Toprağından dönsün yüzün

987 Words
Sesler vardı. Çok uzaktan uğultu gibi gelen. Bir siren sesi duyuyordum ambulans sirenine benziyordu. Ve üşüyordum. Çok üşüyordum. “Beni duyuyor musunuz” dedi uğultunun içinden bir ses. Sonrası bedenimin hareket ettirildiğini anladım ama beni kim oynatıyordu ya da ben kendimi neden oynatamıyordum. Gözlerimi açmaya çalıştım ama başaramadım. Bir süre sonra sallanarak bir yere koyulduğumu hissettim. “Beni duyuyor musunuz hanımefendi” dedi başımdan seslenen kadın. Gözümü biraz açmak istedim çok ışık vardı çok parlak bir beyaz ışık başımda da duran sarı giyimli biri. Boynuma takılı olan boyunluktan çenemi oynatamıyordum. “Duyuyor musunuz beni bir kaza geçirdiniz hastaneye gidiyoruz şu an” dedi beni monitöre bağlarken . “Mustafa “ dedim son çıkan nefesimle neredeydi? Nasıldı? “Mustafa nasıl?” Dedim biraz daha yüksek sesle. “Yormayın kendinizi lütfen birazdan hastanede olacağız” dedi. Ağlamaya başlamıştım. Mustafa nerdeydi iyi miydi neden bana kimse cevap verip bir şey söylemiyordu. “Çalıştığım hastaneye gidelim “ dedim. “Anlamadım” dedi yanımdaki paramedik kız. “Hemşireyiz biz bizi çalıştığımız hastaneye götürün” dedim. Telsiz ile konuşup gerekli bilgiyi verdikten sonra bizim hastaneye gidiyorduk. Yolda iki defa uyuyup geri uyanmıştım. Her uyandığımda mustafayı soruyordum ama kimse bana cevap vermiyordu. Bedenimi oynatmaya çalışıyordum ve oynuyordu demek ki felç kalmamıştım. Ambulans durunca acil kapısının karşısına park etti. Kapı açılıp içerden acildeki arkadaşlar beni hemen tanıdılar acil doktoru da koşarak geldi. “Belen ne oldu” dedi arkadaşım telaş içinde sedyenin yanında içeri yürürken. “Mustafa nerde. Mustafaya bir şey oldu mu söyleyin bana “ diye ağlıyordum. Müdahale odasına aldıklarında hala mustafanın yanıma getirilmemiş olması sinirimi bozuyordu onu görmem lazımdı. Acil doktoru perdeyi kenara doğru çekip yanıma gelince ona da sordum. Herkes tanıyordu onu bizi biliyordu biri elbet bana cevap verirdi. “Mustafa nerde ya neden hala gelmedi yanıma başka hastaneye mi gitti “ dedim. “Tamam gelir o da birazdan sen bir sakin ol bir ağrı kesici yapalım sana o gelene kadar” dedi ama yüzündeki tedirginlik hiç hoşuma gitmemişti. Gelip damar yolu açıldığında acildeki arkadaş elinde ilaç ile geldi. Damar yolundan ağrı kesici yapılıp izotonik serum takıldıktan sonra gözlerim kapanmaya başlamıştı. Uyanık kalmak istiyor ama yapamıyordum. Gözlerim açılmıyordu. En sonunda duyduğum sesler de azalmaya başladı. Saate ise baktığımda saat 21.00 dı. *** “Su” dedi yankılanan bir erkek sesi. Denizin sesine benziyordu. “Uyandı” dedi. Bulanık gören gözlerim yavaş yavaş görmemi sağlarken gördüğüm tek şey tavandı. Yutkunmaya çalıştım ama boğazım acıyordu sanki. “Uyandı mı sonunda” diye yanıma gelen telaşlı suyu gördüm. Deniz ve Melike de yanındaydı. Annem gelmişti sonra da yanıma gözleri kan çanağı olmuş bir şekilde. Babam da arkasındaydı. O ağlamış gibi durmuyordu. “Mustafa” dedim. Artık ailemin orda olması da umrumda değildi. Herkes her şeyi öğrensin istiyordum. “Efendim canım söyle” dedi su biraz daha yanıma yaklaşıp. “Mustafa” dedim. Su bana bakan gözü çarşafa doğru baktı. “Mustafayı getirdiler mi?” Dedim zar zor çıkan sesimle. “Getirdiler “ dedi ama sesi öyle kısık çıkıyordu ki. “Görmem lazım onu” diye kalkmaya çalıştım. Ayağa kalkmaya çalışırken hepsi bir yandan beni tutuyordu. Saate bakınca saatin 23:30 olduğunu gördüm. 2 buçuk saattir uyuyordum. Mustafanın yanına gitmeliydim uyanınca beni görmesi gerekiyordu. İyi olduğumu görmesi gerekiyordu. “Belen dur bir “ dedi ayağa kalkınca bir anda başım dönünce sendelemiştim. Başıma dokununca da kafamda bir yara vardı. Kafamı çarpmıştım sonradan hatırladım. Sonra onlardan kurtulup acilin gözlem alanından çıktım. Her yerde mustafayı aramaya başladı gözüm. Acil doktoru karşıma gelip “Belen ayağa kalkmamalısın” dedi. Sonra arkadaşlarım da onu görünce yanıma geldiler. “Mustafa nerde?” Dedim. Kimse cevap vermiyor birbirine bakıyordu. Sonra su ve denize döndüm. “Mustafa nerde?” Dedim biraz daha yüksek sesle. Sonra triyaj odasına doğru baktım. Orda değildi. Korku içinde onlara baktım. “Yoğun bakımda mı iyi mi “ dedim gözlerinin içine bakıp hepsi gözünü benden kaçırıyordu. “Ya biriniz allah aşkına bir cevap verin nerde” diye bağırdım avazım çıktığı kadar. Kimse cevap vermiyordu acilin içinde her yerde son gücümle onu arıyordum. “Mustafa “ “Mustafa nerdesin” “Mustafa ben iyiyim nerdesin” Her perdeyi açıp arkasına baktım yoktu. Herkes bana bakıyordu ama sadece bakıyordu kimse bir cevap vermedi bana. Neden kimse konuşmuyordu. Bu kalbimi üşüten soğukluk neydi? Benim kalbim üşüyordu. Korkudan mı? Kazadan mı neden bilmiyorum ama tüylerim diken diken olmuş çok üşüyordum. “Mustafa nerde bakın bütün yoğun bakımlara tek tek bakarım bana bir cevap verin” dedim. Sessizce herkes benim yüzüme bakarken arkadan bir çığlık duydum. Bir kadının feryadı bu ses bana çok tanıdık geliyordu. Ya da ben gayipten sesler duyuyordum. Kadın çığlık çığlığa ağlıyordu. Çığlığın arasından ne dediğini anlamaya çalışıyordum ama anlayamıyordum. Arkamı dönünce mustafanın annesini gördüm. Ağlıyordu hem de çok ağlıyordu. Daha önce yüzünde güller açan kadın şu an ağlıyordu. Babası ise onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Yanlarına gidio destek olmak istedim. Mustafanın iyi olduğunu söyleyip içini rahatlatmak istedim. Yerde kendi kendini dönerken bu kadın aklıma gelmeyen daha doğrusu aklıma bile getiremediğim bir ihtimal vardı. Bu kadın oğlu kaza geçirdi diye ağlamıyordu belki de ama ben ona bunu asla yakıştıramadım. Yanına gitmek için bir adım attığı sırada o kadın bu hayattaki en acı cümleyi söyledi. “Oğlum bu gencecik yaşında bizi bırakıp nasıl gittin” dedi. Doğru duymuştum. Böyle dedi. Yüzüm uyuşurken kalbim acıdan yerinden çıkacak gibi olurken arkamı döndüm. Denize baktım. O bana doğruyu söylerdi. “Deniz” dedim. Yutkunup korkudan sesim titriyordu. Bu soruyu nasıl sorabilirim bilmiyorum ya da aldığım cevaptan sonra bir daha hayatıma devam edebilir miydim bilmiyorum ama sordum. “Deniz mustafa nerde?” Deniz önce yerden başını kaldırdı. Titreyen çenesini sağlam tutmak istiyordu. O da titriyordu elleri titriyordu. Gözlerini kapattı önce derin bir nefes aldı. “Deniz mustafa nerde” dedim. Ağlayamıyordum. O kadar soğumuştu ki bu bedenim. Göz yaşım kurumuş kanım çekilmişti. Açıklama yapması için denize baktım. Gözlerini korku içinde gözlerime sabitledi. Bu acı haberi vermek ona düşmüştü. “Mustafa” dedi devamını getirmek için nefes alırken. Deniz asla ağlamazdı ama ilk defa gözlerinin dolduğunu gördüm. “Mustafa morgta”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD