“Ben senin olmak istiyorum”
Gözlerime bakıp gülümsedi.
“Sen zaten benimsin belen. Bunu hiç bir şey değiştiremez. “
Alnımı öptükten sonra ellerimi önce boynuna aldım. Boynunu okşadıktan sonra ellerim yavaş yavaş sırtına doğru indi. Sırtını okşadıkça gülüyordu. Parmaklarım sırt kaslarındaki boğumların arasında dolanırken elimin altındaki ten çok tuhaf hissetmeme neden oldu.
“Ne oldu” dedim çünkü kahkaha atacak seviyeye gelmişti.
“Ben ordan çok gıdıklanıyorum” dedi. Kahkahaların arasında öpüşmemiz devam ediyordu. Onunla sevişmek bile eğlenceliydi.
“Gerçekten mi “
“Malesef”
“Sen hiç gıdıklanmıyor musun?”
“Bende bacağımın iç yanından çok kötü gıdıklanıyorum” dedim.
“Hmm” dedi ellerini oraya indirirken gıdıklamaya başladı.bacaklarımı kurtarmaya çalıştım ama yapamıyordum. Beni gıdıklıyor üstüne bir de bu halime bakıp biraz daha gülüyordu. En son dayanamayacak seviyeye geldim.
“Mustafa yapma” dedim zorla gülmemi durdurarak. Gülüşlerimiz yavaş yavaş yerini sakinliğe bırakırken nefeslerimiz birbirine çarpmaya devam ediyordu.
Yüzümdeki saçları çekip elinin tersi ile omuz başımdan başlayarak kolumu okşamaya başladı. Elini dokundurduğu yerdeki tüyler diken diken olup sanki içime batıyordu.
Elini göğsümün altında bir yerde durdurup orayı okşadı. Gözleri okşadığı yerde bir süre durdu. Sonra gözlerini bana doğru kaldırdı.
“Burda benin mi var senin” dedi.
Tam göğsümün altında bir ben vardı yıldız şeklinde çok kolay fark edilmiyordu normal giyinme odasında giyindiğim zamanlarda belli olmuyordu. Sütyenin altında kalıyordu annem hariç kimse bilmiyordu orda bir benim olduğunu. ama bu geceki giydiğim iç çamaşırı transparan olduğu için her şey belliydi. Artık bir bilen kişi de mustafaydı.
“Evet” dedim.
Elleri ve gözünün orda olması benim daha da heyecanlanmama neden oluyordu. Parmağı o transparan tülün üstünden benimi okşuyordu. Kalbim hızlandıkça hızlandı o kadar güçlü atıyordu ki rahatlıkla bunu dışarıdan fark edebilirdi.
Elleri göğsümün altını okşarken kadınlığım nabız gibi atıp beni hareket etmeye zorluyordu. Buna galiba şey deniyordu “tahrik olmak”
Tam üzerimde duran mustafanın önündeki sertliği hissettiğimde onun da benden farklı olmadığını anlamıştım. Sürekli bir şekilde o sertliği bana baskı yapıyordu.
Benimi okşayan ellerinin parmakları biraz daha yukarı çıkıp göğüs ucumun hemen altındaki çıkıntıdan yukarı doğru çıkıyordu. Göğüs ucum belli olmaya başlamıştı.
Beynimde atan kalbim ve bana artık yetmeyen nefeslerimin üstüne bir de mustafa gözlerimin içine bakınca artık ben bittiğimi anlamıştım.
Parmakları göğüs ucuma çıkınca göğsüm daha hızlı inip kalkmaya başlamıştı. O sütyenin üzerinden göğüslerimi okşarken artık dayanma sınırını çoktan geçmiştim.
Gözlerimi kapatıp omuzlarına tutundum. Belki de omuzlarını sıkıyordum şu an ki yaşadığım hislerin tepkisini bir şekilde göstermem gerekiyordu.
“Mustafa” diyebildim inler gibi bir sesle.
Göğüsümün ucunu iki parmağın arasına alıp sıkıştırınca aklımın yerinden çıkacağını düşündüm. Sürekli kendimi ona sürtmek istiyordum. Sürekli bedenim saçma sapan tepkiler veriyordu.
“Efendim “ dedi en sakin ve fısıltı tonundaki sesiyle .
Konuşamıyordum. Konuşsam ne diyecektim ki.
O göğüslerimi okşamaya devam ederken yüzümü alıp boynuna sakladım. Omzumdan beni geri yatağa ittirdi tüy gibi hafif dokunuşu ile ona bakmamı istiyordu ama ben bunu yapamıyordum.
“Sakin ol istemediğin hiç bir şey olmayacak” dedi boğuk sesi ile. Sorun da buydu ben istiyordum ama bu yaşadığım şeyler kalbime ağır geliyordu. Şu an bedenimde hissettiğim şeyler çok acayipti. Hem beni aşırı mutlu ediyor hem de korkutuyordu.
İnmiş sütyen askılarıma baktı. İşaret parmağı ile az önce onların olduğu yerleri okşarken yüzünde garip bir gülümseme.
“Çıkarabilir miyim” dedi.
Bir iki saniye kadar bekledikten sonra kafamı salladım. Yavaş yavaş aşağıya doğru indirirken onun da ellerinin titrediğini hissediyordum. İndirdikten sonra bir elini sırtıma alıp arkadan sütyenin kopçasını çıkardı.
İkimizin de üst bedeni çıplak kaldıktan sonra dudaklarıma yaklaştı. Öpüşmeye başladığımızda benim artık başım dönmeye başlamıştı.
Ona sarılıp kendime çeke çeke öptüm. Kokusunu saç diplerini koklayarak içime çektim. Burnumu sakallarının arasında gezdirdim. Onu yaşamak istedim. Belki de istediğim şey gerçekten de buydu.
Bizim aramızdaki bu bağ bizi birbirimize sürekli çekecekti. Ben onun bedeni ile bütün olma isteğime artık engel olamıyordum. Saçlarımı okşarken başımın arkasından tutup kendine doğru kaldırdı.
Öpüşmemiz giderek sertleşirken ben elimde olmadan kendimi ona sürtmeye başlamıştım. Bunu içgüdüsel olarak yapıyordum. En sonunda dayanamayıp bacaklarımı sırtında birleştirdim ve ayaklarımı sıkıştırarak onu kendime biraz daha çektim. O da kendini bana doğru ittirmeye başlamıştı. Sertliği tam sürtünmek istediğim noktaya baskı yapıyordu ve her baskısında benim içim kaynıyordu sanki.
“Mustafa “ dedim inler gibi bir sesle.
O ise boynumu öpmeye devam etti. Hatta en son omzumu öperken dişlerini geçirmesi ile çığlık atmıştım.
Giderek daha da kalbim atmaya başlamıştı. Bir şey kalbimi yerinden çıkaracak gibiydi. kalbimi dövüyordu.
“Bana bir şey oluyor” dedim. Gülümsedi.
“Ben sana kendini bırak dediğim anda serbest bırak anlaştık mı” dedi.
“Hı hı” dedim.
Dudakları yeniden dudaklarımı bulurken kendini bana her ittirdiğinde benden değişik sesler çıkmaya başlamıştı. Kendime engel olamıyordum.
İşin garip kısmı mustafa da benim gibiydi. O da kendini kaybetmişti.
“Belen” dedi nefes nefese.
“Çok güzelsin” dedi. Elleri göğüslerimi bulunca inlememe engel olamadım.
“Ah “ dedim. Sonra elimi ağzıma kapattım. Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. Mustafa ise gülerek bana bakıyordu.
“Belen kendini rahat bırak şimdi “ dediğinde serbest bıraktım. Vücudum aşırı şekilde kendini salmıştı ve iç çamaşırıma akan bir şeyler vardı. Bana az önce ne olmuştu bilmiyorum ama ilk defa yaşadığım bu his aşırı güzeldi. Hızlı giden bir arabayla rampadan inmek gibiydi.
Sonra mustafa kendini yatağın yan tarafına attı. Önce yastığa koyduğu başını benden tarafa çevirdi.
“Gel buraya” dedi kolunu kaldırıp beni kolunun altına aldı. Göğsüne koyduğum başım ile kalp atışlarını dinliyordum.
“Ne yaptın sen bana” dedi.
“Bir şey yapmadım” dedim.
“Mustafa bir şey soracağım “ dedim kafamı kaldırıp.
“Sor güzelim” dedi.
“Daha önce bunu başka biriyle yaptın mı?”
“Neyi”
“Bunu işte bu yaptığımız şeyi”
“Bunun cevabını sana bugün değil zamanı geldiğinde vereceğim”
Bu verdiği cevap beni hiç tatmin etmemişti. Aklıma bin tane şey gelmeye başlamıştı bile. Kaç kız. Ya da hangi kızlar? Acaba aralarında tanıdıklarım var mıydı?
“Düşünme bunları Belen kendine gel” deyip duruyordum. Bu büyülü anı bozmak istemiyordum.
“Ben bir lavaboya gidip geliyorum “ dedim. Adet olmuş olabilirdim. Hemen gidip kontrol etmem gerekiyordu.
“Kapıdan çıkınca karşıda” dedi.
Kollarından ayrılıp yerdeki sütyenimi aldım önce. Ardından da az önce güle oynaya çıkardığım sweatı alıp üzerime giydim. Bunları yaparken mustafa hala beni hayran hayran izliyordu.
Lavaboya geçtiğimde adet değildim ama neden akmıştı bu kadar anlamadım.
Elimi yıkadıktan sonra banyodan çıkıp odaya yanına girdim. Hala çıplak üstü ile odada geziyordu. Biraz daha yaklaşınca telefonla konuştuğunu gördüm. Biri ile gizli gizli bir şeyler konuşuyordu. Yüz ifadesinden sinirli ya da gergin olduğu belliydi. Dudaklarını okumaya çalıştım ama yapamadım. Biraz daha yaklaşınca sesler duyulmaya başladı. En net duyduğum şey ise buydu.
“Belen asla bilmeyecek duydun mu?”