beni cidden içine düşüyordu. Öyle bir havası vardı ki içine insanı alıyor ve bırakmıyordu. Gözlerimin içine sanki beynimi görüyor gibi bakıyordu.
“Evet bence de erken “ dedi.
“Anlamadım” dedim.
Bana en karizmatik gülüşü ile baktı. Sonra alt dudağını ısırıp yola baktı. Benim o dudağında gözümün kalmış olması ve nefes almamam dışında bir sorun yoktu.
Yolda ilerlerken kırmızı ışıkta durduk. Ben dalmış telefon ile oynuyordum.
“Off be” dedi bir anda.
Yanıma döndüm dışarıda bir şeye bakıyordu.
“Ne oldu “ dedi.
Kaşı ile yandaki arabayı gösterdi.
“Bu ne” dedim.
Sonra yola bakıp iç çekti. Kafasını gülümseyerek iki yana salladı.
“Hayalimdeki araba” dedi.
Ben arabadan pek anlamazdım ama bakınca güzel bir şeye benziyordu.
“Honda civic 2012 model 1.6 çelik jant sanruflu ve siyah. “ arkası arkasına arabanın özelliklerini sayıyordu.
“Ölümün olacaksa bu arabanın elinden olsun” dedi.
Omzuna vurdum.
“Saçmalamayı keser misin”
“Çok ciddiyim belen ölmeden bu arabadan almak istiyorum. Bir kez olsun binmek istiyorum. Bunla dümdüz yolda 180 e çıkıp rüzgarı hissetmek istiyorum. Bunun içinde ölsem de gram üzülmeyeceğim. “ dedi.
“Komik değil mustafa. Ölüm falan bahsetme öyle şeylerden. “ dedim üzülerek. Önüme döndüm.
Elini yanağıma uzattı. Yanağımı okşarken ona döndüm.
“Merak etme daha sana yeni kavuştum öyle kolay kolay bırakmam” dedi.
Biraz olsun yumuşamıştım. O sırada hastaneye ulaşmıştık. Arabayı otoparka geçirince herkes bize bakıyor gibi hissediyordum.
Sonra kafeteryanın önüne geldik. Ben beklenti içinde ona bakıyordum ilişkimizi insanlara hemen söyleyecek miydik yoksa belli bir süre daha arkadaş gibi mi davranacaktık.
O an elime uzandı. Elimi tutunca şaşkınlıkla elime baktım.
İlerleyip benimle beraber bizim ekibin her zaman oturduğu masaya oturdu. Daha bizimkiler gelmemişti banka yanıma oturdu. Ben de arkaya doğru yaslandım. Salak salak gülmeme engel olamıyordum. Ne o ne de ben.
O sırada bizim ekipten deniz ve su geldiler. Melike her zamanki gibi geç kalmıştı.
Bizim masaya doğru kıkırdayarak geldiler hatta deniz kıkırdamayı bırakıp kahkaha atıyordu. Masaya gelip oturunca önce mustafanın elini sıktı.
“Tebrik ederim kardeş sonunda yani . Biraz daha olmasaydı bu iş ben ikinizi zorla evlendirmeye götürecektim. “ dedi.
Su ise bana her zamanki imalı bakışlarını atıyordu. Gülümsedim sadece . O sırada diğer masadan bize bakan sinsi bir gözle göz göze geldim.
Emine.
Mustafaya karşı bir hissi olduğuna adım gibi emindim. Buna ister kadın hissi deyin ister kuruntu ama hislerimde asla yanılan bir insan olmadım. Bu kızın mustafada gözü vardı. Bana baktıktan sonra gözü ona doğru kaydı. Ne kadar da oyulası gözleri vardı. Şaşı da bakıyordu. Ben gözlerini çıkarıp yeniden yerine takınca belki düzelirdi.
Ona karşı en meydan okuyan bakışımı attıktan sonra yanımdaki mustafaya döndüm. Bana aşık gözleri ile bakıyordu. Ona kimin baktığının bir önemi yok o beni seviyordu. Yüzüne dokunmak istedim ama insanların içinde bu hoş olmazdı. Ben de vıcık vıcık ilişkisi olan insanlardan hoşlanmazdım ki burası bir iş yeriydi hareketlerimize dikkat etmek gerekiyordu.
Gözlerimiz birbirine her şeyi anlatıp konuşuyordu sanki. Kulağıma doğru eğildi.
“Bence de insanlar var daha sonra” dedi göz kırparak.
“Yok artık” dedim şaşırıp.
“Sen benim beynimi falan mı okuyorsun” dedim.
Kafa salladı.
Yukarı çıkma saatimiz gelmişti. Hep beraber çıkıp çalışmaya başladık. Su ve deniz her fırsatta bana gülüyordu.
“Hainler nereye kayboldunuz siz dün” dedim.
“Sizi yalnız bıraktık oğlum daha ne istiyorsunuz “ dedi.
“Şaka bir yana çok yakışıyorsunuz. İnşallah çok mutlu olursunuz güzelim benim” dedi bana en içten sarılışı ile sarılıp.
Gün içinde onu düşünecek pek fırsatım olamamıştı. O kadar yoğun çalışıyorduk ki biraz olsun işimiz azalınca su ve stajyer kızların yanına geldim.
“Ay bu yoğunluk be” dedim.
“Evet abla” dedi kızlardan biri renkli gözlü güzel bir kızdı.
“Ben söyleyecem beni bir daha buraya vermesinler ya çok yoğun “ dedi. Güldüm çok haklıydı.
“Hastanenin her yeri böyle nereye gitsen aynı” dedim.
“Yok daha rahat ve güZel yerleri var “ dedi.
“Neresiymiş orası söyle ben de gideyim” dedim.
“Abla buranın bir üst katı efsane. “ dedi mustafaların katından bahsediyordu.
“Rahatlığından değil abla ya orda bir çocuk beğendi onun için orayı istiyor “ dedi. Bıcırık küçücük boyuyla bir de çocuk beğenmiş.
“Kimmiş o be” dedi su.
“Valla abla adını bilmiyorum ama esmer hafif çekik gözlü kasları olan bir çocuk” dedi kız anlatırken gözleri kaymış hayal alemine gitmişti. Çocuğu anlatırken kendinden geçti resmen. Ama öyle birini düşündüm o katta. Kattakileri düşündüm ama öyle biri yoktu ki orda.
“Öyle birimi varmış orda” dedim hala aklıma mustafa gelmiyordu.
“Var abla adı şeydi mustafa” dedi.
Su ile jet hızı ile birbirimize baktık. Sinirden dişlerimi sıktığım belli oluyor muydu acaba. Sadece gülümsedim. Su sonra kıza doğru elinde kalemle döndü.
“Çiçeğim onun sevgilisi var” dedi. Kız üzülerek yüzü düştü.
“Hadi ya kesin çirkindir sevgilisi de. Böyle yakışıklı çocukları kim kapıyor hiç anlamıyorum” dedi.
“Ben” dedim sinirlerime hakim olmaya çalışır sesimle.
“Benim sevgilim o bitanem. Kendine başka birini bul sen” dedim kıza öpücük atarak. Ardından
“Müsadenizle çocuklar” deyip yanlarından ayrıldım. Kız yarın yalvarsalarda buraya gelmeyecekti. Küçücük kızı kıskanacak değildim ama bu durum canımı sıkıyordu.
Yukarı çıkıp ne olup ne bittiğini kontrol etmem gerekiyordu. Çocuğu boş bırakmaya gelmezdi. Yukarı doğru çıktım. Katta her yerde onu arıyordum. Orta deske geçtim. Koridorun sonunda bir odadan elinde tedavi tepsisi ile çıktı.
Arkasından da hasta yakını olduğunu düşündüğüm bir kız ona bir şeyler söylüyordu. O da dinleyip kafa sallıyordu.
Ardından kızın yanından giderken kız o farketmeden cebine bir kağıt bıraktı. Yanıma doğru yürürken beni farkedip gülümsedi.
“Hoşgeldin” dedi gülerek.
“Sen benim bir yanıma gelsene” dedim onu yangın merdiveninin oraya çekip cebindeki kağıda uzandım. Kağıdı çıkarıp gözünün önünde tuttum.
“Bu ne mustafa” dedim.
“Bilmiyorum ne” dedi şaşkınca kağıda bakıyordu.
Elimden alacakken çekip ben okudum.
“Numaram bu beni ara. 05*********”
“Bu ne mustafa” dedim sinirle ilk günden olacak şey değildi bu ama her şey üst üste geliyordu.
Kendimi ona karşı aşırı yetersiz hissediyordum sanki o benden daha güzellerine layıkmış gibi geliyordu.
“Hayatım bilmiyorum “ dedi.
Ona karşı yetersiz olduğumun sinirini ondan çıkarıyordum sanki.
Elimi tutmak için uzandı ama ben çektim.
Sinirle aşağıya indim. Peşimden seslendi ama şu an onunla konuşmak istemiyordum.
Sinirle aşağıya indim su ne olduğunu sorsada konuşmak istemiyordum.
Gerçekten ben onun için yetersiz miydim o aşırı yakışıklıydı bir de kendime bakıyorum ortalama sayılabilecek bir tipteydim.
Üzerimi giyinip çıkıyordum ki hastaneden kapının önünde beni bekliyormuş
“Belen beni bekler misin konuşmamız lazım” dedim.
“Konuşmak istemiyorum eve gidecem bırak” dedim o sırada yağmur yağmaya başlamıştı. Ben gerçekten şansıma sıçmak istiyordum.
“Tamam gel seni eve bırakayım” dedi.
“İstemiyorum” dedim.
Zorla kolumdan tutup arabaya bindirmişti beni.
“Bırak sana seninle şu an konuşmak istemediğimi söyledim neden anlamıyorsun şu an birbirimiİ kırmaktan başka bir şey yapmayacağız”
“Konuşacağız beni kırsan da kafamı koparsan da konuşacağız “ dedi.
Arabayı otoparktan çıkartıp bizi kimsenin göremeyeceği bir yere getirdi. Zaten o kadar yağmur yağıyordu ki kimse bizi istese de göremezdi.
Arabayı parkedip bana baktı.
“Evet dinliyorum sorun ne” dedi.
“Konuşmak istemiyorum mustafa” dedim.
“Belen lütfen yüzüme bakıp konuşur musun”
“Ben sana layık değilim değil mi “ dedim.
“Ne “ dedi anlamayarak yüzüme bakıyordu.
“Etrafında o kadar güzel kızlar var sürekli etraf seni beğenen kızlarla dolu onların yanında ben güzel bile sayılmam. Ben onlarla nasıl yarışacağım?” Dedim gözlerim doluyordu. Galiba regl olacaktım ondan bu kadar alıngandım.
“Belen bitanem delirdin mi sen”
“Delirmedim. Ya günün birinde benden daha güzel birini bulursan ne olacak. O kadar güzel kızlar var ki etrafında ben onlarla yarışamam. “ dedim.
Beni kollarımdan tuttu. Kendini bana çevirdi.
Bir anda beni kendine çekip öpmesi ile ne yapacağımı şaşırdım. Dudakları dudaklarımdayken onun kokusu burnumdan girip genzimi yakıyor nefes almamı engelliyordu. Beni öptüğünü anladığımda ne yapacağımı bilemedim.
İlk öpücüğümdü. İlk defa biri beni öpmüştü. Bunun mustafa olması gerekiyordu ondan başkası olamayacaktı bende bunu biliyordum.
Sonra benden uzaklaştı. Alnını alnıma yasladı. Kalbim kulaklarımda atıyordu aldığım nefes ciğerime yetmiyordu. Göğsüm inip kalkarken o da aynı benim gibiydi. Hatta benden daha çok etkilenmiş gibi duruyordu.
“Bu dudaklar öptüğüm son dudak olacak. Sana yemin ederim. Ömrümün sonuna kadar kainat güzeli gelse bile karşıma ben sadece sana ait olacam. Ömrümün sonuna kadar sadece sana ait” dedi.
Az önceki romantik andan sonra içimde kıpırdayan şeyler beni ona doğru çekiyordu gözlerimi açtım.
Onu yanaklarımdan kendime çekip bu sefer öpen kişi ben olmuştum.
“Senden bana söz ver” dedi.
“Söz. Ömrümün sonuna kadar sadece sana ait olacağım” dedim.
Bir ömür sadece ona ait olmak kulağa o kadar güzel geliyordu ki. Sadece ona dokunmak sadece onu sevip onu hissetmek bu dünyadan isteyeceğim tek şeydi. O isteklerimin tamamıydı.
“Seni çok seviyorum belen “ dedi.
“Bende seni çok seviyorum Mustafa “ dedim. Dudaklarımız birbirine doğru çekilirken.