56. BÖLÜM HALA UNUTAMADIN MI

1499 Words
Bölüm Şarkısı: İvan Aslan Değdi mi " Kızım bu gece burda kalır gidin eğlenin gelin yarında hep birlikte düğüne gideriz olmaz mı? " Diye sordu Azade hanım. Onlar olunca koskoca konak hayat buluyordu. " Olur annem kalırız eh bize müsade o zaman " diyerek kızlar ile ayaklandı. Tahir ve Yağız da peşlerinden çıktı. " Hayırdır siz nereye gençler " dedi Leyla. " Ne yani dotmam sizi yalnız bırakacağımızı düşünmedin her halde bizde geliyoruz " dedi Yağız itiraz kabul etmeyecekti zaten fırsat vermeden Tahir ile aşağıya indiler. Yoksa Leyla bir ton laf edip gelmelerine müsade etmezdi. Leyla kafasını salladı tam bir baş belası idi bu Yağız. Adamın varlığı bir dert yokluğu ayrı bir dertti. Asmin Leyla'nın yanına gelip ellerini arkadan bağladı nazlanarak " Yengelerin bir tanesi bizde gelelim mi söz veriyorum uslu uslu otururuz" köpek yavrusu bakışlarınıda attı. Biliyordu Leyla'nın merhametli yanını oraya oynuyordu. " Bakma bana öyle yeni doğmüş köpek yavrusu gibi. Tamam gelin hadi hep birlikte gidelim Zehra ve Sevda ya da söyle 5 dakikanız var " dedi. Asmin ayakları kıçına vura vura koşturarak mutfağa kızlara haber vermeye gitti. 5 dakika sonra herkez konağın kapısını önünde idi. Leyla, Yağız, Zeynep ve Asmin Adem'in kullandığı arabaya bindiler. Senem, Zehra ve Sevda Tahir'in arabasına bindiler. Yaren ve Berzan da beraner aynı araba ile peslerine düştüler. Abla kardeş son ses müzik ile Antep sokaklarını inletiyorlardı. Yarım saat sonra nihayet mekana gelmişlerdi. Arabaları buldukları bos yerlere park edip indiler. Leyla önde digerleri arkada mekana giriş yaptılar. Adem Yavuz'a mekanın konumunu gönderdi içeriye girmeden. Ve hemen arkalarından oda mekana giris yaptı. Hasret gelen misafirlerini görünce oturduğu masadan kalktı kollarını kadim dostuna açıp gülerek " Hoşgeldiniz hanımağam şereflendirdiniz mekanımı " dedi Leyla ya sarılırken. Sonra diğerlerine bakıp " Sızlerde hoşgeldiniz" dedi. " Hoşbuldum Antep'in gülü hayırlı uğurlu olsun " dedi ve yoldan gelirken aldıkları çiçek buketini Yağız'ın elinden alıp dostuna uzattı. " Ne gerek vardı gelmen yeterdi " desede Hasret Leyla konuşmasına müsade etmeden " Tamam yok birsey hadi yerimizi göster " dedi. Hasret ayırttiği özel köseyi dostuna gösterdi eli ile " Size mekanın en guzel köşesini ayırdım " dedi ve masaya kadar misafirlerine eşlik etti. Sevda Zehra, Adem, Asmin ,Berzan ,Tahir Senem, Zeynep ,Yağız ,Yaren ve Leyla köşe olan masaya sırayla oturdular. Hasret garsonlara başı ile işaret etti. Garsonlar getirdikleri menüyü masadakilere uzattılar. Kafenin ortamı çok otantik ama şık bir şekilde restore edilmişti. H yöresel motifler hemde modern motifler kafe ye ayrı bir hava katmıştı. Üstelik canlı müzik olmasi ayrı bir güzellikdi. Kızlar hayran kalmışlardı mekana. Gerçekten çok guzeldi insanın içini açıyordu. Herkez siparişini verdikten sonra masaya atıştırmalıklar getirildi. Nede olsa Hasret'in ilk özel misafirleri idi. " Leyla'm siz keyfinize bakın bende bir çocuklara bakayım. Mekan senin birazdan gelirim " diyerek yanlarından ayrıldı. "Leyla gerçekten çok güzel mekan İstanbul da bile böyle sakin huzur verici bir mekan bulmak imkansız. Heryer insan kalabalığı ve rahatsız edici müzikler var " Senem İstanbul'un o kalabalığından dert yanarak konuşmuştu. " Haklısın canım gerçekten güzel bir yer eh sık sık geliriz artık " dedi Leyla da. Ve sahnede türkü ezgileri çalmaya başladı. Solistin sesi muziğin ritmi Leyla'yı eski günlere götürurken Yağız elini Zeynep'in omzuna attı. Kendisine doğru hafif çekti. Zeynep gözleri ile napıyorsun desede umrunda bile değildi. Şu anın sadece tadını çıkarmak istiyordu Yağız son bir günü kalmıştı sonra görev yerine geri dönecek idi. " Zeynep anın tadını çıkar bırak bu gece bizim olsun giderken yanımda senden birşeyler götüreyim " dedi Yağız gitmek değil ama Zeynep'ten ayrılacak olmak koyuyordu yüreğine. Tahir de bir cesaret attı Senem'in omzuna elini. Senem bu defa hiç tepki vermedi. Tahir'i kırmaktan üzmekten çok korkuyordu ve onun böyle sahiplenici tavırları hareketleri Senem'i çok hoşuna gidiyordu. Başını koydu Tahir'in omzuna mutluluğun , huzurun tadını çıkardı. Adem ise masanın altından gizlice tutmuştu sevdiği kızın elini. Onun işi diğerlerine göre daha zordu. Asmin Adem'in yaptığı hareket ile içi içine sığmaz oldu. Hoşuna gitti elini tutması ve sahiplenmesi. Siparişleri gelince herkez kahve söylemişti hep birlikte gelen kahvelerini içtiler. Yavuz mekana gelmis ama içeriye girmemiş idi dışardan görebiliyordu sevdiğini yine her zamanki gibi çok güzeldi. Kehribar gözleri yüreğine işliyordu sanki. Yavuz için dünyanın en güzel, kusursuz ve mükemmel kadını idi Leyla. Gecenin ilerleyen saatlerinde . Hasret mikrofonun başına geçti. Leyla'nın hikayesini çalışanlardan dinlemişti. Yüreği sızladı dostunun yaşadığı acılara. Hele birde Yavuz'un düğün günü gittiğini öğrendiğinde kalbi sızım sızladı. Leyla nasıl dayandı bu acıya diye düşündü. " Bu şarkı benim kadim dostum iki gözümün çiceğine gelsin. Değdi mi hanımağam" dedi ve şarkının müziğo çalmaya başladı. Turkuyu Hasret sœyleyecekdi sesi de zaten yanıkdı Leyla' da bi gece ciğer bırakmayacaktı. " Deli gönül yeter hep ağladığın, O zalime yandığına değdi mi ? Sen uğruna köle oldun kul oldun, Saçlarını yolduğuna değdi mi.... Dedim sana sevme onu , Gözyası ile biter sonu, Cehenneme gitsin yolu değdi mi? Bırak gider ise gitsin, Senden beter acı çeksin, Allah belasını versin değdi mi.... Boşa geçti yıllarım senelerim , Yıllar aldığını geri verdi mi? Eridim tükendim zalım elinden . Saçlarını yolduğuna degdi mi..... " Şarkının her bir sözü Leyla'nın kalbine kurşun olup girmiş paramparça etmişti. Değmiş miydi Yavuz'u bu denli sevdiğine evet hata etmişti bırakıp gitmişti ama yinede değerdi. Onu sevmeye, beklemeye, özlemeye degerdi bee değerdi. Leyla gözünden akan yaşı hızlıca sildi. Şarkı da zaten bitmişti. Mekanda alkış sesleri, ıslık sesleri yankılandı. Hasret mikrofunu bırakmadan " Değerli dostlar bu gece mekanımı şereflendiren dostumdan bizim için bir şarkı söylemesini istiyorum. Lutfen kuvvetli alkışlarınız onun için gelsin " diyerek Leyla'ya baktı. Leyla eli ile olmaz desede Hasret kabul etmedi yanına kadar gelip elini tuttu. " Benim için okur musun lütfen " dedi. Kızlardan hep bir ağizdan " hadi Leyla söyle Leyla deyince istemeden de olsa kalktı ayağa ve sahneye gitti. Eline sazı aldı ayarını yaptı orkestra ya dönüp. "Sen benimsin bende senin söyleyeceğim " diyerek sazın tellerine vurmaya başladı. Yavuz arabadan inip mekanın arka tarafından dolandı ve bir köşede Leyla' yı izlemeye ve dinlemeye başladı. " Beni eller gibi görme ben seninim, sen benimsin. Gel seni benden ayırma sen benimsin, ben seninim yar. " Leyla gozlerini kapamış türküyü söylüyordu. Kendisini dinleyen Yavuz'dan bir haber. Yavuz dinlediği her bir kelimede yandı yandıkca da gözlerinden yaşlar süzüldü. Şimdi çok farklı olabilirlerdi ama işte araya şerefsizin teki girmişti ve Leyla'sı onun kehribar gözlü sevdiğinin gönlüne başka biri düşmüştü. "Kalpten kalbe bir yol vardır Gözünen görünmez bir sırdır. İkimizin kalbi birdir Sen benimsin, ben seninim yar. " Leyla şarkı bitince sazı yerine koydu. Hasret ile sarılıp ağladılar. Onlar çok sevmişti lakin kavusmak nasip olmamıştı ikisine de. Yavuz daha fazla dayanamadı ve mekanı terk edip Berdan 'ı aradı ve bağ evine gelmesini istedi. Leyla'yı öyle görmek canını çok yakmıştı. " 5 yıl ula koskoca bes yıl geçti hala unutamadın mı o şerefsizi " dedi ve direksiyona elini sertçe vurdu. Leyla Hasret'in anlattıklarını dinledikçe kan beynine sıçradı bir insan ne kadar şerefsiz olursa Hasret'in kocası da o kadar şerefsizlik etmişti kıza. Duydukları o adamı öldürmesine yeterdi. Şu an karşısında olsa gözü kararır eli titremezdi tetiğe basardı. " Leyla oralar bizim ülkemiz gibi değil bilmediğin bir memlekette yaşamak da hiç kolay değildi. Beni aldı götürdu ertesi gece aldatmaya başladı eve hergün bir kadın getirdi. Bana da hizmetini ettirdi. Dayanılmaz bir hal aldı bu durum artık meğerse derdi amca kızı imis adam onu seviyormuş. Kız bunu reddedince oda inat olsun diye beni istemiş. İste olanlarıda anlattım zaten sana . Amca kızına dünür geleceklerini duyunca beni boşadı. Bende çıkıp geldim Türkiye ye tazminat parası ile de burayı açtım çok şükür kazancım iyi. Namerde muhtaç değilim anlayacağın. Zalim babama haber de vermedim geldiğimi beni onun yanında mutlu zannediyorlar. Oysa ki ben her gün kan kustum haberleri yok. " Hasret anlattıkça Leyla ağladı Leyla anlattı hasret ağladı. Saat gece yarısı olunca müsade isteyip kalktılar. Hep birlikte konağa geri döndüler. Yavuz ise sabahı sabah etti Berdan ile. O herşeye sıfırdan başlamak için geri gelmişti. Ne olursa olsun yapacakdı Leyla'ya o şerefsizi unutturacaktı. Sabah ezanından sonra yattılar ve akşama bir aşiret düğüne gideceklerdi. Öğlen saatlerinde kendilerine geldiler. Yavuz sert bir kahve yaptı ikisi içinde. Yoksa ayılacak gibi değillerdi. " Ulan ne vardı sanki o kadar içecek hem sen ne ara Cihan'ın yanından geldinde bu hale geldin anlamadım ki" diyerek isyan etti Berdan " Sabah saatlerinde geldim sonra da işte Adem'den mesaj gelince yanlarına gittim. Leyla'yı görmek istedim ama o söylediği türkü ile beni mahvetti. Oğlum bu nasıl yaradır ki kapanmak bilmiyor ne onunla oluyor nede onsuz " Berdan ne diyebilirdi ki dostunu teselli edecek bir kelam kalmamıştı sanki kelime haznesinde. " Sevda düştü mü bir kere yüreğe yakmadan kül etmeden sönmüyor bak bana giden hiç gelmeyecek olan birini bekleyip durdum geldi mi? Hayır peki bitti mi bitmedi ulan şimdi çıkıp gelse karşıma dikilse çocuğuda olsa kabul ederim. Sevda böyle işte azizim naparsak yapalım onlarsız eksiğiz. Benim ki imkansız da lan oğlum sen bari yanında iken kıymetini bil tut elinden elbet oda sever seni" dedi. " Üzülme be oğlum! Nasip değilmiş ama dediğini yapacağım. Bu defa gitmek, kaçmak yok savaşacağım sonuna kadar ya kavuşuruz yada ölürüz" Kahveleri bitince beraber berbere gitmek için ayrıldılar bağ evinden. Konak da ise kızlar işe gitmemiş beraber kahvaltı etmişlerdi. Yağız gideceği için eşyalarını toplarken Zeynep ona yardım etmişti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD