" Bir gelişi vardı, birde gülüşü
Ne yangınlarda yandı yüreğim
Bir sevişi vardı , birde öpüşü
Ben o sevdanin ateşinde can verdim"
(55Cerkezkizi055 )
" Oğlumun aklını bulandırma kızım. İyi birisisin kalbinde yüzün gibi güzel inşallah sende kendine yakışan biri ile mutlu olup yuvanı kurarsın hayırlı işler" diyerek zafer kazanmış edası ile arkasını dönüp gitti. Bilmiyordu ki gerisinde bir enkaz bıraktığını.
Senem'in duyduğu her söz kalbine kurşun misali saplandı. Nefes alamıyordu, elini kapı pervazına koydu diğer elini kalbine bastırdı. Öyle bir ağrı idi ki iki göğsünun ortasında kendini belli ediyordu. Siyah gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Yetim gönlü yine kırlmış kalbinde ki çiçekler acımadan kopartılmıştı. Bir yandan nefes almaya çalışıyor , diğer yandan ise yere düşmemek için çaba sarf ediyordu. Sevda Mehmet bey'in çirkince söylediği sözlere istemeden kulak misafiri olmuş o gidince de hemen Senem'in yanına koşarak gelmişti. Lakin gördüğü manzara hiç iç açıcı değildi.
"Senem abla iyimisin?" telaşlı sesi Senem'e ulaşmıyordu oysa ki. Ağlayan kadının hali içler acısı idi beti benzi atmıştı.
"Senem abla duyuyor musun beni?" Diyerek tekrarladı süalini ama yine cevap alamadı " anne " diye çığlık attı. Sultan hanım ve Zehra mutfakdan duydukları ses ile nasıl çıktıklarını bilememişlerdi. " Anne çabuk gelin " diye tekrar bağırdı Sevda. Senem'i bırakamıyordu o halde yoksa gidip içerden su getirecek idi. Sultan hanım ve Zehra nefes nefes geldiler Senem'i görünce onlarda korktu.
" Zehra odadan su getir içirelim sesleniyorum tepki vermiyor duymuyor " dedi. Zehra hemen içeriye su gitirmeye gitti. " Senem kızım bak bana annem hadi derin derin nefes al" dedi Sultan hanım ama Senem sanki nefes almayı unutmuş gibi zorlanıyordu. Sultan hanım Zehra'nın getirdiği sudan avuç içine alıp Senem'in yüzüne sürdü. Bardakta ki sudan bir yudum içirdi Senem'e.
Senem suyu zar zor yuttu. Biraz kendine gelince derin derin nefes almaya başladı. Sultan hanım ve kızların gözlerindeki korkuyu görünce "iyiyim" diyebildi zar zor çıkan sesiyle. Gözündeki yaşları sildi " Merak etmeyin iyiyim, korkmayın ama ben bir odaya gitsem iyi olacak " diyerek yanlarından ayrıldı Senem.
Giden genc kızın arkasından üzgün gözlerle baktılar. " Vah yavrum Allah kimseyi anasız babasız sahipsiz etmeye" zordu işte ailesiz tek başına olmak. Sultan hanım ve kızlar mutfağa indiler akşama herkez konakta olurdu.
Senem odadan montunu ve çantasını alıp çıktı. Merdivenlerden hızlıca indi kalbi alev alev indi ne yapsa sönmüyordu içindeki yangın. Sultan hanımlara biraz hava alıp geleceğini merak etmemelerini soyledi. Konağın kapısından çıktı korumalardan Sedat hemen gelip önünde durdu" Birşey mi istemiştiniz efendim" dedi.
" Yok yok biraz hava alıp geleceğim bir taksi çağırabilir misiniz?" Sedat böyle birşeye müsade edemezdi Yavuz duysa kafasına sıkardı. " Efendim eğer sizin için sakıncası yoksa ben size eşlik etsem bu seferlik" diyerek bir teklif sundu. Senem'in birazcık hava almaya ihtiyacı vardı. Ha taksi götürmüş ha burdakilerden biri ile gitmişti.
" Peki tamam ama bana efendim felan deme benim adım Senem. İsmim ile hitap edebilirsin senin adın nedir? " Sedat hafif tebessüm etti " Sedat Senem hanım" Senem kendisine hanım diyen korumaya gözlerini devirerek baktı. Sonra gösterdiği arabaya bindi beraber sessiz sakin bir yer bulana kadar devam ettiler.
Halfeti de fırat'in kenarında bir yere oturdu Senem önce gözlerinden yaşlar süzüldü daha sonrasında " yeterrrrr" diye avazı çıktığı kadar bağırdı. Sanki kalbinin acısını fırat'ın hırçın sularına bırakıyordu. Zamanın ona getireceklerinden habersiz kaderine isyan ediyordu. Oysaki göklerde yazılmış bir kader vardı bunu unutuyordu.....
Yağız misafirlerini ağırlamıs gelen telefon ile Yavuz'lar apar topar dönmeye karar vermişlerdi. Sultan hanım Leyla'yı arayıp konakta olanları anlattığında Leyla öfkelenmişti. Yavuz ise gidince kıyameti koparacak eniştesine Antep'i dar edecekti. Onu uyarmıs ama eniştesi kendisini ciddiye almamıştı o zaman sonuçlarına katlanacaktı. Yavuz'lar kendi arabalarına bindiler. Yağız çarşı içine kadar Zeynep ile gitmek istedi ve beraber yola koyuldular. Berzah ise müsade isteyip evine geri döndü 0evde kendini bekleyen hamile olan bir dilberi vardı ki Berzah'ın gönlüne zarardı.
" Eli maşalı sen çok mu korktun ? Bak bizim bir geleceğimiz olacaksa bunlara alış ister istemez böyle bir sürü aksiyonlu günlerimiz olacak. Kökleri kurumadıkça onlar saldırmaya bizde onların kellesini almaya devam edeceğiz" Zeynep pür dikkat dinliyordu Yağız'ı hakda veriyordu . Zeynep nelere alışmıştı buna da alışırdı yeter ki Yağız'a birşey olmasındı.
" Teğmen ben alışırım alışmasına ama sende kendine dikkat edeceksin. Artık sen diye birşey yok biz varız ve sen bana lazımsın" Yağız kocaman gülümsedi Zeynep'e. Kendisine bu denli sahip çıkması hoşuna gitmişti. Direksiyondaki elini uzatıp Zeynep'in elini tuttu ve koklayarak öptü. Zeynep aşk ile baktı sevdiği adama.
" Zeynep'im çok seviyorum lan seni sevgimin bir tarifi ucu bucağı yok içime doldun taştın sığmıyorsun artık, şu dağlara çıkıp haykırmak istiyorum sevgimi. Gel he de evlenelim ben artık senden ayrı kalmak istemiyorum " dedi. Zeynep'in nefesini kesti böyle bir evlilik teklifi beklemiyordu tabi ki.
" Tamam izninde gel beni iste" dedi Zeynep utanarak. Tabi önce Kadir abisi ile konuşmalıydı ilk önce kendisinden duymalı idi evlenmek istediğini. Antep'e döndüğün de ilk iş arayıp kendisi ile uygun bir dille konuşacaktı.
Yol ne çabuk bitmiş çarşıya ne ara gelmişlerdi anlamadılar ama artık ayrılık vakti idi. Zeynep arabadan inmeden önce Yağız ile sımsıkı sarıldılar. Birbir kokularını içlerine çektiler. Yavuz ipek gibi olan saçlarına öpücükler kondurdu. Ayrılık zordu ama artık gitmelilerdi her veda bir başlangıçdı aslında sadece bazıları iyi bir başlangıca bazılarının ki kötü bir başlangıca çıkıyordu.
Geldikleri yolu geri dönmeye başladılar Zeynep yüreğinde sızı ile ayrılmıştı Yağız'dan. İçinde yine tuhaf bir sıkıntı vardı belki de gelecek olayların yada başlangıçların habercisi olacak bir sıkıntı idi.....
Senem kaç saattir burda oturmuş ağlıyordu bilmiyordu. İçini boşaltana kadar ağlamış saatlerce öyle Fırat'ı izlemişti. Hayatında artık Tahir olmayacaktı oda bırakmıştı elinden gitmişdi işte. Annesinin, babasının, sahip çıkmadığı, kaderine terk ettiği birini, Tahir mi sevip bekleyecekti. Ne demişlerdi fazla naz aşık usandırır. Yorulmuşmuydu? Tahir usanmışmıydı? Sevmekten vazmı geçmişti de gidip o kızla sözlenecekti? Saatlerce düşündü Senem . Artık kendisine bir yol çizmesi gerekiyordu onun kimseye hele bir erkeğe üstelik kendisini bırakıp başkasına giden bir erkeğe ihtiyacı yoktu.
Oturduğu yerden kalktı konağa dönmek hiç istemiyordu. Yaren 'e gideceği yerin mesajını atıp haber verdi konağa gitmeyecekti. Sedat gelen kadınla yaslandığı arabadan doğruldu. Güzel kadındı alımlı, bakımlı, hele gözleri derin bir kuyu gibi insanı içine çeken cinstendi. Hayatında bir çok kadın görmüştü Sedat ama neden bu kara gözler ve bu kadın kendisini bu denli etkilemişti hala anlamış değildi. Kafasının içindeki düşünceleri def etti kalbine sen kim o kim dedi. Elindeki sigarayı yere atıp arabanın arka kapısını açtı.
Senem arka koltuğa geçip oturunca Sedat kapıyı kapattı. Kadının kokusu baş döndürücü cinstendi kendine hakim olup şöför koltuğuna geçti. " Konağa mı dönüyoruz Senem hanım" Senem başı ile hayır dedi.
" Hayır " diyerek elindeki telefondan konumu gösterip " buraya gideceğiz "dedi. Sedat konuma bakıp kafasını salladı. Gidecekleri yer biraz uzaktı.
Yaren işten yorgun çıkmıstı son günlerde ani olan ameliyatlar rütin hasta muayeneleri, evdeki olaylar baya yorulmuştu. Bir de içinde, kalbinde susmayan bir ses vardı. Sabah akşam gece gündüz kahvenin hangi tonu olduğunu bilmediği gözleri düşünür olmuştu. Telefonuna düşen bildirim ile arabayı kenara çekip telefonunu eline aldı.
" Bebeğim ben Hasret ablanın oraya gidiyorum yemeğe gelmeyeceğim merak etmeyin tamam mı?" Mesajı okuyunca konağa gitmek yerine Senem in yanına gitmeye karar verdi. Annesi Azade hanımı aradı " Yaren kızım " telaşlı idi Azade Hanımın sesi konağa geldiklerinde öğrendiler Yavuz'ların Şırnak'a Yağız'ın yanına gittiklerini. Sultan hanımlar durumu gizlediler onlardan.
" Annecim ben Senem ile birlikte dışarda yiyeceğim yemeği bizi merak etmeyin tamam mı? Abimlerde yarım saate konakta olacaklar. Yağız abim hepimize selam söylemiş " diyerek annesinin soracağı soruların önünü kesti.
Hastaneden çıkmadan önce abisini aramıştı. Yarım saatlik yolları kaldığını öğrenince telefonu kapatmıştı gelince konuşurlardı nasıl olsa.
" Tamam kızım geç kalmayın baban laf söz etmesin annem " Biliyordu Yaren babasının huyunu o yüzden eve vaktinde giderdi. " Merak etme anne yemek yiyip geleceğiz " diyerek kapattı telefonu. Arabasını çalıştırıp yoluna devam etti. Birazdan öğreneceklerinden sonra sinirleri tavan yapacaktı onunda...
Yavuz'lar ise nihayet Antep'e girmişlerdi. Berdan eve bırakmalarını istemisti ama Yavuz yemek yemeden bırakmam demisti dostuna.
Senem araba durunca mekana geldiklerini fark etti yol boyunca Tahir ile olan anıları gözünün önüne gelmiş bazen ağlamış bazen gülümsemişti. " Sen git Sedat ben taksi ile dönerim. Teşekkür ederim bugün için" Sedat tabiki gitmeyecekti burda tek başına yalnız bir kadını bırakamazdı.
" Ben burdayım Senem hanım sizi beklerim taksiye gerek yok sonra Yavuz beye hesap veremem " nede olsa emir kuluydu.
" Peki ama soğuk burda bekleme içerde bekle " dedi Senem ve ilerleyip mekana girdi. Girer girmezde huzurla doldu içi . Mekan o kadar güzel ve huzur verici idi ki, nefes aldığını hissetti. Hasret gelen kadını görünce tebessüm etti.
" Oooo hoşgeldin canım " Senem zoraki tebessum etti. O tebbessümden bile belliydi hüznü.
" Hoşbuldum canım nasılsın nasıl, gidiyor işler ?" Hasret Senem'in gözlerindeki kederi gördü.
" İyiyim ama sen beni boşver belliki sen kötüsün gel " dedi ve Senem'i cam kenarında bir masaya oturttu. Garsonlardan bir tanesine işaret etti. Yanlarına hemen geldi garson çocuk.
" İsa, masayi donatın birde her zamankinden açıp getirin belliki bu gece uzun olacak" dedi. Orkestra da yerini almıştI. Mekan dolu idi halada gelenler vardı.
" Ben bir türkü söyleyip geliyorum sen otur müsadenle canım " diyerek yanından ayrıldı. Garson Senem'in masasını donatmıştı. Bardağını da doldurdu.
" Bensiz alem yapmak he ayıp ama " diyerek Yaren gelip karşısına oturdu.....