Bir akşam güneşi

1213 Words
Dudaklarımda dudaklarını hissediyordum. Gözlerim kapanmış kendimi donmuş gibi hissediyordum. Yanağımı daha çok kendine çektikçe öpüşü de ilerliyordu. Durmamız gerekirdi. Kendimi durdurmaya çalıştım ama bunu yapacak gücü bir türlü kendimde bulamıyordum. Bu öpüşme daha doğrusu mustafadan başka birini öpmek midemi bulandırır beni rahatsız eder sanıyordum ama değildi. Bunu söylemek utanç verici belki ama hoşuma bile gitmişti sanki. Belki de başka bir insan unutturabilirdi bana kalbimdeki bu acıyı. Dudaklarımı birazcık ayırmaya çalıştım. “Fatih” dedim nefes nefese. Ellerimi onu uzaklaştırmak için göğsüne koydum onu ittirecektim. Kalbinin üstüne gelmişti elim. Kalbi gümbür gümbür atıyordu. “Fatih yapma” dedim nefesini dudaklarıma verirken . Alt tarafımdaki karıncalanma ve kadınlığımda hissettiğim sızı beni şok içinde bırakmıştı. İnsan aşık olmadığı birine karşı bunları nasıl hissederdi. Fatihte öyle bir şey vardı ki insanı kendine çekiyordu. Ellerimle göğsünü iterken elim gömleğinden açıkta kalan yere değmişti. Tenine temas etmek yapmak isteyeceğim en son şeydi ama olmuştu. Kendimi şu an çok garip hissediyordum. Ben bu çocuğu neden istiyordum. Gözleri gözlerimde nefes nefese dururken dudaklarına baktım. Şu an içimdeki mahkemede beynim ve kalbim birbirini dava etmiş en güçlü savunmalarını yapıyordu. Beynim bundan sonra yoluma gidip kendimi Fatih’e alıştırmamı söylerken kalbim hala mustafaya aşık olduğumu ve onu sevdiğimi söylüyordu. O yoktu olmayacaktı. Mustafa bundan sonra bana sadece acı verecekti. Acı çekmek üzülmek artık istemiyordum. İlerleyen zamanda çocuğum doğduğunda bir aile ortamında büyümesini istiyordum. Bu ailenin de çocuğa gerçek bir anne baba hissi vermesini. “Özür dilerim bir daha olmaz” dedi üzgün gözleri ile bana bakarken. Benim şu an bedenim tamamen saçmalıyor ve saçma sapan şeyler istiyordu. Kendime engel olmalıydım ama bu durum çok zordu. Nefis denilen şey o kadar tehlikeliydi ki. Ben de hep bu hataya düşüyordum. Bu sefer bunu yapmamak için direndim ama kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Kalbim bedenim ve kadınlığım tamamen isteğini bana belli ediyordu. Tam kalkarken fâtihin kolundan tuttum. Bana ne söyleyeceğimi merak ederek bakıyordu. “Fatih senden bir şey isteyeceğim” dedim. “İste sen benden iste dünyaları sererim ben senin önüne “ dedi. “Bu odada olanları kapıdan çıktıktan sonra ikimiz de unutacağız. “ dedim. Az önce beni öptüğü için olanlardan bahsediyorum sanıyordu. “Peki belen bir daha asla olmaz” dedi. “O olanı değil bu olanları” dedim dudaklarını bu sefer kendi isteğim ile öpmeye başlamıştım. Şoka uğramış bir şekilde dümdüz duruyordu. Bu sefer donan o olmuştu. Ellerimle yüzünü kendime doğru çekerken o sinek kaydı tıraş olmuş yüzündeki o koku beni daha çok öpmeye itiyordu. Kendimi kaybetmiş gibiydim. “Belen” dedi beni kendinden biraz uzaklaştırıp. Mahvolmuş gibiydi o da nefes almaya ve az önce ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. “Lütfen bunu istiyorum senden sadece” dedim. Dudaklarına yapışıp öpmeye devam ederken kalbim yine beynimde atıyordu. “Burdan çıkınca her şeyi unutalım sadece senden bunu istiyorum. “ dedim. Yanaklarından tutup kendime çekerken onu alt dudağımı dudaklarının arasına alıp çekince daha da kendimi kaybetmeye başladım. Yanaklarındaki ellerim yavaş yavaş boynuna inerken gömleğin yakasını çekiştirip duruyordum ve bu bana engel oluyordu. Bir anda üzerindeki ceketi çıkardım o da bana yardımcı oluyordu. “Ne kadar ileri gidebilirim” dedi kulağıma doğru fısıltı ile. Şu an her şeyi yapabilecek seviyedeydim. “Bilmiyorum” dedim. Gömleğinin iliklerini açmaya çalışırken o da beni izliyordu. Başımda hayran bir şekilde bana bakıyordu. “Saçların ve makyajın için tekrar kuaför lazım olacak” dedi. O sırada ben düğmeleri açıp gömleği omuzlarından indirmiştim. Karşımda altta pantolon üstü çıplak bir şekilde otururken bu s*x denen şeyin ne kadar tehlikeli olduğunu bir ke daha anladım. Omuzlarından başlayıp göğsünü okşarken ona nasıl bakıyordum bilmiyorum. O kadar farklı ve güzel bir ten rengi vardı ki buğdayla karışık esmer bir renk. Dudaklarımı yaklaştırdım ona. Tam öpecekken durdum. Ben napıyordum. Şu an sırf kendim için bir insanı kullanıyordum. Fatih’ten hemen uzaklaşıp diğer koltuğun köşesine geçtim. “Fatih ben çok özür dilerim” dedim kafamı iki yana ağlamaklı bir şekilde sallarken. “Ben seni kullanmış gibi olmak istemiyorum ben çok özür dilerim “ dedim ağlamaya başlarken. Yüzümü kapatmış utancımı saklamaya çalışıyordum. Ellerimi yüzümden çekmeye çalıştı. “Belen bana bakar mısın” dedi. “Hayır çok utanıyorum “ dedim. Sonra bileklerimden tutup yüzümü açtı. “Ne oldu anlat bana.” Dedi saçımı okşarken. Nasıl anlatayım ki ben bunu. “Konuşmazsak hiç bir şey anlayamam ben lütfen çekinmeden anlat ne oldu” dedi. “Sen beni öpünce ben” dedim. “Evet sen” dedi. Ben ise etrafa bakıyordum. “Ben işte şey bir anda öpmek istedim” dedim sonlara doğru sesim içine giderken. “Sanki seni kullanıyormuşum gibi hissettim çok özür dilerim bir daha olmaz” dedim. “Belen “ dedi. “Bunları hissetmen gayet normal “ dedi. “Nasıl normal ben sana aşık değilken bunları hissetmem nasıl normal olabilir” dedim. “Hormonların var. Hislerin var. Bunlar çok normal bunun için benden özür dilemeni gerektirecek bir şey yok” dedi. “Sen istemesen de bedenin beni istiyor bu da iyi bir şey en azından “ dedi gülerek. “Nasıl yani” dedim. “Boşver “ dedi. Yanıma yaklaşıp “Sen sadece bana izin ver. İleri gittiğim yer de dur de. Ben senin hem kalbini hem bedenini kazanacağım “ dedi kendine güvenen sesiyle. Hala üstünün çıplak olması da ikide bir de ona bakmama neden oluyordu. “Ve dediğim gibi belen ölüler aldatılmaz. Artık hayatını kendin ve bebeğin yaşa” dedi. “Ben bu olanlara anlam veremiyorum. “ “Her şeye bir anlam vermek zorunda değilsin. Şu an ne yapmak istiyorsan onu yap. Mantıklı olsun ya da olmasın bunlar çok önemsiz şeyler. Hayat bunlar için çok kısa. Şu an ne yapmak istiyorsan yap çünkü sonra yapamayabilirsin” dedi. “Ve” dedi senini biraz daha yükseltip. “Beni de istediğin gibi kullanabilirsin canıma minnet “ dedi gülerek. Son söylediği ile bende gülmüştüm. İçimdeki utanç biraz da olsa azalmıştı. Ona karşı kendimi giderek daha yakın hissediyordum. “Aramızdaki duvarları seninle ancak böyle aşabiliriz lütfen bana biraz yardım et” dedi. Haklıydı. Çok zor bir insandım. “Haklısın elimden geleni yapacağım “ dedim. “İstersen devam edebiliriz “ dedi. “Ya fatih” dedim omzuna vururken gülerek benimle dalga geçiyordu. “Ben sana böyle şey yani şey yaptık diye beni hafif bir insan sanma. Ben bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum çok da utanıyorum ama beni yanlış tanıma. Hayatımda sadece bir kişi oldu. O da mustafaydı. “ dedim. “Evlenme teklifi etmişti o gün oldu zaten bu durum “dedim karnımı gösterirken. “ iki saat sonra da olanlar oldu zaten” dedim başka tarafa aşımı çevirip. “Böyle düşündüğümü nasıl düşünürsün belen” dedi. “Bilmiyorum bu içinde olduğum durum çok çirkin” dedim iğrenir gibi yüzümü buruşturup. Yanıma gelip bana sarıldı. “Belen ne olursa olsun ben senin yanındayım benden öncesi artık beni ilgilendirmiyor. Senden dediğim gibi tek bir isteğim var o da sen. “ dedi alnımı öperken. Hem öpüyor hem de öperken nefes alıyordu. “ Bu odaya ben seni sık sık getireyim “ dedi etrafa bakarken. Arkasını döküp gömleğini arıyordu. Sırtına döndüğünde farkettim bir dövmesi vardı. Meleğe benziyordu. “Dövmen mi var” dedim. “Evet “ dedi. “Anlamı ne ?” Dedim. “Sonra anlatırım onu da “ dedi gömleği üstüne geçirirken şaka maka cidden çok yakışıklıydı. Gömleğin düğmelerini yavaş yavaş iliklerken bana doğru geldi. Bende ayağa kalkmıştım. “Belen” dedi. “Efendim “ dedim. Kulağımın yanına geldi. Nefesini saç diplerimde hissediyordum. “Belen benimle gerçekten evlenecek misin” dedi. “Evet evleneceğim”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD