Eylül ve Berdan, yeraltı kulübünün loş ışıkları altında, maskeli figürün—Efendi’nin—etrafındaki kalabalığı dikkatle izliyordu. Kulüp, Boğaz’ın kıyısında, eski bir deponun altına gizlenmiş, zenginlerin ve suçluların bir araya geldiği bir yerdi. Elektronik müziğin ritmi, kalplerinin atışıyla yarışıyordu. Kerem, Efendi’nin yanında duruyor, elindeki kopya mücevherin yansıması loş ışıkta parlıyordu. Eylül, Berdan’a fısıldadı, “Bu sadece bir toplantı değil. Bir şey planlıyorlar—büyük bir şey.” Berdan, levyeyi ceketinin altına gizlerken, “O zaman planlarını bozalım,” dedi. Leyla, kulübe sızmadan önce onlara bir kulaklık sistemi vermişti. “İletişimde kalın,” demişti. “Bu yer, bir labirent. Eğer ayrılırsanız, birbirinizi bulmanız zor olur.” Şimdi, kulübün içinde, Leyla’nın sesi kulaklıkta cızırdad

