Babacım
Koşarak bana gelen kıza baktım. Hayallerimdeki kız çocuğu o rüyalarıma giren bana doğru koşuyordu. Üzerinde pembe o tüllü eteklerden vardı. Koşarak yatağın yanına geldi yatağa çıkmaya çalıştı ama gücü yetmedi. Ayağını atıyordu ama boyu yetişmiyordu bir iki kere denedi ama yapamadı.
“Of ben sen gelene kadar büyüdüm sanmıştım “ dedi dudaklarını büzüp kollarını birbirine bağladı.
“Annecim beni babamın yanına çıkarır mısın “ dedi.
Allahım bu ne kadar tatlı bir kızdı.
Marta az önceki sinirli ve üzgün duruşunu düzeltip hiç bir şey yokmuş gibi gülerek kızını kollarından kaldırdı. Adı diba olduğu söylenen kız kucağıma gelince boynuma sarılıp beni öpmesi ile neye uğradığımı şaşırdım. O kadar şekerdi ki bu kız yanaklarını ısırmak istedim.
“Babacım niye bu kadar uzun kaldın bu sefer” dedi. Martaya baktım. Bana kaş göz yapıyordu demek ki bu küçük kız babasının hasta olup hastanede yattığını bilmiyordu.
“İşim bitmedi babacım. O yüzden gelemedim” dedim.
“Ben sana küstüm” dedi kollarını bağlayıp.
“Peki nasıl barışırız” dedim yanağından makas alıp.
“Sana makyaj yapacam” dedi.
Marta bir anda araya girdi. Korkmuştu sanki.
“Annecim baba yorgun hadi gidelim” dedi.
“Ben iyiyim “ dedim martanın anlayabileceği şekilde.
“Hadi getir yapalım makyajı “ dedim.
“Oleyy” diyerek kocaman yataktan inmeye çalıştı. Boyu 1 metre bile olmadığı için inemiyordu da.
“Baba inemiyorum” dedi. Tam onu indirmek için uzanacakken ayaklarım kıpırdamadı. Hareket etmek istedim ama bir yere uzanacak kadar bile ayaklarım oynamıyordu.
Marta hızlı bir şekilde yanına gelip dibayı indirdi. Kız koşarak içeriye giderken marta ile odada yine yalnız kalmıştık. Bana hem düşmanı gibi bakıyordu hem de aşık gibi. Daha doğrusu karana. Bir anda nereye düştüm bilmiyordum ama bu kadına her şeyi anlatacaktım. İster delirdiğimi düşünsün isterse kafayı yediğimi. İyileşip gidecektim bu kadının onun yanında kalmamı isteyeceğini hiç sanmıyordum.
“Marta” dedim.
Pencereden dışarıyı izlerken ona seslenmem ile bir anda bana döndü.
“Seninle konuşmak istediğim şeyler var “
“Olur konuşalım” dedi.
“Ben nasıl biriydim “ dedim.
Odanın içinde bana doğru yaklaşıp yatağın ucuna oturdu.
“Bunu gerçekten duymak istiyor musun karan” dedi.
“Evet istiyorum” dedim.
“Dışarıda herkese karşı aşırı iyi. Kızına karşı muhteşem bir baba. Çalışanlarına çok iyi bir patron. Hastalarına karşı ilgili bir doktor. Bana karşı ise” dedi durarak. Kafasını dışarıya çevirdi.
“Sana karşı ise?”
“Canavar” dedi.
“Sebep?”
“Sebebi bana sen söyleyeceksin karan ben değil”
“Hatırlasam söylerim zaten” dedim sinirlenip.
“Bağırma bana” dedi. Sesim yükselince korkmuştu.
“Özür dilerim “ dedim ne olursa olsun o kadına bağırmamam gerekiyordu.
“Özür mü dilersin” dedi dalga geçer gibi kahkaha attı.
“Sen ve benden özür dilemek “ hala gülüyordu.
“Dünyanın sonu geliyor galiba ya da dünya tersine döndü “
“Ben gerçekten anlamıyorum. Neden yani” bir nedeni olmalıydı bu kadına olan davranışının. Şiddet uygulamasının hiç bir açıklaması olamazdı ama karan bu kadına neden bu kadar kötü davranıyordu.
“Bilmiyorum karan. Onu bana sen söyleyeceksin “ dedi.
“Sana söylemem gereken önemli bir şey var “ dedim.
“Dinliyorum” dedi.
“Kafayı yediğimi düşünüyor olabilirsin ama bu söylediklerim sana yemin ederim ki doğru” dedim.
Ciddi ciddi beni dinlerken odaya bir anda diba girdi.
“Baba ben geldim” dedi koşarak yatağa çıkmaya çalıştı yine yapamadı. Annesi onu yatağa çıkarırken ben de yarım bıraktığım konuşmamı tamamlayıp tamamlamama konusunda bir şeylere karar vermem lazımdı. Bu kadına olanları anlatacaktım. En kötü delirdim sanırdı.
Tam o sırada makyaj çantası açılıp kafama pembe bir taç takıldı.
“Hoşgeldiniz karan bey şimdi size makyaj yapacam” dedi. Sanki ben kuaföre gitmişim de o da bana makyaj yapıyormuş gibi bir oyun kurmuştu kafasında.
Makyajım devam ederken ben de bu küçük kı çocuğunu izliyordum. Bu yaşta babasız kalması çok kötü olmuştu. Üzülmüştüm. Her kızın bir babası olmalıydı bu kız ben gidince kime makyaj yapacaktı?
Hep bir yanı eksik büyüyecekti. Belki marta kabul ederse bu kızı ayda bir görmeye gelirdim dünya tatlısı bir kızdı.
“Makyajınız bitti karan bey” dedi en son kırmızı ruju da sürerken.
“Sağolun dina hanım” dedim.
“Diba ne demek?” Dedim.
“Altın ve gümüşle işlenmiş ipek kumaş baba sen koydun ya adımı ne çabuk unuttun”
“Ben babanız değil müşteriyim nerden bilebilirim “ dedim.
Kahkaha atıp beni öptükten sonra annesine sarıldı.
“Annecim ben gidip ayfer abla ile oynayacam babam da uyusun” dedi.
“Tamam güzel kızım” dedi.
Koşa koşa odadan çıkıp kapıyı kapattıktan sonra marta ile kalmıştık.
“Bir şey anlayacaktın” dedi.
“Daha sonra konuşuruz “ dedim.
“Sen dinlen birazcık ben buradayım “ dedi. Beni kolumdan yardım ederek yatırdı. Zayıf olmasına göre aşırı güçlüydü. Beni nasıl kaldırıp yatırmıştı ya.
“Marta biz seninle nasıl tanıştık “ dedim.
“Hiç mi bir şey hatırlamıyorsun?” Dedi.
“Hayır hatırlamıyorum “
“Aynı hastanede çalışıyorduk. Herkesin olduğu gibi bende sana aşıktım. Sen beni seçtin sandım. Doğruymuş beni seçmişsin ama mutlu etmek için değil hayatımı cehenneme çevirmek için” dedi.
“Ya allah için ben ne yapmışım sana bir anlat”
“Ne mi yaptın?” Dedi dudakları yana kıvrılırken.
“Önce işten çıkardın çalışmama izin vermedin çok güzelmişim erkekler bakıyormuş”
“Kısa giymediğim halde bütün kıyafetlerimi parçaladın “
“Başka biri bana bakınca sinirlendin benim suçum olmamasına rağmen”
“İçince de sapıtıp şiddet uygulardın”
“Oha daha neler” dedim bu ne ya hangi devirde yaşıyordu bu adam.
“Hafızan yerine gelince yaptıklarını bir bir hatırlarsın üzülme hatta tekrar yaparsın” dedi.
“Asla” dedim bir anda.
“Ne asla karan?”
“Asla bir daha bunlar olmayacak” dedim.
“Her zamanki gibi aynı şeyleri söyleyip duruyorsun. Ben sıkıldım artık bu durumdan. Bir an önce iyileş hafızan yerine gelsin ve eski cehennem hayatımıza geri dönelim.”
“Marta bana inan bir daha asla böyle bir şey olmayacak” dedim. Bana gözlerini dikip baktı. O kadar çok şey yaşamıştı ki bana inanmıyordu. Biraz da olsa içinde bir umut oluştu ben gözlerinde öyle görmüştüm.
Ardından kapı çaldı.
“Marta hanım karan bey için fizik tedavi uzmanları geldi” dedi.
“Tamam hemen geliyorum “ dedi kapıdaki kadına dönüp ardından bana baktı.
“1 hafta sonra düzeleceğini söylediler iyileş de yine eski muhteşem hayatımıza dönelim. “
***
5 gün sonra
Her gün birbirinden daha zor aletlerle çalışma yapıyordum. Adım atmaya başlamıştım ama hala destek ile yürüyebiliyordum. Her gün diba ile evcilik oynuyordum. Marta her gün başımda durup bana yardımcı oluyordu. Benim karan olduğumu düşünecek olursak eğer bu kadın şu an kendi elleriyle ona saldırması için bir canavarın yaralarını sarıyordu. Bana çok saçma geliyordu.
Ağır antremanlardan sonra marta kolumun altına girmiş beni odaya doğru görüyordu.
“Neden bunu yapıyorsun “ dedim kolumun altındaki kadına.
“Bu kadar yaptığı şeye rağmen neden” dedim. Sanki ben şu an o adamın bedeninde değildim.
Cevap vermedi önüne baktı. Beni odaya geçirdi. Artık baya baya iyileşmiştim. Normal bir insan gibi zor da olsa hareket ediyordum.
Saat akşam sekiz olmuştu. Ve ben öğlenden beri hareket yapıyordum. Terlemiş ve yorulmuştum.
Marta beni yatağa oturttu.
“Ben duşa gireceğim “ dedim ayağa kalkamaya çalışıp.
“Dur bekle” dedi kızlara seslenip banyoyu hazırlamalarını istedi. Artık yatak banyosu yapmaktan sıkıldım. Gidip sıcak su ile duş almak istiyordum. Kızlar yatak odasındaki banyoyu hazırlandıktan sonra marta yine koluma girdi. Benim yanımda banyoya kadar girip beni duşa kabinin içine bıraktı. Ben tam üzerimdekileri çıkarırken duşa kabinin camları buzlu olmayan banyoda bana bakıyordu.
“Marta meyi bekliyorsun” dedim.
“Düşebilirsin sen banyodan çıkana kadar bekleyeceğim burda” dedi.
“Orda durup beni mi izleyeceksin” dedim.
“Evet bir sakıncası mı var?”
Evet bir sakıncası mı var mustafacığım kadının kocası izler de bakar da. Bu kadın bana böyle bakarken soyunmak benim için pek kolay değildi.
Kadına ben nasıl bakma diyecektim. Artık bu işin boku çıkmaya başlamıştı.
Ben soyunmayınca duşa kabinin içine geldi. Üzerimdeki tişörtü altlarından tutup çekiştirince bir anda kafamdan çıktı.
“Napıyorsun “
“Soyunmana yardım ediyorum “ dedi.
“Üzerimdeki çıkınca mavi gözleri ile bana pardon karana yiyecek gibi bakan kadın gerçekten akıllanmaz bir insandı. Adam seni dövmüş nasıl aşkla bakabilirsin.
Elleri ayağımdaki eşorfmana gidince kendimi geri çektim.
“Ben hallederim teşekkür ederim” dedim. Üzerime doğru gelip tekrar ellerimi belime koyunca geri gittim ama sırtım soğuk duvara çarptı.
Yolun sonu burasıydı.
“Ben hallederim” dedim.
Ellerini göğsüme koydu. Ayaklarını havaya kaldırıp dudaklarıma uzanınca bir anda gözlerim kapandı. Kısa bir öpücükten sonra kalktığı ayaklarının üzerinden tekrar yere indi.
“Ben sadece seni özlemiştim “ dedi. Gözlerindeki hüzün artarken. Bu kadın belki de bu kadar yaptığı şeye rağmen karanı seviyordu.
Duşa kabinin içinden ve banyodan çıkıp arkasına bakmadan gitmişti.
Bir an önce her şeyi anlatıp bu durumdan kendimi kurtarmam gerekiyordu. Aksine bir de kadın aşırı güzeldi. Benim diyen erkeğin karşı koyabileceği bir kadın değildi. Ayağımdaki eşorfmanı çıkarıp yere attım. Gördüğüm ile şok oldum. Erkekte olmuştum.
Demek ki iyileşmeye başlamıştım. Ama bu olan çok saçmaydı. Bu nasıl olurdu. Ben beleni severken nasıl bu kadın beni etkilemişti. Başımı duvara koydum. Bu olmamıştı. Bu olanlar bana yakışmamıştı.
“Beni affet belen” dedim. Ona ihanet etmiş gibi hissediyordum kendimi. Sıcak su kafamdan aşağıya doğru inerken mahvolan hayatım gözümün önünden geçti.
Aslında bu hayatımda fena değildi. Trilyonlarca param vardı. Bir kızım vardı. Ülkedeki en güzel 10 kadın arasına girebilecek bir karım vardı.
Ama belen yoktu.
Banyoda belime havluyu sarıp odaya geçtim. Bir an önce yatağa geçip uyumak istiyordum. Üzerime eşofmanlarımı giyip yatağa geçtim. Işıkları kapatıp sadece gece lambalarını açtım.
Odamın kapısı açılınca kim olduğuna bakmak için uzandım ama göremedim kimse kapımı çalmadan giremezdi.
“Kimsin” dedim.
“Benim karan” dedi marta gelmişti. Üzerinde siyah bir gecelikle. Allahtan üzerinde sabahlık vardı da kapalıydı. Bakmadan hemen uyumam lazımdı.
Tam yatağın ayak ucuna geldi. Sabahlığın belindeki kuşağı açarken ben korku dolu gözlerle ona bakıyordum.
İradem kuvvetlidir ama bu kadar kuvvetli midir bilmiyorum?
Sabahlık ayaklarının ucuna düşerken üzerindeki gecelikten gözlerimi almam gerekiyordu. Fazla bakmamak için yüzüne baktım.
“Uzun zaman oldu” dedi üzerindeki geceliğin askılarını yanlara doğru indirirken.
Ben işte şimdi bittim.