Mustafa
Başım ağrıyordu. Gözlerim açılmıyor sanki biri kafama bir taşla vurmuştu. O kadar başım ağrıyordu ki ne yapsam geçerdi bilmiyorum. Göz kapaklarım zar zor açılmaya başlamıştı. Işık gözümü acıtıyordu. Biraz daha gözlerimi açtım. Bembeyaz bir tavan vardı karşımda. Biraz kendimden güç bulup kalkmak istedim ama kaslarım ağrıyordu. Sanki haftalardır yatıyor gibiydim. Kaslarım aşırı güçsüzleşmişti. Burası neresiydi?
Etrafta çevreme çekilmiş perdeler vardı. Birine seslenmek istedim ama ağzım açılmıyordu bile. Ağzımdaki anladığım kadarıyla entübasyon tüpüydü. Ses istesem de çıkaramazdım. Elimle yatak kenarına vurup ses çıkarmak istedim. Zorla olsa da yatak kenarına vurup ses çıkardım.
Sonra perde açılıp bir hemşire bana baktı. Gözleri şaşkın bir şekilde bana bakıp koşarak perdeyi kapatıp içeri bağırdı.
“Karan bey uyandı koşun hemen doktora söyleyin” dedi.
Karan kimdi ya?
Koşarak herkes alana doluşup yatak kenarından bana bakıyordu. Bu kadar insan neden şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Benim burada ne işim vardı?
Hatırladığım en son şey belenle arabada giderken kaza yağmıştık. Samandağından aşağıya inerken arabanın hakimiyetini kaybetmiştim. Araba kaymıştı ve biz kaza yapmıştık. Gözlerim açıldı bir anda. Belen nerdeydi demek ki kaza yapınca beni buraya almışlardı. Belen ölmemişti değil mi?
Konuşmaya çalıştım ama ağzımdaki ile konuşamıyordum. Elimle işaret ettim ağzımdakini çekmelerini ama kimse beni ciddiye almıyor hala şaşkın şaşkın yüzüme bakıyordu.
Sonra içeriye koşarak bir tane doktor girdi. Beyaz önlüklü beni görünce o da şaşkın şaşkın baktı.
“Gerçekten uyanmış “ dedi.
Benim bu ağzımdaki şeyi çekmeyi kimse düşünmüyor muydu. Artık sinirlenmiştim. Elimle kendimi ventilatörden ayırıp ağzımdan tüpü çektim. İlk aldığım nefes ciğerlerimi yırtacak sandım . Canım çok yandı.
“Ahh” dedim.
“Dur napıyorsun” diye onlar bana koşamadan çoktan tüpü çekmiştim. Ciğerlerim nefes aldıkça yanıyor boğazım yanıyordu. Bir süre sonra o da geçecekti. Belen neredeydi biri bana bunun cevabını vermeliydi.
Konuşmaya çalıştım ama canım yanıyordu.
“Karan bey kendinizi zorlamayın. Uzun süredir yoğun bakımdasınız ve komadaydınız. Açıkcası uyanmanız imkansızdı. 1 yıldır hiç uyanmadınız “ dedi. Bu adam ne diyordu. Ben bir yıldır uyuyorsam belen neredeydi.
“Belen” dedim.
“Belen mi” dedi.
“Evet belen o nerede”
“Hatayda belen geçidi ama neden sordunuz”
Bu adam aptal mıydı geçit olan belenin hatayda olduğunu biliyorum ben kız arkadaşım olan beleni soruyordum ama tanımıyor olabilirdi.
Biz kaza yaptığımızda tarih 1 eylüldü. 1 eylül 2020 de kaza yapmıştık.
O zaman şu an 2021 de olmamız gerekiyordu.
“Bugünün tarihi ne?”
“2 eylül 2020 “ dedi o zaman ben nasıl 1 yıldır komadaydım.
“Hangi şehirdeyiz şu an?”
“Bursadayız karan bey” dedi adam bana.
“Bursa ne alaka ya?” Dedim.
“Burada yaşıyorsunuz ya aileniz sizi o yüzden bu hastaneye getirdi bu hastanede doktorsunuz hatırlıyorsunuz değil mi? “ dedi şüpheli gözlerle bana bakıp.
Kafamı olumsuz anlamında iki yana salladım.
“Peki hiç bir şey hatırlamıyor musunuz ?”
“Hatırlıyorum en son kaza yapmıştım hatayda” dedim. Adam bana delirmişim gibi bakıyordu.
“Kafa travmasına bağlı geçici hafıza kaybı olmuş normaldir” dedi. Dudaklarının birbirine bastırıp gözlerini üzerimde gezdirdi.
“Fiziksel olarak bir sorun var mı bilmiyoruz fizyoterapist ve ortopedideki arkadaşlar gelip değerlendirecekler. Bana sormak istediğiniz bir şey var mı? “ dedi.
“Hayır” dedi. O kadar yorgun hissediyordum ki kendimi sanki kaslarımı biri taşla eziyordu. Ellerimi kaldırmaya çalıştım. Ellerimi kaldırdım ama benim elim gibi değildi kırışık bir eldi. Su kaybına bağlı mı böyle oldu acaba?
Herkes gelip bana şaşkın şaşkın bakıp gidiyordu. Sirk hayvanı gibiydim. Her gelen aynı şeyi söylüyordu.
“Gerçekten uyanmış”
Ben buraya nasıl geldim. Tarihler aynıydı şu an kazadan bir gün sonraydı. Burdaki herkes saçma bir şekilde gelip doktor olduğumu söyledi. Baya uzun bir suredir de uyanmadığımı. Giderek korkunç bir hal alıyordu bu durum. Yüzüme dokundum. Sakallarım vardı ama ben dün sinek kaydı tıraş olmuştum bir günde bu kadar uzamazdı. Bu işte bir bit yeniği vardı. Açıkçası korkmaya da başlamıştım. Ama ben emindim. Ben mustafaydım ve dün belene evlenme teklif ettikten sonra kaza yağmıştık.
Belen deyince kalbimde yine bir sızı hissettim. O neredeydi? İyi miydi? Daha da kötü kendime bile sormaya korktuğum bir soru vardı o yaşıyor muydu?
Bir an önce burdan gidip onu bulmam gerekiyordu. Birazcık güç bulup yatakta doğruldum. Hemşire artık perdeyi açmıştı.
“Karan bey durun kalkmayın ne yapıyorsunuz ?” Dedi.
“Ya karan kim allah aşkına Mustafa benim adım”
Kız da bana delirmişim gibi baktı.
“Karan bey bu hastanede çalışıyorsunuz çocuk doktorusunuz ve yaklaşık 1 yıldır komadasınız “ dedi bana gerçek olduğunu düşündüğü şeyleri söyleyerek.
“Değilim benim adım mustafa” dedim. İnanmıyorlardı bana. Korkmaya başladım. İçimden çok acayip şeyler geçiyordu. İmkansızdı. Böyle şeyler çok saçmaydı. Asla inanmazdım. Bilmem kaç milyonda bir ihtimal beni bulmuş olabilir miydi?
Gerçekten ben ölüp başka bir bedende tekrar gelmiş olamazdım değil mi?
Belenle bir filmde izlemiştim. Böyle şeyler vardı hatta bana sormuştu ölsen benim için tekrar geri döner misin diye. Galiba dönmüştüm.
“Bana bir ayna verir misiniz” dedim korku dolu sesimle buna ben de hazır değildim.
Kız yoğun bakımın her yerinde ayna arayıp en sonunda kare bir ayna buldu. Buna hazır mıydım bilmiyorum?
Ellerim titreye titreye o aynayı aldım ama kaldırmaya korkuyordum. Göreceklerime hazır değildim. Bedenim yaşlanmış gibi duruyordu. Hala kaslarımın maşallahı vardı ama derim yaşlanmış gibiydi. 15 yaş falan daha yaşlı bir deriydi.
Aynayı derin bir nefes alarak elime aldım. Gözlerimi kapattım. Derin bir nefes aldım. Aynayı karşımda tuttum. Gözlerimi açınca göreceklerimden korkuyordum ama bunu yapmam gerekiyordu. Bildiğim tek bir şey vardı ben mustafaydım. Gözlerimi yavaş yavaş açtım. Ve karşımdaki insanı tanımıyordum.